Cumhuriyet Asillerin, Dehaların Değil Halkın Yönetimi

                 Cumhuriyeti kuranlar bu günü  hedeflemişlermiydi bilmem ama Cumhuriyet rejimi  amacına ulaştı.Yani, "halktan herkesin siyasi anlamda önü en zirveye kadar açık olacak" görüşü gerçekleşti.

                  İnsanlarda genelde şöyle bir yanlış algı var:" Futbolu İngilizler icat etti bu nedenle futbolu en iyi onlar oynar. Güreşi Türkler başlattı bu sebeple güreşte onların karşısında kimse duramaz. Otomobili John Ford buldu bundan naşi en iyi marka Ford'dur..." Bu algılar nasıl yanlışsa, " En iyi cumhuriyetciler cumhuriyeti kuranlardır. Cumhuriyet rejimininde yöneticiler ancak kuranlar arasından seçilir"  fikri de yanlış.  

                Tarih öğretmeni olduğum için resmi bayramlarda çoğu zaman "günün anlam ve önemi"  konuşmasını  ben yapardım. Gittiğim okullarda önceleri bu vazife bana verildiğinde, gerek İHL mezunu olmam, gerekse günlük sohbetlerdeki siyasi ve sosyal konularla ilgili din temelli fikirlerimi bilen idareci ve öğretmen arkadaşlar nasıl bir konuşma yapacağımı epey bir merak birazda korku ile beklerlerdi. Hatta idareci arkadaşlar ;"hocam konuşma metnini iki gün önce getir de bir bakalım" derlerdi.  

               Öğretmenliğimin ilk yıllarında suya sabuna dokunmayan, resmi görüşü aynen yansıtan bir kaç sayfa bir şeyler yazıp verirdim. Sonraları ise gerçek anlamda  cumhuriyetin, gerçek anlamda milli egemenliğin  bu milletin, bu toplumun müthiş şekilde lehine olduğunu düşünür oldum. Bu sebeple bu programlarda  özeti  şu olan konuşmalar hazırlayıp sundum:  "Gençler! Eğer ülkemizde şu anda  padişahlık yönetimi olsaydı hiç biriniz padişah olamazdı. En son yükseleceğiniz makam sadrazamlıktı. Fakat Cumhuriyetle birlikte ülkede yaşayan herkesin en zirveye çıkma hakkı ve şansı doğdu. Bu nedenle 23 nisan, 29 ekim  egemenliği halka verdiği, halkı yönetime ortak ettiği için herkesin, ama bilhassa sizlerin ve bizlerin bayramıdır. Çünkü bizler halkız. Asillik, aristokratlık ağalık paşalık sıfatları ile mevsuf değiliz. Bu nedenle Milli egemenliğin, cumhuriyetin, demokrasinin değerini bilelim..."

            Bu gün,  Hadime bağlı küçük bir belde olan Taşkent'te fakir bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, (sınıfsal anlamda ) asillikle,  aristokratlıkla, ağalıkla, paşalıkla  alakası olmayan  öksüz, fakir bir Türk vatandaşı olan  Ahmet Davutoğlu  Başbakan olmuşsa ;  yine gariban bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, doğuştan hiç bir siyasi, sosyal sıfata sahip olmadığı halde, çalışarak, mücadele ederek hayatını kazanan Recep Tayyip Erdoğan, siyasete atılıp, ilçe başkanı, il başkanı, istanbul Belediye Başkanı, Başbakan sonra da Cumhurbaşkanı olmuşsa cumhuriyet ve milli egemenlik gerçek fonksiyonunu icra etmiş demektir.Cumhuriyeti kuranlar bunu hedeflemiş miydi bilinmez ama netice güzel oldu doğrusu. Cumhuriyet;" halkın kendi kendini idare etmesidir" tarifi hakkıyla gerçekleşmiş oldu.

            Eğer bu gün türkiyede saltanat, padişahlık devam etseydi ne Erdoğan, ne Özal, ne Demirel Cumhurbaşkanı; ne de Davutoğlu, Çiller, Yılmaz, Erbakan başbakan olabilirdi. Bu sonuç Türkiye'de yaşayan herkesin, çalışarak, çaba göstererek devletin en üst kademesine tırmanabileceğini ispat etmiştir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.