Ebabiller Gazze'ye Gider mi ?

                İsrailin son Gazze katliamı bir çok Müslümanın gönlünde büyük yaralar açtı , bir çok mü'minin zihninde önemli  süaller uyandırdı. Nasıl açmasın, nasıl uyandırmasinki! Tüm dünya ile birlikte bizler de (müslümanlar) maç seyreder gibi canlı yayında bir soykırım seyrediyoruz. En önemli sıfatları Mü'min/Müslüman olan Filistinli, savunmasız Gazzeli mazlumların, evleri en gelişmiş silahlarla  yıkılıyor, şehirleri tarümar ediliyor, bebekleri,  kadınları,  ihtiyarları hunharca  öldürülüyor. Küçücük bedenler parçalara ayrılıyor.  Tüm dünya ile birlikte biz Müslümanlarda,  bu vahşi, bu kirli, bu yürek yakan manzaraya ahlarla tühlerle bakıyoruz, seyrediyoruz. Bu çaresizlik ruhumuzda fırtınalar koparırken, düşünce tarlamıza şüphe tohumları ekiyor. Kuran ikliminden farklı bir iklimde yetişmiş bizler,  yetersiz din - iman bilgilerimizle kendi kendimize soruyoruz: "Allahım Ebreheye karşı Kabeni korumak için gönderdiğin Ebabillerini ne zaman gönderceksin? Milletin başına bela olan Nemruta verdiğin sinek belası gibi bir belayı modern zamanın firavunu nemrutu olan siyonist yöneticilere ne zaman musallat edeceksin? Nuhun, Lütun kavimlerini helak ettiğin gibi  bu siyonsitleri helak etmeyecek misin?  Bu ve buna benzer sorular çoğumuzun zihninden geçmekte. Bu süallere din alimlerimiz elbette doyurucu, analitik, inandırıcı  cevaplar verir. Ben kendi kendime  bu zor sorulara bazı  cevaplar buluyorum ve bunları sizlerle paylaşmakn istiyorum.

                Ebreheye, Nemruta, Firavuna, Lut ve benzeri kavimlere Rabbımızın hangi şartlarda ve ne zaman ceza verdiğini en iyi bilen kişi elbette Peygamberimiz (sav) dir. O, (sav)  Allahın mesajını en iyi anlayan ve en iyi uygulayan elçi olarak  haksızlığa, zulme karşı oturup sadece dua etmemiş, "Rabbım kahret bunları!" dememiş,  aksine Bedir'de, Uhut'da, Hendek'te islam ordusunun başında  üç katı büyüklüğündeki düşman orduları ile bizzat savaşmıştır. Yani kul kendi vazifesini  yapmalı ondan sonra Rabbına iltica etmeli. Şu an dünyada 7 milyara yakın insan var. Bunun nerede ise beşte biri müslüman. Dünya zenginliklerinin başta petrol olmak üzere önemli bir kısmı Müslüman coğrafyada. Müslümanlara zulmeden emperyalistlerin elindeki paraların önemli bir kısmı Müslümanlara ait. İsrailin toplam nüfusu 10 milyonu bulmuyor. O zaman Müslümanlar kendi üzerlerine düşen vazifeyi yaptılarmı da Allahın devreye girmesini istiyorlar. Irak da Suriye de "Allahüekber" diyerek birbirleirne bombalar yağdıran devletler örgütler gruplar bu bombaları İsraile niye atmıyorlar. Esed kendi vatandaşı olan 150 bin kişiyi uçaklarla bombalarla öldürüdü. madem bu kadar silahın vardı niye onları GOLANI geri almak için kullanmadın? IŞİD başta olmak üzere önemli silahlara ve vurucu güce sahip olan örgüt mensupları niye bu gücünüzü mazlum Filistin halkını korumak için İsraile karşı kullanmıyorsunuz? Ebabillerin gelmesi için müslümanların bu kadar nüfusa, bu kadar paraya, bu kadar devlete, bu kadar örgüte bu kadar silaha sahip olmaması gerekir. Bir de  fitnenin aşılması gerekir.

                                  HER ŞEYDE VARDIR BİR HAYIR

                Rabbımız buyurur: "...Bazan bir şeyi kerih görürsünüz. Halbuki o şey sizin için bir hayırdır. Ve bazan da bir şeyi seversiniz, halbuki o şey sizin için bir şerdir. Ve Allah Teâlâ bilir, sizler ise bilmezsiniz..." (bakara 216) Bize şer gibi gelen bu son katliam kimbilir hangi hayır kapılarının açılmasına vesile olacak. Cebbarlar, şeddatlar, zalimler, siyonistler, bir kumpas kuruyorlar, bir plan yapıyorlar. Ama Allahında bir planı var. Allahü teala,belkide  Batılı zalimlerin yıllardır filmlerle,   medyaları aracılığı ile   uyuşturmuş oldukları insanlığın beynini bu mazlumların kanları ile ayık duruma getirecek. "İnsan hakları, demokrasi, eşitlik, medeniyet, BM, gibi kavram ve kuruluşların ne kadar içi boş şeyler olduğunu bu sayede tüm dünya halkları öğrenecek" Ümmetin, kirlenen, kararan, küflenen  vicdanlarını Filistinli mazlum şehitlerin kanları ile temizleyecek. O Filistinli mazlumların mükafatı da elbette cennet olacak.

       Bilal, Nesibe, Sümeyye, Musab, Ammar... Çektikleri çilelerle Hakikatin (islamın) neşvü nema bulmasını sağlamadılar mı?   Bu sıkıntılara karşılık Rabbimiz de onlara ebedi huzuru yani cenneti bahşetmedi mi? Adil olan Allah(CC)  elbette herkesin  hakkını ; Kahhar olan Allah(cc) mutlaka ve istediğinde  kafirin, zalimin, münafığın, mütekebbirin cezasını bu dünyada olmazsa ahirette mutlaka  verecek.   (Kim zerre ağırlığında bile hayır işlediyse onun sonucunu görecek... Kim de zerre ağırlığında bile kötülük yaptıysa onun sonucunu görecek. Zilzal Süresi 7,8)

*Kadir geceniz mübarek olsun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum