ABD, Dişleri Dökülmüş “Aslana” Benziyor

          ABD hiçbir zaman aslan olmadı. Lakin mücerret bir konuyu anlatmak için bu tarihi misali kullanmak zorundayım. Aslan insanlığın hafızasında, şarkın gözünde, Asya kültürünün zihin kodlarında yiğitliğin, mertliğin, adil yöneticiliğin sembolü olmuştur. ABD kurulduğu günden bu güne kadar bu sıfatları hak edecek işlere hiç imza atmadı. ABD gittiği her yere (en başta yaşadığı bu günkü topraklara) gözyaşından, zulümden, kandan başka bir şey götürmemiştir. Zaten istese de böyle bir şey yapamaz, yapmaz. Çünkü o, akrep huyludur.    

          Bu günleri bizlere gösteren Rabbimize hamdolsun, Ümmet, İslam diyarlarının üzerine asırlardır bir karabulut gibi çöken bir derdin (çaresizlik, korkaklık, özgüvensizlik, ABD yi ve Batıyı yenilmez görme inancı…) teşhisini koydu. Zihnini, şuurunu içten içe kemiren bu dertlerden, birkaç asırdır süren bu kompleksten kurtulabileceğine dair ümit ışığını gördü.

             Dünyayı idare ettiğini sanan ABD’ nin son yıllardaki düşüşü, zafiyeti, içteki parçalanmışlık hali, dışta da diğer devletlere sözünü geçirememesi mevzuu ümmetin bu uyanışında etkin bir unsur oldu. ABD’nin bu hali fert olarak her Müslümanı, her mazlumu, adalet isteyen, huzur isteyen tekmil insanları ve adalet isteyen huzur isteyen emperyalizme karşı olan her milleti her devleti çok ama çok sevindireceğine inanıyorum.
             ABD de son yıllarda Parkinson hastalığına tutulmuş durumda. Çünkü Başkan bir şey söylüyor FBI onu dinlemiyor.  CİA bir rapor sunuyor FBI ve başkan ona itibar etmiyor. Yerleşik düzenleTRUMP arasındaki çekşimeABD’nin hastalığını iyice artırmışa benziyor. Siyasette devlet  kurumları arasındaki uyumsuzluk, sosoyal hayatta gün geçtikçe artan suç oranaları, siyah - beyaz gerginliği,  hepsi ve daha fazlası ABD için tehlike çanlarının çalmasının işaret fişekleridir. 
            Devletler vücut gibidir. Devletlerin bir numarası da vücuttaki beyin mesabesindedir. Kollar, bacaklar, kalp, kaslar, sinirler… Beyinden gelen emirleri dinlemediğinde nasıl vücut çökerse, aynı şekilde bir devlette başkanın, başbakanın, cumhurbaşkanının, kralın, sultanın sözünü alt kurumlar dinlemezse aynı netice hâsıl olur. ABD son yıllarda bu dertten muzdarip görünüyor. Sadece bu mu? Hayır ABD de adalet, sosyal dengesizlik, cinayetler, intiharlar dış borç…Her şey çok kötü. En önemlisi de ABD, artık dünya nüfusunun nefretini ve düşmanlığını üzerine çekmiş durumda. Bu günleri gösteren Allah’a sonsuz şükürler olsun.

                                 

                                DEVLETLERİN DE ÖMÜRLERİ VARDIR
          Devletler de insanla gibidirler. Doğarlar büyüler ve ölürler. Kimi doğarken ölür, kimi çocukken, bazıları orta yaşta ölür bazıları da büyük yaşta… lakin mutlaka ölürler.  Devletleri, hele de bir numaradaki devletleri ayakta tutan değişik unsurlar vardır. Bunların başında: Askeri ve ekonomik güç, halk - devlet bütünleşmesi, halkla yönetici sınıfın aynı ideale inanmaları, iç bütünlük, peşinden koşulacak, uğrunda can verilecek bir ülküye sahip olmaları, dünyaya nizam verdiklerine ve âlemi adaletle idare ettiklerine inanmaları… Gelir. 
          Osmanlı dünyayı 400 yıla yakın bu argümanlarla yönetti. O çağlarda Osmanlı’nın adını duyan zalimlerin yüreği titrer,  mazlumların gözyaşları ise dinerdi. Sonra güneş battı gün soldu,  devran döndü an dondu.  Osmanlı, gücünü, adaletini ve en önemlisi başka devletler üzerine kurduğu hâkimiyeti (korkuyu) kaybetti. Bunu ilk fark eden devlet adamlarından biri de Koca Ragıp Paşa idi. Koca Ragıp Paşa, 1757'de tahta çıkan III. Mustafaya ( ki bu padişah, büyük bir zafer kazanarak Ruslara haddini bildirmek istiyordu.) şu tarihi ikazı yapmıştı: “Padişahım!  Osmanlı yaşlı bir aslana benzer. Uzaktan heybetli görünür, lakin dişleri dökülmüştür. Savaşa girersek düşmanlarımız bunu görür. " Şimdi bu tarihi sözü ABD’nin ukalaları(akıllıları),  ABD için söylüyor.  
         Pentagon’un yaptığı yeni bir çalışma, 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan ABD destekli uluslararası düzenin yıprandığını, hatta çökebileceğini belirterek, Washington’un küresel liderlik rolünü kaybedebileceği uyarısında bulunuyor. ABD’nin gücünün azaldığı, uluslararası düzenin çözüldüğünü aklı erenler söylüyor.  Stratejisiler, Washington yönetiminin küresel pozisyonunu koruyabilmesi için daha fazla gözetim ve propaganda ve daha çok askeri yayılmacılık öneriyor. Bir raporda, “ABD’yi küresel üstünlük pozisyonundan indiren” güçlerin başında Rusya ve Çin gibi büyük rakiplerin yanı sıra İran ve Kuzey Kore gibi daha küçük oyuncuların da yer aldığı tespitinde bulunuluyor. Buna bir de birkaç gün önce İslam Dünyasının Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın çağrısı ile İstanbul’da toplanmasını ve burada ABD ye ve İsrail’e karşı Kudüs konusunda  önemli bir karara imza atmalarını eklersek, ABD’ nin artık hükümranlığının sonuna gelindiğinin  belirtilileri ortaya çıkmış oluyor. 
          Kuzey Kore’ye diş geçiremeyen ABD, Ortadoğu’da da başta Barzani’nin referandumuna verdiği desteğin boşa çıkması ile bir gol daha yedi. Son Kudüs toplantısında ABD 14 ülkeye karşı yapayalnız kaldı. Türkiye ABD ye rağmen Rusya’ya yaklaştı, 15 Temmuz ihanetini yerli uşaklarına rağmen başaramadı. PYD konusunda üst üste Türkiye’den uyarılar aldı ve almaya devam ediyor. 
Bütün bu gelişmeler gösteriyor ki artık bu gün ABD,  Osmanlının 1757’ lerdeki konumunda. Şimdi birileri çıkıp Trump’a şöyle demeli:  “Başkanım! ABD yaşlı bir aslana benzer. Uzaktan heybetli görünür, lakin dişleri dökülmüştür. Eğer bir savaşa girerse rakipleri onun bu durumunu fark eder…" 
           İnşallah ABD’nin pençelerinin söküldüğünü, dişlerinin döküldüğünü Dünyaya Ümmet-i Muhammed gösterecek. Rabbim o günleri bizlere göster.

Not. Bu yazı BM deki KUDÜS oylamasından önce yazılmıştır.  (http://www.hakimiyet.com/disleri-dokulmus-penceleri-sokulmus-aslan-abd-10799yy.htm)

Başka bir Not:  Ceyhan Mumcu Milat Gazetesine verdiği son röportajda ilginç şeyler dile getirmiş.  O yazıdan bir bölüm:  

 “….ABD’YE GÜVENENİN BAŞI BELAYA GİRDİ

ABD PYD/YPG’ye açık açık silah desteği veriyor, FETÖ başını da ortaya koyduğumuz tüm kanıtlara rağmen teslim etmiyor. Türkiye düşmanlarının ABD ile işbirliği uzun vadede onların güçlenmesine neden olabilir mi?

ABD’ye kim güvendiyse başı belaya girdi. Hendektekiler ‘altın fırsat’ diyordu hendeğe gömüldüler. Kendilerine ‘Altın Nesil’ diyen Fetullahçılar çok ağır bedeller ödüyorlar.  ABD’nin artık gücü tükendi. Kamuoyu elde edemedi. Oyun alanı daraldı.  Türkiye’nin Amerika’nın yardımlarına ihtiyacı yok. Dolayısıyla ABD’nin ettiği tehdit önemli değil….” http://www.milatgazetesi.com/abd---turkiye-arasinda-savas-var-roportaj,122829.html

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.