Teslime Gülsen NURDOĞAN

Teslime Gülsen NURDOĞAN

KALPLERİN SERENATI

Bu gün günlerden dua... Bu gün günlerden tefekkür... Bu gün günlerden zikrullah...

Kur'an'i Kerim'i açayım da bakayım bir. Hangi sure hangi ayet karşıma çıkacak. Sonra ayetin harflerinin arasında dolaşmak istiyorum. O ayetin içinde neler var acaba?.. Hangi çeşmeler, hangi baharlar karşılayacak?..

Suretü-t-tevbe: Parmağımı rastgele koydum üzerine, şifa olsun, huzur olsun, dua olsun diye... Ve eharune'terafu bi zünübihim haletu amelen salihen ve ehara seyyien. Asellahü en yetube aleyhim. İnnellahe gafurur rahim.

Tevbe suresi 102. ayet-i kerime... Bu ayet önceki ve sonraki ayetlerle bağlantılı olduğu için onları da yazalım:

101. Ayet

''Ve mimmen havleküm minel A'rabi münefigun. Ve min ehlil medineti meradu alennifegi la ta'lemühüm. Senüazzibühüm merrateyni sümme yüraddune ila azebin azim.

Çevrenizdeki bedeviler içinde münafık olanlar vardır. Medineliler arasında da vardır. Onlar münafıklığa alışmışlardır. Onları sen bilmezsin. Onları yalnızca Biz biliriz. Biz onlara iki kere azap edeceğiz. Sonra onlar büyük bir azaba daha uğratılacaklar. ''

102. Ayet: 

''Diğerleri günahlarını itiraf ettiler. iyi bir amelle diğer bir kötüsünü karıştırdılar. Belki Allah tevbelerini kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok acıyandır.''(102)

 103. Ayet

 Huz min emvelihim sadagaten tüdahhiruhüm ve tüzekkihim bihe ve salli aleyhim. İnne saleteke sekenün lehüm. Vellahü semiun alim.

 ''Onların mallarından , onunla kendilerini temizleyecek ve arıtacak bir sadaka al. Haklarında dua ediver. Çünkü senin duan onların kalplerini yatıştırır. Allah her şeyi işiten her şeyi bilendir.

 104. Ayet:

Elem ya'lemu ennellahe hüve yegbelüttevbete an ıbedihi  ve ye'huzüssadagati ve ennellahe hüvettevvebürrahim.

''Allah'ın, evet sadece Onun, 

kullarından tevbeyi kabul ettiğini, sadakaları aldığını bilmiyorlar mı? Allah gerçekten tevbeleri kabul eden, çok acıyandır.

Akademik olarak değil ama  Kur'an'ı okuyan ve anlamıyla hemdem olmak isteyen bir müslüman olarak ne demek istediğine değinmek istiyorum. Bir müslüman olarak Kitabımla böyle meşguliyetleri seviyorum. Böyle yazılarımı yazacak bir köşeciğim olduğu içinde şükrediyorum ve bunları burda paylaşıyorum.

Evet, sade ve yalın bir şekilde;

Çevrenizdeki bedeviler içinde münafık olanlar vardır. Bedevi, Arabın köylü olanıdır. Taşralı olanıdır. Şehirden uzakta oturandır. Peygamberimiz aleyhisselam köy köy belde belde İslamı yayıyordu. Önceleri kişisel olarak tebliğ vazifesini yürütürken İslam devleti kurulduktan sonra ordular düzenleyerek Allah'ın dinini yayıp anlatmaya başlamıştır. Peygamberimiz aleyhisselamın hayatını anlatan siyer kitaplarından İslamın yayılışıyla ilgili bilgileri okuyabilirsiniz.

Bedeviler arasında münafık olanlar olduğu gibi Ayette belirtildiği gibi Medineliler içinde de münafıklar vardı. 'Onlar münafıklığa alışmışlardır' buyruluyor. Alışmak sözcüğü... İnsan her şeye alışıyor. Yeter ki alışmak istesin. İşte münafıklar da münafıklığa alışmışlardı. Allah'ım dilimizi gönlümüzü sen koru.

Onları yani o münafıkları sen bilmezsin ey Rasülüm onları Biz biliriz, buyuruyor Allah. Tabiki Allah her şeyi bilir. Burda Rasülüm ibaresi yok ama Kuran Peygamberimize vahyedildiği için ilk hitabın da ona olduğunu biliyoruz. Ve devam ediyor ayet; Biz onlara iki kere azap edeceğiz. Sonra onlar büyük bir azaba daha uğratılacaklar. Burada 'iki kere azap edeceğiz' sözü için İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri Ruhul Beyan tefsirinde şöyle demiştir:

''Burada iki defa denmesinin sebebi, çok fazla azap çekeceklerinin işaretidir. 'Sonra gözünü iki defa daha çevir' (Mülk-4) ayetinden de bu anlaşılır. Yani gözünü defalarca çevir. Bu münafıklar grubu, kıyamet gününde cehennem azabına maruz kalacaklardır. Ayette geçen sin harfi ise pekiştirme edatıdır.'' der.

102. Ayet; Diğerleri de günahlarını itiraf ettiler. İyi amelle kötü amelleri birbirine karıştırdılar. Biz buradan müslümanların bazen iyi işler bazan de kötü işler yaptıklarını anlıyoruz. Alimlerden Haddadi bu ayet hakkında şöyle bir açıklamada bulunmuş:

''Bir defa savaşa katılmış bir defa da katılmamışlardı. Dolayısıyla iyi amelle kötü ameli bir araya getirmiş oldular.''

Allah'ın onların tevbesini kabul etmesi umulur. Çünkü Allah gafurdur, rahimdir. Umulur ki Alah günahlarını kabullenmeleri ve pişman olmaları sebebiyle onların tevbesini kabul eder. Çünkü Allah gerçekten pişman olupta günahtan yüz çevirenleri affedebileceğini bildiriyor. Böylece kullarını hep iyi tarafa doğru yönlendiriyor. Ümit kesmek yok. Günaha düştüysen yeniden kalk, yeniden doğrul. Rabbine sımsıkı bağlan. Rabbini ve Onun yolunu sev.

103. Ayet: Onların mallarından sadaka al ki bununla kendilerini temizlemiş ve iyiliklerini bereketlendirmiş olursun.

Bu ayetler savaşa mazaretli mazaretsiz katılmayanlar hakkında inmişti. Savaştan geri kalanlar, haklarında ayet nazil olunca kendilerini mescidin direklerine bağladılar. Peygamber aleyhisselam bunları görünce durumlarını soruşturdu. Onların Allaha söz verip yemin etmek suretiyle kendilerini buraya bağladıklarını, Resulullah kendilerini çözmedikçe burda bağlı duracaklarını söylemeleri üzerine ayet nazil oldu. Resulullah da onların özürlerini kabul etti.

Ruhul Beyan tefsirinde bu konuda şöyle bir ibare vardır; ''Rivayet edilir ki Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem onların bağlarını çözüpte Allahu Teala da tevbelerini kabul edince  derhal evlerine gidip bütün mallarını getirmişler ve şöyle demişlerdir.

Ey Allah'ın elçisi. İşte bu mallar bizi senden geri bıraktı. O geri kalmanın sadakası olarak al bunları bizden. Hz. Peygamberin bu durumu hoş karşılamaması üzerine bu ayet indi. Hz. Peygamber de mallarının üçte birini geri kalmalarının ve tevbelerinin kabul olması için sadaka olarak aldı. Bu sadaka farz kılınmış olan zekat değildir. Farz kılınan zekat bu şekilde alınmaz. Buna sadaka denmesinin sebebi kulun kulluktaki samimiyet ve doğruluğunu göstermesinden dolayıdır.

Ayetin devamında, Onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için bir huzur kaynağıdır buyrulmakta ve Allah'ın işiten ve bilen olduğu zikredilmektedir.

104. Ayette, Allah'ın kullarının tevbesini kabul ettiğini, sadakalar aldığını, Allah'ın tevbeleri kabul ve merhamet eden olduğunu bilmiyorlar mı, buyrulmaktadır.

Bu ayeti de gene İsmail Hakkı Bursevi'nin tefsirinden yazalım: ''Yüce Allah tevbe edenin günahlarını bağışlar. Kendisine itaat etmeye başlayanın günahlarına bakmadan, kendisine ikramda bulunur. Çünkü O kullarına çok merhamet edendir.''

et-Te'vilatün-Necmiyye isimli eserde, şöyle deniyor:

''Güzel amel işleyen kimsenin ameli ve ihlası için göklere yükselen bir nur vardır. Bu nurun göklere yükselişi kişinin sadakatinin ve ihlasının kuvveti oranında olur. Allah onu uluhiyyetinin nuruyla görür. Resulullah ise nübüvvetinin nuruyla görür. Müminlerin ruhları da onu imanlarının nuruyla görür. ''

Allah'ın görmesi kendindendir. Allahu Teala hakikat ve hikmetlerini görmesi için, dilediği kuluna  bir nur bahşeder. Nübüvvet nuru nübüvvete özgüdür. O peygamberlerden başkasında bulunmaz. Allah mümin kullarına da nurlar bahşeder. O da iman edip güzel amel işleyen kimsenin himmetinin berraklığı ve aydınlığıyla ve niyetinin samimi ve temiz olmasıyla gerçekleşir.

Allah'u Teala ve Tekaddes Hazretleri İnsanı yarattığı günden beri insanlığa peygamberler ve kitaplar yollamıştır. En son yolladığı kitap ise Kur'an-i Kerim'dir. Kur'an-i Kerim bu güne kadar gelmiş geçmiş milletlerin ahvalini de içinde barındırır. Kur'an'ın içinde yazdığına göre bu kitap Allah tarafından korunmaktadır. Kur'an'da gene Kur'an için, Onu biz himaye edeceğiz buyrulmaktadır. Kıyamete kadar Kur'an'dan sonra başka kitap inmeyecek, Hz. Muhammed aleyhisselamdan sonra da peygamber gönderilmeyecektir. O yüzden İslam peygamberi Muhammed aleyhisselam hatemül enbiya, yani son peygamberdir.

Allah'ın kitabını okumak ne kadar güzel. İçinde insan sözü bulunmayan, sadece Allah kelamı olan bu kitapla hemdem olmak ne kadar güzel. Fakat günümüzde çok tehlikeli bir oyun dönmektedir. Bazı devrimbazlar kurnazlık yaparak, güya Kur'an ehliyiz, diyerek Kur'an'ın ayetlerini alıp Hz. Muhammed aleyhisselamın sözleri ve hallerini barındıran sünneti inkar etmektedirler. Bunu yaparken de açık açık değil güya Kuran ehliyiz sözü altında bize Kuran ayetleri yeter, diğer gerisi hikaye demektedirler. İşte bunlar en başta kendi kendilerini mahvederken, kendilerine tabi olanları da bu cehennem çukuruna doğru sürüklemektedirler. Halbu ki Kuranı hakkaniyetle okuyan görür ve anlar ki   Hz. Muhammed aleyhisselama uyulmadığı sürece kişi helaktadır. yani yanlıştadır yani yolunu şaşırmış demektir.     

Kur'ani Kerim'in şu güzel ayetiyle sözümüzü toparlayalım:

''De ki: 'Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.'  Ali İmran 31. ayet.

   

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.