Shay'ın İbretlik Hikayesi

Kıymetli Okuyucularım,

Son bir haftadır sitemiz için anormal ötesi yoğun olduğumdan dolayı köşe yazımı yazamadım. Özür diliyorum. Bugün imdadıma aşağıdaki emaille gelen ibretlik mesaj yetişti. Haftaya güzel haberlerde buluşmak üzere.


Ne yapardınız? Kararı siz verin. Komik bir cümle beklemeyin, çünkü yok.

Yine de okuyun.
Sorum şu: Aynı kararı siz verir miydiniz?
Okuma ve öğrenme zorluğu çeken çocuklara özel eğitim veren bir okul icin bağıs toplama yemeğinde,
çocuklardan birisinin babası katılımcılar tarafından asla unutulmayacak bir konuşma yaptı.
Okula kendini adamış öğretmenleri kutladıktan sonra şöyle bir soru sordu: 'Dışardaki etkenler
tarafından etkilenmedikçe doğa herşeyi mükemmel birşekil ve sırada yapıyor. Ama yine de oğlum Shay,
diğer çocukların öğrendikleri gibi öğrenemiyor. Diğer çocukların anlayabildikleri gibi anlayamıyor.
Oğlumda doğal olması gereken şeyler nerede?'
Bu soru karşısında dinleyiciler sessiz kaldılar.

Baba devam etti.
'Ben inanıyorum ki, dünyaya fiziksel ve zeka engelli Shay gibi bir çocuk geldiğinde,
gerçek insan doğası kendini gösterme fırsatını buluyor ve bu da insanların o çocuğa
davranış şekillerinde kendini gösteriyor.'
Ve sonra aşağıdaki hikayeyi anlatmaya başladı:
Shay ve babası bir gün parkta Shayin tanıdığı birkaç çocuğun baseball oynadıklarını gördüler.
Shay sordu, 'Acaba oynamama izin verirler mi?'
Shay'in babası çoğu çocuğun Shay gibi bir çocuğun takımlarında oynamasını istemeyeceklerini ama aynı
zamanda eğer oğluna izin verirlerse oğlunun o çok ihtiyacını duyduğu, engellerine rağmen başkaları
tarafından kabul edilmenin özgüveni ve sahiplenme duygusunu vereceğini de biliyordu.
Shay'in babası çocuklardan birinin yanına yaklaştı ve (fazla birşey
beklemeyerek) Shay in oynayıp oynayamayacağını sordu. Çocuk şöyle danışabileceği birilerine baktı ve sonra
'Şu anda 6 sayı gerideyiz ve oyun sekizinci turunda. Herhalde takıma girebilir ben de onu dokuzuncu turda
vurucu olarak sokmaya çalışırım' dedi.
Shay büyük bir gayretle takımın yanına gitti ve yüzünde kocaman bir gülümseme ile takım t-shirtini giydi.
Babası gözünde yaş, kalbi sıcak duygularla dolu onu izledi. Çocuklar oğlunun kabul edilmesinden dolayı
babanın mutluluğunu gördüler. Sekizinci turun sonunda Shay'in takımı birkaç puan kazandı ama hala 3 sayı gerideydi.
Dokuzuncu turun başında Shay eldiveni eline geçirdi ve sağaçık sahaya çıktı. Ona doğru hiç top isabet etmemesine
rağmen oyunda olmaktan son derece mutluydu ve babasının ona tribünlerden el salladığını gördüğünde yüzünde kocaman
bir gülümseme vardı.
Dokuzuncu turun sonunda Shay'in takımı yine puan kazandı.Şimdi bütün kaleler doluydu, oyunu kazanma şansı ortaya
çıkmıştı ve topa vurma sırası Shay'e gelmişti.
Bu noktada Shay'in vurucu olmasına izin vererek oyunu kaybetme riskini mi almalıydılar? Şaşırtıcı bir hamleyle
Shay'e sopayı verdiler. Herkes topa isabet ettirmeşansının sıfır olduğunu biliyorlardı çünkü bırakın topa vurmayı
Shay sopayı bile elinde tutmasını bilmiyordu.
Ama Shay sahaya çıktığında top atıcı, diğer takımın kazanma şanslarını bir kenara bırakarak Shay'e bu fırsatı
tanıdıklarını görünce birkaç adım öne giderek yumuşak birşekilde topu Shay'e doğru fırlattı.
İlk topa Shay zorlukla sopayı savurdu ama ıskaladı. Atıcı tekrar birkaç adım öne doğru geldi ve topu yine yumuşak
bir şekilde Shay'e doğru attı. Shay sopayı savurdu ve hafifçe topa dokunarak yere atıcıya doğru vurdu.
Oyun şimdi bitecekti. Atıcı topu yerden aldı ve ilk kaledeki adamına
kolaylıkla atabilecek ve Shay'i sobeleyerek oyunu bitirebilecekti.
Ama atıcı topu aldı ve ilk kaledeki adamının başının üzerinden diğer takım arkadaşlarının erişemeyeceği yere fırlattı.
Tribünlerdeki herkes ve iki takımda bağırmaya başladılar, 'Shay, ilk kaleye koş, ilk kaleye koş!' Shay hayatında
hiç bu kadar uzağa koşmamıştı ama ilk kaleye gidebildi.Şaskınlıktan büyümüş gözleriyle yere çöktü.
Herkes bağırmaya devam etti, 'İkinci kaleye koş, ikinci kaleye koş' Nefes nefese Shay zorlukla ikinci kaleye koşabildi.
Shay ikinci kaleye geldiği sırada açık sahada diğer takımdan biri topu almıştı ... takımın en küçüğü olan bu çocuk
kahraman olma şansını elinde tutuyordu. Topu ikinci kaledeki adamına atabilirdi ama top atıcısının niyetini
anladığından o da kasıtlı olarak topu üçüncü kaledeki arkadaşının başının üzerinden attı.
Herkes bağırıyordu, 'Shay, Shay, Shay, bütün yolu koşShay'
Karşı takımdan birinin yardım ederek onu üçüncü kaleye doğru döndürmesiyle Shay üçüncü kaleye koşabildi,
'Üçüncüye koş! Shay, üçüncüye koş!'
Shay üçüncüye gelirken diğer takımdakı çocuklar ve seyirciler ayağa
kalkmışlardı ve bağırıyorlardı, 'Shay, hepsini koş! Hepsini koş!' Shay
hepsini koştu ve oyunu takımı için kazanan bir kahraman olarak herkes tarafından alkışlandı.
'O gün', dedi babası, gözlerinden yaşlar aşağıya doğru süzülerek,
'iki takımdaki çocuklar da dünyaya bir parça sevgi ve insanlık getirmeyi başardılar'.
Shay bir sonraki yaza yetişemedi. O kış  öldü. Bir kahraman olduğunu ve babasını mutlu ettiğini ve eve geldiğinde
annesinin de gözyaşları içinde onu kucakladığını asla unutmadı.

Hepimizin bir farklılık yapabileceği inancını taşıyorum. Hepimizin her gün binlerce fırsatı olabiliyor 'doğal olan şeyleri'  yani fıtratımızda olanı gerçekleştirmek için.
Bilgin bir adam bir zamanlar demişki: Her toplum, kendilerinden daha az şanslı olanlara nasıl davrandığıyla değerlendirilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum