15 Temmuz Kontrollüyse...

               15 Temmuzdaki o kanlı, o karanlık, o uğursuz, milleti iç savaşa sürüklemeyi, vatanı işgale hazır hale getirmeyi hedefleyen hain girişime “KONTROLLÜ DARBE” diyen kişiler ve kurumlar aslında şunu demiş oluyor: 

               1- Recep Tayyip Erdoğan o kadar güçlü, o kadar zeki,  o kadar ileriyi gören, o kadar insanlara, devletlere etki eden biri ki inanılmaz. O, önce FETÖ ( bu kelimeyi bir hareketi bir grubu temsil ettiği için kullanıyorum)  den kurtulmak, ardından başkanlık sistemine geçip ülkenin başında yıllarca kalmak için  bir senaryo yazdı, onu planlı bir şekilde uygulayıp  hayata geçirdi ve sonuç aldı.  Başta FETÖ ve ona bağlı binlerce askerle, binlerce polisle, binlerce yargı mensubuyla, yüzlerce generalle kedinin fare ile oynadığı gibi oynadı ve alt etti. Bazılarınca  "Kainat imamı!", birileri tarafından "mehdi", bazılarınca "Allah'ın seçtiği salih kul" kabul edilen, ABD de ve bir çok ülkede okullar açıp, dernekler, şirketler kuran, milyarlarca dolara hükmeden, bir çok güçlü devlet kurumunu, bir çok önemli kişiyi, hatta bazı devletleri avucunun içinde oynatan "FETÖ" yü  oyuna getirip onunla ve şürekasıyla  istediği gibi oynadı.

             2- Sadece fetö ve ona bağlı generallermi Erdoğan’ın oyununa geldi? Hayır, ABD ve Ab ülkeleri, İsrail, İngltere, Fransa; CIA, BND,  Mossad gibi güçlü istihbarat kuruluşları, Ordudaki bazı Kemalist görünümlü solcu ,darbeci generaller ve askerler, Türkiye’deki önemli basın kuruluşları ve önemli gazeteciler. Bu kadar mı hayır? CHP nin  başta lideri Kılıçdaroğlu olmak üzere bir çok vekili, MHP liler, Ülkücüler, Perinçek başta olmak üzere ulusalcılar… Bunların hepsi Erdoğan’ın senaryosu gereği onun emirlerini dinlediler ve böylece Bu “kontrollü”  darbe gerçekleşti.

      İşin teferruatına gelince,

           Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce devlette yuvalanmış bazı baskı/vesayet gruplarını etkisiz hale getirmek için “işbirliği” yaptığı “Hizmet” adı verilen grubun şımarması, kendisini, devleti, milleti, hatta ümmeti tehdit eder hale gelmesi üzerine onlardan kurtulmak istiyordu. Askeriyeye, polise, yargıya ve birçok kurumun içine adeta birer virüs gibi sızan bu haşhaşilerden kurtulmak için, dünyada emsali görülmemiş, tarihte eşine rastlanmayan bir plan yaptı. Rolleri şöyle paylaştırdı:  

              Erdoğan, FETÖ ye ve ona bağlı olan Fetöcülere, (bunların içinde yüzlerce general, amiral, emniyet müdürü,  savcı, hakim, gazeteci, bürokrat) Ve az da olsa sol görünümlü Kemalist bazı darbecilere dedi ki:  “siz göstermelik bir darbe yapın! Lakin bu çok inandırıcı olsun. Meclisi, Polis Özel hareket binasını, Külliyeyi, Emniyet genel müdürlüğünü, köprüleri, halkı, camileri… f-16 larla bombalayın. Tankları halkın üstüne sürün. Masum halkı, askerleri, polisleri öldürün. Genelkurmay başkanını ve bazı komutanları derdest edin, Genel Kurmayı, Akıncıları ele geçirin. TRT yi bazı basın kuruluşlarını basıp  bildiriler okutun.Yapılan işin gerçekçi ve  inandırıcı olması için benim yakınlarım dahil bir çok masum insanı, özel harekat polislerini, kadınları çocukları öldürün.TÜRKSAT’ı bombalayın. Hatta astsubay Halisdemir, Semih Terziyi vuracak teerzi buna razı olsun. Sonra  sizde onu öldürün… Bu arada diyanet işleri başkanına bu hengâmede Tüm camilerden sala okutmasını söyledim ki halk galeyana gelsin, sokağa çıksın.Ak Partli, CHP li MHP li vekiller meclise gitsinler orası bombalanırken darbecilere meydan okusunlar. PKK yöneticileri de kanlı katillerine  "O gece askere kurşun atmayın!"  diye emir versin.  

              Ben ailemle Marmaris’te olacağım, kaldığım otele helikpterle onlarca özel kuvvet askeri ile  gelin, orayı basın, polislerle çatışın, onlardan bazılarını öldürün, ama beni yakalamayın,  Ben her şeyi (ölüm dâhil)  göze almış pozlarında başta CNN TÜRK olmak üzere değişik kanallardan, halkı sokaklara davet edeyim, sonra uçakla İstanbul’a geleyim. Sokağa çıkan halk, cuntaya karşı duran vatansever asker ve polisler darbeyi (kontrollü!!!) engellesin. Bazılarınız ölsün. Ben, kalanlarınızı yakalatır, yargılatır, müebbet cezası verdirip, hapse atarım. Orada ölene kadar sürünür, yapayalnız sefil bir şekilde ölürsünüz.

              Halka da şöyle dedi: Ey halkım! Ben FETÖCÜ lerden kurtulmak için  göstermelik bir darbe yaptıracağım. Gece erken başlayacak bu darbeye karşı sizlerde sokağa, meydanlara çıkın. Tanklara, uçaklara karşı durun yaralanın ve gerekirse ölün!”

              ABD ye, Avrupa’ya da:  “Sizlerde bu darbeye destek verir gibi yapın!. Destek verin ki halk benim yanımda olsun. Hatta sayın FLYNN (Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı)  siz de o gece darbecilere destek veren bir konuşma yapın" dedi.

             Bahçeliye ise, " Sayın Bahçeli! Sen darbeye başından itibaren karşı çık. Çünkü sonra birlikte güzel işler yapacağız."  

            Kılıçdaroğlu’na gelince,  Reis, O’na dedi ki ;”Sayın Kılıçdaroğlu! Haberin olsun,ben FETÖ’ cülerden kurtulmak için onlara 15 Temmuzda  kontrollü bir darbe yaptıracağım. O gece  sen sakın kahramanlık yapıp ta tankın üstüne falan çıkma. “Darbeye karşıyız, seçilmiş hükümetin yanındayız” falan deme. Atatürk hava limanından sessizce çık, ilçe başkanının evinde bekle. “Gelişmeleri takip ediyoruz” de. Her şey sükûna erince de, “ tüm darbelere karşıyız, halkın yanındayız” de. Sonra Ağustosta yeni kapıda yapacağımız büyük mitinge katıl, darbelere ve FETÖ ye karşı olduğunu dile getir. Daha sonra Mağduriyetlerden bahset.  Daha sonra başkanlık için gideceğimiz referandumda meydanlarda sakın 15 Temmuzdan, fetö den bahsetme. Hep “tek adamlıktan, “hep “rejim değişiyor” dan, hep “Bu değişiklik geçerse başkan, bakkalları, muhtarları bile kapatabileceğinden” bahset.   Ve sıklıkla ; “ 15 Temmuz kontrollü bir darbeydi  de. Sen böyle dersen halk bu saçmalıkları görür ve  referandumdan EVET kolaylıkla çıkar…

          15 Temmuza “Kontrollü darbe” diyen bir kişi tüm bunlara inanmak zorunda.  Bu saçma ve iahanet kokan iddiayı dile getiren kimse şehitlerin kanına ihanet etmiş, gazilerin acılarına sırt dönmüş demektir.  Sayın Kılıçdaroğlu böyle (kontrollü) dediği andan itibaren kendisinin de bu senaryonun bir parçası olduğunu kabul etmek durumunda. Kim böyle derse başta Erdoğan’ın yakınları olmak üzere tüm şehitlere bühtan etmiş oluyor. Kim böyle derse “Kainat imamı”, “seçilmiş Salih kul”  Fetö’ yü ve ona bağlı yüzlerce generali, binlerce askeri, yüzlerce hâkim ve savcıyı, yüzlerce polisi,  ahmak ve salak yerine koymuş oluyor. Kim böyle derse, Sayın Erdoğan’ın, ABD başta olmak üzere koca koca Avrupa ülkelerini ve onların istihbarat kuruluşlarını,  İsrail'i, İran’ı, dünyanın en büyük basın yayın kurumlarını, CHP ve onun liderini, pkk yı daeş i, dhkpc yi… Hâsılı tüm dünyayı parmağında oynattığını kabul etmiş oluyor.  Tabi ki böyle bir şey yok. Velev ki var. O zaman tüm dünya liderleri başta olmak üzere, Sayın Kılıçdaroğlu ve böyle düşünen herkes gidip Sayın Erdoğan’ın elini öpüp, önünde diz çökmeliler! O’na biat edip ,”çok büyüksün Reis! İnanılmaz zeki, inanılmaz güçlü, inanılmaz bir dehaya sahipsin. Dünyayı ancak sen kurtarırsın. Sen cihan padişahı, kainat padişahısın” demeliler. Çünkü böyle bir güç, böyle bir deha, böyle bir cesaret, böyle bir askeri ve siyasi takdisyen ne tarihte vardır ne de bu gün mevcuttur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.