En az gelişmiş ülkeler arasında Almanya var mı?

Başbakan Erdoğan’ın depreme karşı iki yeni İstanbul müjdesi...

Savcının vicdanlarda çok karşılık bulmayacak olan YGS ile ilgili takipsizlik kararı... 

Seks kasetli, Püskevit’li, Demirel’li bunaltıcı seçim bulamacı...

Cari açığın Mart ayında 9,7 milyar dolarla rekor kırması, ilk üç aydaki açığın

22 milyar doları aşmasıyla doların 1,57’nin üzerine çıkması...

Roma’da şehrin boşalmasına sebep olan deprem geyiği...

Yunanistan’ı birbirine katan genel grev...

***

Ve medyanın açılışını verip, devamını unutup, peşini de çoktan bıraktığı ve yarın sona erecek olan Birleşmiş Milletler 4. En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı...

BM’nin 1971 yılında oluşturduğu En Az Gelişmiş Ülkeler listesinden çıkmayı başaran yalnız üç ülke oldu: Botsvana, Cape Verde ve Maldiv Cumhuriyeti. 

Diğer yandan en az gelişmiş ülkelerin sayısı ise iki katına çıktı. Ekonomisi çoğunlukla tek bir hammaddenin ithalatına ya da tarımcılığa dayanan bu ülkelerin sayısı 1971’de 24 iken, bugün bu sayı 48’e yükseldi.

Zengin ülkeler tekrar tekrar bu 48 ülkeye yardım sözü verdi...

Örneğin, AB, 2015 yılına kadar Gayri Safi Milli Gelir’in yüzde 0,7’sini kalkınma yardımı olarak vermek istiyor. 

G8 ülkeleri de binyıl hedefleri doğrultusunda milyarlarca dolar vaat etmişti ama sonra bu sözler pek tutulmadı...

Acaba sorun burada mı?

***

En az gelişmiş 48 ülke için dünya bugüne kadar hep yoksulluk ve sosyal adaletsizlik konuştu ama bu ülkelerde sosyal ve ekonomik gelişmenin nasıl sağlanacağı sorusu çok öne çıkmadı...

Ulus-devletin aşıldığı, küreselleşmenin hükmünü icra ettiği, beyinsel yaratıcılığın en büyük zenginlik yarattığı bir “yeni çağ”da bunu algılayan toplumlar yukarı çıkarken, buna direnenler de dibe yuvarlanmakta...

Bir de...

Bu talihsiz ülkeleri eskiden emperyalizm sömürürken, şimdi kendi diktatöryal yönetimleri sömürüyor... Bu nedenlerle de bu ülkelerin sayısı azalacak yerde çoğalıyor...

***

Çağa uymanın ülkeleri nasıl ödüllendirdiğinin en güzel örneği Almanya’dan geldi.

Son yirmi yılda iki Almanya’yı birleştirmekle kalmayıp, “dayanışmacı kapitalizmden” “rekabetçi kapitalizme” geçen reformcu ülke, Mart ayı ihracatında kendi tarihsel rekorunu kırdı... Bunun, ülkede ithalat - ihracat verilerinin tutulmaya başlandığı 1950 yılından bu yana en yüksek seviye olduğu belirtiliyor...

Almanya’nın Mart ayındaki ihracatı Şubat ayına göre yüzde 7,3’lük bir artışla 98 milyar 200 milyon euroya çıktı.

Almanya Federal İstatistik Bürosu’nun verilerine göre, ihracat geçen yılın Mart ayına göre ise yüzde 15,8 oranında artış kaydetti.

Almanya, Çin’den sonra dünyanın ikinci büyük ihracatçısı...

***

Bir uzman, Almanya’nın ihracat başarısının sırrını son dönemlerde ardı ardına yapılan radikal reformlar yanında, bu ülkenin, kalkınmakta olan ülkelerdeki insanların satın almak istediği şeyleri üretmesine bağlıyor...

***

Türkiye’de cari açığın Mart ayında neden 9,7 milyar dolara çıktığını mı merak ediyorsunuz?

Veya en az gelişmiş ülke sayısının 1971’de 24 iken, 2011’de 48’e yükselmesine mi takılıyorsunuz?

O halde, doğru cevabı bulmak için Almanya’nın reformlarına yoğunlaşın... 

Çağa uygun reform yapmayan ve kendi halkını sömüren ülkeler tepetaklak giderken, Almanya gibi ülkeler yukarı doğru tırmandıkça tırmanıyor çünkü...

Önceki ve Sonraki Yazılar