Seçkin İSLAMOĞLU

Seçkin İSLAMOĞLU

İnkarcıların İftiraları Bitmez, Arabistan Krallığı

SÖZÜN ÖZÜ (KISA KISA) - 31

 

İskenderiye Kütüphanesi’ni Müslümanlar Yakmadı

 

Kimi tarihçilerin veya onlara kananların iddia ettiği gibi, İskenderiye Kütüphanesi’ni müslümanlar (Hz. Ömer) yakmamıştır, mezhep ayrılıklarının önüne geçmek isteyen Roma-Bizans İmparatoru yaktırmıştır.

Müslümanlar ve ilk halifeler gayrimüslim bölgeler için de kurtarıcı idi, Bizans zulmü (gerek vergiler gerekse mezhep baskıları) altında inleyen halklar İslam ordularını kurtarıcı olarak kabul etmiştir. Hatta Kudüs’ün kendisine teslim edileceği Halife Hz. Ömer’i halk “Foruki” / “Kurtarıcı” olarak karşılamıştır. Eğer müslüman Araplar ve Türkler olmasaydı, Bizans İmparatorluğu farklı mezheplere sahip diğer hıristiyan topluluklar olan Ermeniler’i, Süryaniler’i, Kıptiler’i tamamen ortadan kaldıracaktı. (Osmanlılar da Avrupa’daki mezhep çatışması zulmüne karşı Macarlar’ı, Bosnalılar’ı ve Polonyalılar’ı korumuştur. Yine Osmanlı, İspanyol Yahudilerini katledilmekten kurtarmıştır.)

Evet, müslümanların işi yakıp yıkmak değildir. Yakıp yıkmak Roma’nın işidir (Kartaca’ya yaptıkları gibi), Haçlılar’ın işidir (Kudüs’e yaptıkları gibi), Moğollar’ın işidir (Bağdat’a yaptıkları gibi), İspanyollar’ın işidir (Endülüs’e yaptıkları gibi), emperyalistlerin işidir (sömürgelerinde yaptıkları gibi), ABD’nin işidir (Irak’ta yaptığı gibi), Rusya’nın işidir (Çeçenistan’da yaptığı gibi), Çin’in işidir (Doğu Türkistan’da yaptığı gibi), İsrail’in işidir (Filistin’de-Gazze’de yaptığı gibi).

İskenderiye Kütüphanesi’ni Hz. Ömer’in yaktırdığı iftirası, Mısır’ın fethinden yüzyıllar sonra uydurulmuş, hiçbir delili olmayan bir rivayettir; tarih bilimi ise belgelere dayanmalıdır, uydurmalara değil.

Öte yandan, vaktiyle hıristiyanların düştüğü mezhep çatışmalarına müslümanlar da düşmemeli, Sünni-Şii-Alevi gibi ayrımlarla fitne tohumları ekilmemelidir.

 

Arabistan Şeriat ile Değil Krallık ile Yönetiliyor

 

Arabistan’da üst düzey devlet yöneticilikleri kral ailesine (prenslere) aittir. Halbuki İslam’da aslolan işin ehline verilmesidir, liyakattir. Soya dayalı krallıkta (padişahlıkta) ise belirli olan liyakat değil neseptir.

Bakın, Hz. Peygamber’in çocukları, yani eşleri Hz. Hatice, Hz. Ümmü Seleme gibi annelerimiz yoluyla üvey oğulları vardı, ilk 4 Halife olan Hz. Ebubekir’in de oğulları vardı, Hz. Ömer’in de oğulları vardı, Hz. Osman’ın da oğulları vardı, Hz. Ali’nin de oğulları vardı; fakat hiçbiri yönetimi oğluna devretmedi, yani halifeliği (emirliği) saltanata dönüştürmedi, krallığa dönüştürmedi. Tercihi ve seçimi ümmete bıraktılar. Krallık/Saltanat ise bu tercihi ümmetin veya halkın elinden almaktır. Sonuçta biat/seçim Hz. Peygamber’in ve Raşid Halifeler’in sünnetidir, krallık değil!..

Evet, Arabistan bir İslam Devleti’nden çok bir Suudi-Vehhabi devletidir, bir krallıktır. Tıpkı Türkiye’nin ilk 8 yılında (1920-1928) anayasal olarak bir İslam Devleti olsa da 1923 sonrası tekparti diktatörlüğüyle yönetilmesi gibi.

Demek ki bir devlette önemli olan isim değil uygulamadır; bu sebeple İslam kesin bir devlet yönetim biçimi önermez, insanlığın çeşitliliğini gözetip adalet, biat/seçim, şura, liyakat gibi temel ilkelere vurgu yapar. Yoksa sözde demokrat Bush veya Blair, Umman Sultanı’ndan daha adaletli değildi!..

Mesela günümüzde Türkiye’de ne kadar demokrasi, laiklik, hukuk varsa (yani yoksa) Suudi Arabistan’da da o kadar şeriat vardır; yani oradaki yönetim de Türkiye’deki gibi ideolojiktir, Türkiye kemalist, Arabistan ise Vehhabi veya Suudi’dir.

 

* * *

 

Kuran Meali

 

« İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Halbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır. » (Bakara, 2/25)

 

Hâdis-i Şerif

 

“Kim şu abdestim gibi abdest alır, arkasından iki rekat namaz kılar ve namazda kendi kendine (dünyevi bir şey) konuşmazsa geçmiş günahları affedilir.”

 

(Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, Muvattâ, İbnu Mâce)

 

Seçkin'ce

 

““Allah güzeldir, güzel olanı sever.” (hadis-i şerif); yani hiçbir müslümana, hiçbir çirkinlik, asla yakışmaz.”

 

www.dunyaislamgunu.org - www.worldislamday.org

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.