İstanbul Hava Limanına Bir Sandık Koysak...

 Dünyanın en büyük hava limanını, Avrupa’nın en büyük hastanesini, Türkiye’nin en büyük camisini inşa etsen,  onlarca alanda (iletişim, ulaşım, eğitim, savunma sanayi, dini ve siyasi özgürlükler….) eşine rastlanmayan yatırımlar yapsan, dünya ölçeğinde  hizmetlere imza atsan... Sonuçta bunu takdir edecek millettir. Halkın/seçmenin, tüm bunları görmezden gelme hakkı var.

Demokrasinin özü bu. “Ne yapıyorsun?” ” Yanlış yapıyorsun! Bu nasıl karar?” diyemezsin. Çünkü sistemin temeli “halk ne derse doğrudur” görüşüne dayanıyor. Bana göre İstanbul’da Binali Yıldırım Bey’e yüzde 70 den aşağı çıkacak her oy vefasızlığın bir göstergesidir. İstanbul’a yapılan yatırımlar böyle bir sonucu elbette hak ediyor. Lakin herkes yatırımlara, yapılan işlere bakmak zorunda değil. İnanın İstanbul’a yapılan yatırımlardan (dünyadaki en büyük 10 yatırımın 6 sı istanbulda) en çok faydalananlar, Ak partiye en az oy veren kesimlerdir. Bu cümleden olmak üzere Ak parti sayesinde makam, mansıp, para sahibi olanların önemli bir kısmı da ürküten bir vefasızlık çukuruna düşmüş görünüyor.  

İstanbul Hava Limanının kapısına , Avrasya Tüneli çıkışına, Hızlı tren istasyonlarına, Erdoğan zamanında yapılan Galatasaray ve Beşiktaş statlarının önlerine  birer sandık koysak;  yolculara, sürücülere, taraftarlara ” Son seçimde hangi partiye oy verdiniz?" diye sorsak, benim tahminim CHP birinci çıkar. Hele de Yurt dışı seyahat yapanlar ve statlara girenler arasında bu oran daha fazladır ( benimki sadece bir tahmin)

Niye böyle? Yani, niye bazı kesimlerde hizmet ikinci, ideoloji birinci sırada? Cidden Araştırmaya değer bir konu? İzmir’e bakın, yıllardır iktidarda CHP var. Lakin henüz daha körfezi temizleyememiş, çöp işini halledememiş. Üstelik de babası 12 Eylül savcısı olan (kendisi de babası ile ilgili olumsuz bir şey söylemeyen) bir aday %58 oy alıyor. Ona oy verenler, yıllardır 12 Eylül faşizmine lanet okuyan, bu dönemle ilgili en büyük acıları yaşayan siyasi görüşlerin taraftarları. İyi partideki ülkücüler, HDP li seçmenler ve CHP li vatandaşların öemli bir kısmı  İzmir’de (ittifak gereği) CHP ye oy  verdiler. Ne yaman bir çelişki, ne yaman bir savrulma değil mi? Unutulmasın ki  12 Eylül Paşaları CHP yi  kapatmışlardı. Bu dönem, Kürtlerin, Ülkücülerin, solcuların, dindarların en büyük zulümlere uğradığı dönemdi. Bu çelişkiler nasıl giderilecek?  

           İŞE SIFIRDAN BAŞLAMAK LAZIM

Zihin dünyamızı, düşünce ummanımızı saf, duru, fıtrata uygun oluşturmadıkça, Türkiye’nin rüyası olan alt yapı hizmetlerini   gerçekleştirmiş olsak da, Türkiye’nin başının belası olan PKK gibi terör örgütlerine ağır darbeler vurmuş olsak da fayda sağlamıyor. Daha düne kadar en büyük sıkıntımız neydi? Terör. Bu gün Allaha şükür  bu sıkıntıdan büyük ölçüde kurtulduk. Kurtulduk  ama olaylar, hadiseler, maddi  manevi veriler arasında denge kurmayı, dün, bu gün, yarın arasında sağlıklı, dengeli, muhakeme yapmayı bilen nesiller yetiştirmediğimiz  müddetçe yapılan hizmetlerin, elde edilen kazanımların bir anlamı kalmıyor.
 

Bu seçimlere gidilirken elbette ekonomik sıkıntılar, elbette 17 yıllık bir yorgunluk ve bezginlik vardı. Lakin dünle bugünü sağlam bir mantıkla kıyasladığımızda bu sıkıntıların dünkü sıkıntılarımız yanında solda sıfır kaldığını değerlendirmemiz gerekirdi. (Gerçi Allah şükür halkımızın çoğu yine sağduyulu davranıp Ak Partiyi ve Cumhur İttifakını birinci yaptı. Lakin tehlikeli olan bazı grupların ürküten bir vefasızlık ve korkutan bir aymazlık içinde olması.) Cumhurbaşkanımızın, “Dünya 5 ten büyüktür, One Minute, kendi silahımız kendimiz yapıyoruz,( Atak, Altay, Siha, İha...) Golanın ilhakı, Kudüs’ün İsrail’e Başkenti  olması yanlıştır…” gibi düşünceleri tüm dünyaya haykırıp, dünya kamuoyu tarafından da takdir toplaması gerçeği halkımızın bir kısmı tarafından görünmüyorsa bu hal üzücü bir durumdur.  

                              ÇARE KÖKLERDE           

İyi bir tarih eğitimi, güzel bir lisan öğretimi, sağlam bir din tedrisatı bu eksikliği giderecektir. Eğer bir genç, son 10 yılda dünya çapında yapılan 10 büyük eserin 6 sının Türkiye’de yapılmış olmasına bakarak bununla sevinip övünmüyorsa, bu yapılanlardan dolayı kendine ve milletine olan güveni artırmıyorsa, aksine bunları görmezden gelip “pireyi deve, deveyi pire” yapacak bir mantık tenakuzuna düşüyorsa,  eğitim sistemimizi tekrar gözden geçirme gereği ortaya çıkar.

          Güzel Ahlak Her Şeye Çaredir 

Takdir etme ahlakı, objektif olabilme yeteneği güzel hasletlerdendir.  Bir nesil, tarih bilgisinden mahrum, öz kültüründen bihaber, hadiseleri sağlıklı bir şekilde kıyaslama yeteneğinden uzak olursa, hakka ve hakikate bigâne kalır. Bu takdirde yapılacak ilk ve en önemli iş eğitim sistemimize neşter atmaktır. Müfredatı gözden geçirip her şeye yeniden bismillah demektir. Tabiidir ki bu müfredatı uygulayacak öğretmenlerimizin de bu görüşü benimsemiş olması gerekir.

Not 1: Binali Bey’in seçim gecesi Kazandık demesi yanlıştı, tıpkı Ekrem İmamoğlu’nun, Anıtkabir’e gidip resmen hakketmediği bir unvanı kullanarak tören yapması, iki de bir Eyüp sultana gidip dua etmesi, sık sık “sayımı durdurun, uyarıyorum” demesinin yanlış olması gibi. 

Not 2: Bolu Belediye başkanlığına seçilen CHP li Tanju Özcan’ın kuranı öperek ve Kuran üzerine yemin ederek göreve başlaması kültürümüzün bir yansıması olduğu için çok hoşuma gitti. 

Not 3: CHP li Ak partili...Tüm taraflar anayasa ve kanunlara saygı duyarak YSK nın vereceği hükme saygı duymalı. Halkın patronluğuna ve kanunlara rıza göstermeli. ABD' nin Avrupa’nın iki de bir “saymayın, oynamayın, zıplamayın” gibi emir ve  uyarılarına ilk önce CHP ve İmamoğlu karşı çıkmalı: “Biz bağımsız bir ülkeyiz, ‘Bağımsızlık benim karakterimdir’ diyen M. Kemalin izinde olan bizler, iç işlerimize kimsenin burnunu sokmasına izin vermeyiz” demeli.

DİKKKKAT!!!

NOT 4- Not 2 de Bolu Belediye Başkanı ile ilgili yaptığım takdir ve tebriklerimin,  Başkanın daha sonra Suriyelilerle ilgili söylediği sözler ve aldığı kararalarla bir anlamı kalmaıştır. Çünkü Sayın Başkanın, göreve başlarken üzerine yemin ettiği, öpüp başına koyduğu KELAM- KADİM (kur'an) ALLAHIMIZIN YERYÜZÜNE GÖNDEDERDİĞİ SON KİTAP Başkanın bu davranış ve eylemlerini katiten tasvip etmiyor aksine yasaklıyor kınıyor uyarıyor. Konu ile ilgili çok ayet var. Lakin Maun süresi en açık misali teşkil ediyor: "

-Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

1- Din gününü yalanlayanı gördün mü?

2- İşte o, yetimi itip kakar.

3- Yoksulu doyurmayı teşvik etmez.

4- Şu namaz kılanların vay haline!

5- Onlar namazlarından gafildirler.

6- Onlar gösteriş yaparlar.

7- Ve onlar en küçük bir yardımı da engellerler.

........

Başkanı, Ku'ranı alnına götürüp, öperek göreve başladığı için tebrik etmiştim.  Suriyelilerle ilgili söylediği sözler ve onlarla ilgili aldığı kararlardan sonra takdir ve tebriğimi  geri çekiyorum. ı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.