İbrahim DANACILAR

İbrahim DANACILAR

Şehadetinin Perde Arkası…

Ona dair, ilk kez böylesine kapsamlı bir analizi kaleme alıyor ve tüm zamana bu hakikatı haykırmak istiyorum; tüm alanlara ve unsurlara ulaşması ümidiyle…
Uzun zamandır derince ve hassasiyetle yaptığım araştırmalar sonucunda bu analizi ortaya koyuyor, kamuoyuna analizin bazı maddelerini kısaca sunmak istiyorum.

Devletine ve milletine yaptığı başarılı hizmetler ile "Büyük Başkan, Büyük Reis" namını milletince alan Muhsin Yazıcıoğlu, ülkemizin en kritik dönemlerinde milleti tarafında etkin rol alması ile tanınmış, siyaseti ve tasavvuf'u hoca Ahmet Yesevi külliyatı adabı ile yapması ile bilinmiştir. Bu vesile ile çok dost kardeş ve sempatizan kazanmış, aynı ölçüde de düşmanı ve çekemeyenleri çok olmuştur…

Türkiye farklı bir döneme doğru sürüklenirken, bu doğrultuda da yani karanlığa girmemesi adına önemli projeleri olan Muhsin Yazıcıoğlu, tehdit görülmüştür…

O dönemler de,
İngiliz Parlamentosu'nda Türk dostu olmasıyla tanınan Müslüman Lord Nazır Ahmet Tarafından İngiltere'ye davet alır, ayrıca Londra da bazı lobilerinde davetine katılacaktır…
O günlerde bende dahil olmak üzere bazı yakınlarının bu davete gitmemesi gerektiği telkinlerini asla dikkate almaz, gider…

Muhsin Yazıcıoğlu, Lordlar Kamarası üyeleri Sir Nicholas ve Lord Maginnis'in de hazır bulunduğu toplantıya katılır.
Türkçe yaptığı konuşmasında;
"İslam ile terör bağdaştırılması, Avrupa Parlamentosu'nun PKK terör örgütüne bakışı, Türkiye, Kıbrıs ve AB ilişkileri konularını değerlendirip, Avrupa Parlamentosu'nun, PKK'yı terör örgütleri listesinden çıkarmasını, "talihsiz bir karar" olarak nitelendirir ve PKK'nın eylemleri Avrupa ülkelerinde gerçekleşmiş olsa, Avrupa Adalet Divanının böyle bir karar veremeyeceğini söyler.
İslam dininin, terör kavramı ile kasıtlı olarak bir arada kullanıldığına da dikkat çekerek, İslam'ın barış dini olduğunu ve Batı tarafından terör ile ilişkilendirilmesinin, ya cahillik ya da kasıt nedeni ile olduğunu da açıkça haykırır. Bir dinleyicinin Türkiye'de son günlerde yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine Muhsin Yazıcıoğlu, İngiltere parlamentosu içerisinde bulunmam münasebeti ile Türkiye'nin iç sorunlarını gündeme getirmeyi doğru bulmuyorum der ve bir çok stratejik meseleler hakkında yaptığı konuşmalar ardından sözlerini, Türkiye doğuda batının, batıda ise doğunun kutsallarına küfredilmeyen bir dünya arzulamaktadır. İki medeniyet arasında onurlu bir ortaklığın tesisi için çalışmak istemektedir. Türkiye, sahip olduğu birikim, coğrafi konum, istikrarlı siyasi ve ekonomik yapısıyla bunu gerçekleştirmeye muktedirdir!" diye tamamlar.

Ne olduysa herşey bu gezi sonrası hızla gelişir, 2008 Mayıs'ta gerçekleşen bu gezi ardından Muhsin Başkan oldukça ilginç olayları ardı ardına yaşar…
Londra da İngiliz derin devleti, Fetö'cü darbecilere, bazı siyasilere ve ülkemizde kripto şekilde emperyalizmin köpekliğini sürdüren ideolojileri çok değişken, birçok kurumda bugünde görev yapan bazı yöneticelere, onun derhal öldürülmesi işi ihale edilir.
Zira, İngiliz derin devleti bölgede yapacağı çalışmalar adına, Muhsin Başkan'ı büyük bir tehdit görmüştür birkere…

Ve 2009 Mart!
Sözde kaza diye dikta edilen konuyu şöyle feraset ile bir ele alalım bakalım;
Olay şu şekilde gerçekleşiyor. Birileri seçim programlarını farklı noktalara araçla seyehat edilmesinin zaman kaybı olacağı gerekçesi ile Helikopter ile seyahat yapmasını, istememesine rağmen kendisine ısrarla sunuyor, Muhsin Başkan da yapılan bu ısrarlara fazla direnemiyor ve kabul etmek zorunda kalıyor. Uçuştan kısa bir süre sonra havadaki helikopteri, 2 Türk savaş jeti yakın dalış çıkışlarla taciz ediyor, jetlerin yoğun dumanından çıkan karbonmonoksit gazı helikopterin motorunu boğup, oksijensiz bırakıp çalışmaz durumda sert inişe zorluyor ve helikopter düşüyor…

Küçük bir dip not;
Bu suikast tekniğini 1992'de Çekiç Güç uçakları daha sonradan şehit edilen Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis paşamızın helikopterine, Erbil'e uçuşu esnasında da uygulanması ile görüyoruz…

Gelelim konumuza,
Bu jetlerin uçuş zamanı ve helikopterin düşüş zamanıyla ilgili 4.47 dakikalık radar kayıtları Hava kuvvetlerinde kayboluyor.
Kazadan sonra yapılan otopsi raporunda Helikopter pilotu Kaya Adatepe, Muhsin Başkan ve Kameraman İsmail Güneş'in vücudunda çıkan yoğun miktarda karbonmonoksit de bunun delili oluyor.

23 dakika baygın kalan İsmail Güneş, uyandıktan sonra gayet sağlam bir sesle 3 saat boyunca birçok yerle konuşma yapıyor, bacakları kırık yürüyecek halde olmamasına rağmen, daha sonra enkazın 600 metre uzağında çenesi kırılmış bir vaziyette şehit edilmiş olarak bulunuyor.
O çeneyle bu konuşmaları yapması bilimsel olarak mümkün değil. Acili aradığı sırada birini görüp bu kim ya dediği telefon tapelerine de yansımıştı?
Tam 1 saat sonra Gsm şebekesi helikopterin enkazının sonradan bulunduğu yeri 2 km yanılma payıyla 2 saat sonra ise diğer bir Gsm şebekesi 400 metre yanılma payıyla tespit ediyorlar? 
Kahramanmaraş jandarma komutanlığı bu bilgilerin haritasını  Genelkurmaya yolluyor bu yerlere arama kurtarma nedense hiç yollanmıyor?
Enkaz alternatif haritada işaret edilen 20 km. ötede bambaşka bir yerde aranıyor ve 2 gün boyunca ne yazık ki bulunamıyor?

Helikopterin düşüş anında bir patlama duyduk deyip, ihbar eden köylülere itibar edilmiyor? Köylüler jetlerin alçak uçuşları esnasında oluşan supersonic patlama sesi duymuştu…
Aynı köylüler 2 gün sonra elleriyle koymuş gibi enkazı, "KANLI ÇUKUR" denilen mevkide buluyorlar.
Arama kurtarma köylülerden 24 saat sonra olay yerine geliyor?

Emniyette "Muhsin Başkan sağ sadece ayağı kırık hastahaneye doğru yolda" diyen yetkililer, harita konusunda yanılgı oluşturan şahıslar, "henüz bugün" Fetö'den tutuklular.
Olaydan hemen sonra, helikopterden hayati 2 parçayı söküp alan subay ki, bu parçalar hava trafiğini aydınlatıp, kazanın nasıl oluştuğunu net belirlemeye yarayacak aparatlardı, bu subayda "henüz bugün" Fetö'den tutuklu.

Uçuş sırasında İsmail Güneşin çektiği fotoğraflara emniyet kemeri bağladığı açık olarak görülen Muhsin Yazıcıoğlu'nun naşı helikopterin 30 metre uzağında yüzü koyun vaziyette bulunuyor?

Helikopterin düşüşünden 2 saat sonra bulunduğu noktanın çok yakınına 2 helikopter iniyor, bu radar kayıtlarında mevcut. Bir süre sonra biri Güney Kıbrıs Rum kesimine doğru hareket ediyor ki, burası İngiltere'nin bölgedeki ana üssü…

Evet, Muhsin Yazıcıoğlu Başkan bu helikopterlerden inen tim tarafından şehit ediliyor!
Eski BBP Erzurum İl Başkanı Emrullah Önalan; Muhsin Yazıcıoğlu'nun çömelmiş, dua eder vaziyetteki görüntülerini gördüm son görüntülerini bana gösterenlerin (Biz ne halt ettik, ben de bu işin içindeyim) dediğini aktaran o görüntülerin peşine düşüyor…
Kendisine görüntüleri gösteren devlet görevlisi aynı zamanda gazeteci Ahmet Akbak savcılığa ifade vermeden önce şeker komasından ölüyor? Uzun yıllardır şeker hastası olan ve  bu kişinin şeker komasına girecek kadar şeker yüklemesi yapılmasıda, başka enteresan bir nokta… 
Görüntülerin elinde olabileceği düşünülen, savcılık ifadesine çağrılan Oğlu Alper Akpak ifadesini vermeden az bir zaman önce Kasımpaşa'da taraftar kavgası sonucu ölüyor…

Eveet…
Muhsin Yazıcıoğlu şehadetinden kısa bir süre önce "benim kalemimi İngiltere'de kırdılar"da diyor…

Sözde cevap bulunamayan bu sorulara karşı bir çok soru aklımıza geliyor demi?
Evet, bir çok soru yumağı hemde…

Ülkemizde o süreçlerde; "hayır bu bir kaza ve asla suikast değil, siz paronayak bakıyorsunuz" diyen; siyasiler, bürokratlar kimlerdir? 
Hatta medya ve iş dünyasından bazı zevatlar, bu işin neresindedir?
Dönemin Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül'ün "helikopterden bu parçaları keçiler mi söktü?" İfadesi, neyi işaret etmektedir?
Ve daha nice soru…
Bu soruların cevaplarının ortaya çıkmasının  belki yarın, belki yarından da yakın olacağından artık hiç kuşkum yok…

Bugünde söylüyorum ki; Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, bu ülkenin namusudur. Ve bu Aziz Devlet, namusunu asla ayaklar altına almaması ile 7 düvele yüzyıllardır nam salmıştır, yine salar…
Burada sizlerinde kuşkusu olmasın.

Velhasıl;
O, gençlik yıllarından vefatına kadar büyük bir mücadele ve zorluğun asaleti ile bezenmiş bir ömrü, arkasında müthiş izler bırakarak ve milyonların sevgisini kazanarak sonlandırdı, ölümsüz oldu…
Hakikatı her haliyle yaşamış/yaşatmış, zerafet ve asalet timsali Muhsin Başkan'ı, Büyük Reis-i iyi ki yakın tanıdık…
İnancım tam ki, bu topraklarda Muhsin'ler hep olacak ve sapkınlar ile mücadele etmeye kıyamete kadar devam edecek.

Büyük Reis'in Makamı âlî olsun.

Vesselam.
İbrahim DANACILAR
Mart - 2017

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.