Prof. İhsan IŞIK

Prof. İhsan IŞIK

Güneydoğu Yazıları: Eski Soruna Yeni Çözümler

Mardin katliamının hatırlattığı Güneydoğu sorunu bölgesel bir sorun olmaktan çıkmıştır. Gerçi bu devirde artık hiç bir sorun milli veya bölgesel bir sorun değildir; Filistin sorunu, Darfur sorunu, hava kirliliği, terörizm, domuz gribi, AIDS, ekonomik kriz gibi. Dünyada artık hıç bir şey uzakta olmuyor; küçük bir köyün alt veya üst mahallesinde oluyor. Yeryüzünün aşırı fakirliğe ve sefalete terkedilmiş, atık madde ve sürgün yeri haline getirilmiş, adaletsizliğin hüküm sürdüğü, terör ve vahşet yuvasına dönüşmüş bölgelerinin sorunları dönüp dolaşıp dünyanın en emniyetli sanılan “refah adalarını” vurur hale gelmiştir. Bazı kesimler, doğru veya yanlıs, okyanuslarla çevrili, ulaşması zor, dolayısıyla askeri olarak en korunaklı olarak bilinen Amerika’yı kalbinden vuran elim 11 Eylül terör eylemini, dünyada haksızlığa ve adaletsizliğe karşı biriken bir “hiddetin” boşalması veya uzantısı olarak görmektedir.

Şu an Türkiye’nin doğusunda adı konmamış bir çatışma ve sefalet vardır. Bu bölge prangalarını kırmadan, Türkiye’nin huzur ve refaha kavuşması mümkün değildir. Güneydoğu Anadolu bölgesi, GAP projesi altında on yıllardır devletin askeri ve bürokratik ameliyat masasında yatıyor olmasına rağmen, bir türlü içine düştüğü “yoksulluk kapanından” kurtulamamıştır. Resmi istatistiklere göre, Güneydoğu, Türkiye’nin malesef hala bir çok yönden en geri kalmış yöresidir. Çaresizlik denizine düşen çaresiz yurttaşlarımızın bir kısmı, malesef çaresizlik içinde çareyi bazen “yılana” sarılmakta aramaktadır. Ancak, “yılana” sarılmak bir acziyet göstergesidir. Bilimsel araştırmalar, artan refahın soğuk ve sıcak çatışmaları önemli ölçüde azalttığını göstermektedir. Anlaşılan, ‘aciz’ olanlar, biraz ‘muktedir’ olunca radikal arayışları bırakmaktadır. Devletin şimdiye kadar Güneydoğu için aldığı klasik sosyo-ekonomik ve askeri önlemler, istenilen sonuçları vermediğine göre, acaba bunlara ilaveten başka neler yapılabilir? Bugünün dümdüz dünyasında bölge için yeni alternatifler var mı? Bu yazıda, siyasi konjektürün ve modern teknolojinin sunduğu bir takım fırsatları, Bilge Köyü katliamının gündeme getirdiği Mardin ilimiz üzerinden tartışmaya çalışacağız.

Dünyada en etkili 100 isimden biri olarak gösterilen New York Times köşe yazarı Thomas Friedman’a ve Birleşmiş Milletler Millenium Projesi eski direktörü ünlü gelişme ekonomisti Profesör Jeffrey Sach’se göre, geri kalmış bir bölgenin gelişmesi için dört faktörün bir araya gelmesi gerekir. Bir, ‘doğru altyapı’ (bölge halkını dünyaya bağlıyacak fiziki ve sanal, örneğin otobanlar, havalimanları, internet ve cep telefonu gibi, düzeneklerin oluşturulması); iki, ‘doğru eğitim’ (dünyaya bağlanan halkın başkalarıyla işbirliği yapabilmesi, yeni fikirler geliştirebilmesi, artan rekabete ayak uydurabilmesi ve bunun için gerekli becerileri edinebilmesi); üç, ‘doğru yönetim’ (makroekonomik istikrar, hukukun üstünlüğü ve dünyayla bölgenin iletişimini sağlıklı yönetecek kaliteli bürokrasi); dört ‘doğru çevre’ (gelişmeyi sağlarken, geleceği tehlikeye atmamak; çevreyle barışık büyüme modellerini benimsemek). Güneydoğunun son kriter hariç bütün bu alanlarda önemli sıkıntıları vardır. Bu bölgenin, yolları yetersiz, havalimanları ya yok ya küçük, eğitim seviyesi düşük, bürokrasisi ise büyüktür. Güneydoğu bu haliyle gözden ırak gönülden uzaktır. Türkiye’nin en gelişmiş ikinci derece illeri genelde ana pazarlara yakın yörelerdir. Genelde, Koceli, Bursa, Tekirdağ İstanbul’un, Eskişehir, Bolu Ankara’nın, Denizli, Manisa, Aydın İzmir’in geliştirdiği uydu kentlerdir. Mardin, bölgenin yıldızı Gaziantep’e yakındır, ancak Antep henüz etrafını sırtlayabilecek bir İstanbul ya da İzmir değildir. Ayrıca, Güneydoğu önemli beyin ve sermaye göçü vermektedir. Üniversiteye giden dönmemekte, ekonomik olarak biraz semizlenen bölgeyi terketmektedir. Bu yetenek ve kaynak kaçışı ilk bakışta bölge için büyük bir kayıp gibi gözükse de, eğer gittikleri yerde başarılı olmuş bölge diyasporası ana yurtlarının sorunlarının çözümünde aktif bir rol almaya motive edilebilirse, büyük bir kazanca da dönüşebilir. Bunun dünyada örnekleri çoktur ve takip eden yazımızda bu konuyu inceleyeceğiz.

Prof. Dr. İhsan Işık, Rowan Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ATCOM Başkanı

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum