Felaketi bekleyen şehir!

Bu korkunç tanımlama yani felaketi bekleyen şehir tanımlaması İstanbul için yapılıyor! Olası bir depremde İstanbul'u bekleyen felaketler için yapılan tahminler tüyler ürpertecek cinsten!

Kelimenin tam anlamı ile İstanbul'da müthiş bir can pazarı yaşanacağı besbelli!

Aslında böyle bir tanımlama yapmak için kahin olmaya gerek yok!

Biraz aklı başında olan herkes bu sonucu görebilir!

Sonucu görenin de tedbirini alması gerekir ama ortada tedbir alan falan görünmüyor!

Tedbir bir yana, sanki hiçbir risk yokmuş gibi davranılıyor!

Büyük bir felaket korkusu ile İstanbul da nüfusun azaltılması gerekirken aksine nüfus patlamasına yol açacak adımlar atılıyor!

Tamam, İstanbul tüm Türkiye için büyük bir cazibe merkezi!

Peki, ülkeyi idare edenler İstanbul'u bekleyen felaket için tedbir alıp bu cazibe merkezliğini azaltacak önlemler alamazlar mı?

İstanbul hem cazibe merkezi hem de felaketi bekleyen bir şehir olma özelliğini koruyor!

Böyle bir durumda akıl sahiplerine düşen nedir?

Biran evvel önlem alıp, İstanbul'u bir yandan cazibe merkezi olmaktan çıkarmaya çalışırken bir yandan da mevcut binalarını elden geçirmek değil midir?

İstanbul nasıl bütün sektörlerin gözbebeği haline getirildiyse aynen öyle yeni başka yerleşim merkezleri de oluşturulamaz mı?

İstanbul'un nüfusu sürekli katlanacağına peyderpey azaltılsa muhtemel bir felakette uğranılacak zarar daha düşük düzeyde kalmaz mı?

İstanbul bir kültür ve turizm şehri haline dönüştürülse fena mı olur?

İstanbul'u Anadolu'nun gözünde cazibe merkezi haline getiren sanayi sektörü tamamen özendirici önlemlerle başka yerlere kaydırılsa kazanan kim olur?

Hem İstanbul kazanır, hem Türkiye kazanır!

Milyonları bir noktaya yığınca ortaya bir sürü masraf kapısı çıkıyor!

Öteki masraf kapılarının hepsini bir kalemde geçelim ama sırf trafik sorunu bile başlı başına bir felaket değil mi?

İstanbul nüfusu belli oranlarda azaltılabilecek olsa trafik sorunu da sorun olmaktan çıkacak ve İstanbul'da yaşayanlar ömürlerinin büyük bir kısmını yollarda tüketmekten kurtulacaklar!

Evet, akıl sahiplerine düşen budur!

Ama akıl fukaralarından akıl sahiplerine söz düşmüyor ki!

Akıl fukaraları ağızlarını açınca gelişmişlik adına, çağdaşlık adına bir şeyler yaptıklarını iddia ediyorlar ama aslında yaptıklarının tamamı rant adına!

Yani üç kuruş daha fazla ceplerine girsin diye İstanbul'un ipini çekiyorlar! Ve bu güzelim şehrimiz felaketi bekleyen şehir olarak tanımlanıyor! Aslında İstanbul'un felaketi tüm Türkiye'nin felaketi olacak ama kime laf anlatacağımızı bilemiyoruz!

Geri izlemetrackback

Önceki ve Sonraki Yazılar