YA SONRA???

                    YA SONRA ?                  

  • Tarih: 1683. Yer Viyana. Kahramanlarımız.  Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve Kırım Hanı Murad Giray. Kendisine yapılan haksızlığa karşı Merzifonluya bir ders verdi Murad Giray. Gafil Giray “. İnşaallahu Teâlâ bu düşmanın defi yanımda işten bile değildi ve bilirim ki dinimize de düşmez ihanettir. Lakin gayret beni komadı, onlar da görsünler kendileri, kaç Akçelik adam imiş. Tatar kadrin bilsinler'' dedi. Merzifonluya/ Osmanlıya bir ders verdi. Ya sonra??? 1699 Karlofça geldi ve gerileme dönemi başladı.
  •  Tarih: 27 Nisan 1909.   Yer: Yıldız Sarayı, Küçük Mabeyn Köşkü.

“Despot!” “ Kızıl Sultan!” “ Diktatör! “ “Korkak!” Abdülhamit,

  1. Ermeni  Aram Efendi, 2) Arnavut Esad Toptani  3) Yahudi Emanuel Karasso  4)  Arif Hikmet Paşa'. Lardan oluşan bir heyet tarafından hal’ edildi. Ya Sonra???
  • Yıl 1990 lar. Ankara: “Özal Gidecek Dertler Bitecek” Özal’a karşı da hem içerde hem dışarda büyük bir husumet grubu oluştu. CHP liler ona Takunyalı, tek adam, diktatör dediler. Erbakan ve adamları(bende onların içindeydim)  "batı kulüp", "AB ve ABD  yanlısı";  Demirel ve partisi, “Çankaya’nın şişmanı, benim çantamı taşıyan müsteşar” dediler.” Özal Gitti YA SONRA???
  • Yer Ortadoğu. Tarihler 2000 ler. Saddam ve Kaddafi: “Despot! Diktatör! eli kanlı! Cani!  Saddam ve Kaddafi gitmeliydi. İçerde gafiller dışarda gavurlar birleşip gönderdiler bu diktatörleri! Irak’tan libya’dan . YA SONRA???
  •  
  • Yıl: 2018 , Yer Türkiye: TAYYİP ERDOĞAN. İçerdeki siyasi cahiller, toy muhafazakâr gafiller ile dışardaki hain ve kâfirler; “ Tek adam!  Diktatör! Zalim!”  "Osmanlı" ... diyorlar. Ona.
  • Maazallah YA SONRA? demeyelim sonra.

                                    Bu tarihi hadiselerin tefrrutatı aşağıda

                                    Ders Vereceğiz Derken Dereye Düşmeyelim

Tarih, iyi okunduğu, ders alındığı zaman muazzam bir rehberdir. Aksi durumda ise yani okunmadığı, bilimsel bir gözle değerlendirilemediği zamansa fertlere,  cemiyetlere, milletlere, devletlere pek büyük zarar ve ziyanı olan bir bilimdir.  Şahsi öfkelerimizi, kişisel çıkarlarımızı, basit menfaatlerimizi ümmetin, milletin, toplumun çıkarları ile çakıştığında geri atmazsak bilelim ki bu davranışımızın zararı sadece kızdıklarımıza değil, en başta kendimize olacaktır. Bu tezimizi yakın ve uzak tarihimizden vereceğimiz örneklerle açıklayalım.    

Birinci örnek: Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’ya, Kırım Hanı Murad Giray’ın İhaneti: Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, 1683 2. Viyana kuşatması sırasında Kırım Hanı Murad Viyana’ya altı saat mesafede, Tuna Nehri üzerinde bulunan bir taş köprünün muhafazası ile görevlendirmişti. Kırım Hanı Viyana’ya doğru gelecek düşman kuvvetlerinin bu köprüden geçişini engelleyecekti. Geçişi engelleyemezse düşman ordusunu arkadan çevirecekti. Ancak bunları yapmadı. Çünkü şahsi kini buna engel oldu. ; ''Murad Giray, düşmanın Tuna’yı geçmesine engel olmak için görevlendirildiği İskender Köprüsü’nü muhafaza edememiş ve yüksek bir yerden elini böğrüne koymuş olduğu halde düşmanın geçişini seyrediyordu. Bu durum üzerine imamı yanına giderek:

''Han’ım şu bölük bölük geçen kâfirleri kırdırsanız gerisi kesilmez miydi?'' demesi üzerine Kırım Han’ı ''Behey Efendi sen bu Osmanlı’nın bize ettiği cevri bilmezsin. Yanlarında Eflak ve Boğdan keferesi kadar rağbetimiz kalmadı. Bu düşmanın durumunu kaç defa bildirdim. Düşman çok, mukavemet mümkün değil, askeri siperlerinden çıkarıp, gerekirse saf cengi edelim ve illa selamet yere gidelim dedim, inadından dönmeyip söz geçiremedim. Tekdir yollu cevaplar gönderdi. Mektubunda kokmuş beygir eti yediğimize kadar yazmış. İnşaallahu Teâlâ bu düşmanın defi yanımda işten bile değildi ve bilirim ki dinimize de düşmez ihanettir. Lakin gayret beni komadı, onlar da görsünler kendileri, kaç Akçelik adam imiş. Tatar kadrin bilsinler'' dedikten sonra kuvvetlerini alarak, ordugâha geri döndü…” Sonuç; Koskoca İmparatorluk, Gerileme Dönemine ilk adımı attı. Ortada ne Osmanlı kaldı ne Kırım Hanlığı.

İkinci Örnek: Abdülhamit Han’a karşı Kurulan muhalefet ittifakı:  Dinli dinsiz, Batıcı Türkçü, ittihatçı ve başka değişik gruplar ve şahıslar (ki bunların içinde Bediüzzaman ve Mehet Akif gibi önde gelen saygın  kişiler de vardır. O Ulu hakana hep birlikte saldırdılar. Despot dediler, Kızıl Sultan dediler, Diktatör dediler. Gâvurlarda aynı şeyleri söylüyordu. Sonuç Abdülhamit han devrildi. Osmanlı paramparça oldu.Koca Hakan hal' anında şöyle haykırmıştı: -"...Ben 33 sene millet ve devletim için, memleketimin selameti için çalıştım. Hakimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resulullah'tır. Bu memleketi nasıl buldumsa öylece teslim ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi ancak Cenab-ı Hakk'ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara bir çarşaf çekmek istediler ve muvaffak da oldular."

Ve şu sözü ekleyerek salondan çıktı:

“-Bu memleketi benden sonra 10 sene idare etsinler, 100 sene idare etmiş sayacağım..."

27 Nisan 1909 ile Osmanlı'nın teslim olduğu 31 Ekim 1918 arasında sadece 9,5 yıl vardır ve ne acıdır ki 10 sene tamamlanmamıştır!
 

    Üçüncü örnek: Özala karşı kuruluan ittifak: Özal’a karşı da hem içerde hem dışarda büyük bir husumet grubu oluştu. CHP liler ona Takunyalı, tek adam, diktatör dediler. Erbakan ve adamları batı kulüp, AB yanlısı, Demirel ve partisi, “Çankaya’nın şişmanı, benim çantamı taşıyan müsteşar” dediler.” Özal gidecek huzur gelecekti”. Özal gitti lakin ne huzur geldi ne sükûn.Bunların yerine  Koalisyonlar, terör,  enflasyon, kaos,  iç ve dış saldırılar 28 Şubatlar, başörtü zulmü, batan bankalar….geldi.

    Dördüncü Örnek : Saddam ve Kaddafi: Bütün dünya bir oldu önce Saddam’ı sonra Kaddafi’yi “ öcü katil zalim deli”  gösterdiler. Irak’a ve Libya’ya “demokrasi barış zenginlik hürriyet insanlık getireceğiz” dediler. “Saddam ve Kaddafi mutlaka gitmeli” dediler. O iki diktatör gitti. Libya ve Irak şimdi ne Halde?  Bu zengin, bu müreffeh ülkeler de şimdi durum nasıl? Paramparça olmuş bir ülke, etnik ve mezhep ayrılıkları ile kavrulan topraklar, birbirlerini boğazlamaya devam eden ülke insanları.

                                              ŞİMDİDE TAYYİP ERDOĞAN

             24 Haziran öncesi, birileri bu tarihi olayları bilmeden, bu sosyoljik gerçekleri analiz etmeden  aynı berbat şarkıyı söylemeye başladı: “Bir ders verelim şuna” “Tek adamlık diktatörlük sona ersin. Yaşasın özgürlük yaşasın hürriyet…” Kim diyor bunları ABD diyor, AB diyor, PKK diyor başka terör örgütleri diyor. Ve, ve dün Akif ve Bediüzzamanın düştüğü yanlışlığa düşen dindar muhafazakar bazı kişi ve gruplar diyor. Dün Demirel’in,  Erbakan’ın Özal’a karşı düştükleri  yanlışlığa  bazı küçük partiler ve gruplar bir daha düşüyor.

     Rabbim Ümmet-i Muhammedi ve bizleri gafletten uyandırsın! (Âmin!)  Allah’ım bizleri aklını iyi kullananlardan eylesin. Âmin. Aklını ve vicdanının kin ve buğzla örtmüş ve karartmışlardan eylemesin! Ders verecekken ders alanlardan cüda eylesin!  Amin ya Muin  

     

    Önceki ve Sonraki Yazılar
    YAZIYA YORUM KAT
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    1 Yorum