SAVAŞ KAÇKINI SURİYELİ GENÇLER!

 

İşim gereği çok seyahat ettiğimden ülkemin farklı şehirlerinde farklı zaman ve mekanlarda yaşanmış dört farklı sahneye dikkatinizi çekmek istiyorum:

Sahne 1

Hastanenin acil servisinde sıra bekliyorum. Ben kendi canımın derdindeyken hepsi iyi yarı, boylu poslu bir grup genç, arkadaşlarını kucaklamışlar, acil doktorunun kapısına yığılmışlar. Arapça konuşuyorlar, kendi aralarında tartışıyorlar,  halı sahada top oynarken, arkadaşlarından birinin ayağı burkulmuş, kucaklayıp doktora getirmişler. Arkadaşlarının acısı hafiflesin diye mücadele ediyorlar.

 

Sahne 2

Akşam üzeri bir parktayız. 7-8 kişilik bir grup, yaş ortalamaları 17-22, uzun boylu, kara yağız delikanlılar, hararetli bir şekilde konuşuyorlar, şakalaşıyor, oradan oraya koşturuyorlar. Keyiflerinle eğleniyorlar. Parkın kenarındaki markete girip cips alıyorlar, eğlenceleri hepten artıyor. Suriyeli gençler bunlar, Arapça konuşuyorlar.

 

Sahne 3

Bir arkadaşımız savaştan çok önce Suriye’den evlenmişti. Gelinin bütün ailesi, YPG yönetiminde bir şehirde yaşıyor. Ne yaptı sizinkiler diye soruyorum.  ‘Ailedeki gençlerin bir kısmı İstanbul’a yerleşti, bir kısmı da Avrupa’ya kaçtı, sadece ihtiyarlar Suriye’de kaldı’, diyor.  Esed’e de, PYD’ye de karşı, Suriyeli, Kürtçe konuşan gençler bunlar…

 

Sahne 4

Büyükşehirlerin sokaklarında gruplar halinde kağıt toplayan, kavşaklarda dilencilik yapan Suriyeli gençler görüyorum. Birkaç ay sonra görünmez oluyorlar, büyük bir ihtimalle Avrupa’ya gidiş parası biriktirdiler ve gittiler. Elleri yüzleri düzgün, sağlıklı gürbüz gençler bunlar. Arapça konuşuyorlar.

 

Tüm bu manzaraların nihayetinde soruyorum kendime, bir ülkede vatanı, milleti, dini, namusu için savaşan gençler yoksa o ülke vatan olabilir mi?

Suriye’nin gençleri, kendi vatanları için savaşmayıp kaçmayı tercih ediyorlarsa Suriye vatan olabilir mi?

Çocuklar, kadınlar, ihtiyarların savaştan kaçması ve savaşın dışında tutulması anlaşılabilir bir mesele.  Onları mazlum ve mağdur görebiliriz, Anadolu’nun şefkatli bağrını onlara da yurt yapabiliriz. Yaptık da… Devletin misafir ettiği yüzbinlerin yanı sıra, evlerini Suriyeli mültecilere açan, onların her türlü ihtiyaçlarını karşılayan, ev düzen, iş veren, aş veren on binlerce insanımız var. Suriye’yi Suriyelilerden çok biz dert ediyoruz. Devlet ve millet olarak mevcut durumu sulh durumuna nasıl getirebiliriz kaygısıyla çırpınıyoruz.

Fakat…

Suriyeli gençleri neden sınırımızdan kabul ediyoruz? Hadi kabul ettik; vatan savunmasından kaçarak Türkiye’de, Avrupa’da yaşayacakları hayatın rezil bir hayat olacağını neden hatırlatmıyoruz? Ülkelerine dönüp mücadele etmeleri gerektiğini neden kafalarına sokmuyoruz?

Suriye’nin her şeyden önce Suriyelilerin vatanı olarak kalmasını istiyorsak, bu soruların gereğini yapmalıyız.

Aksi takdirde, öz savunmasını yapmaktan vazgeçen bir milletin bütün fertlerine kapılarımızı açmakla, onlara iyilikten çok kötülük yapmış oluruz.  

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar