Hurda demir ithalatında dünya şampiyonuyuz

2 yıl boyunca yazdığım Sabah’tan Star Gazetesi’ne geçeli beş yıl olmuş, hatta biraz da geçmiş...

Yayın Koordinatörü Mehmet Ocaktan aramasa, beş yıldır her gün izinsiz yazı yazdığımı bilincime getirmeyecektim...

Ocaktan, teknik nedenlerden dolayı yazılarımı azaltmam gerektiğini söyledi.

Üniversitede ders yükünün ağır olduğu günleri düşünerek, yazı günlerini yeniden düzenledim.

Bundan böyle Salı ve Perşembe günleri yokum...

***

Dün medyanın, İkinci Küresel Girişimcilik Zirvesi’nde konuşan Ali Babacan’ın sözlerini eksik yansıttığını gördüm.

Babacan’ın, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini halen devam ettirdiğini belirterek, “biz, AB’yi bir fikirler ve değerler birliği olarak görüyoruz.

Üyelik süreci Türkiye’ye daha fazla demokrasi, özgürlükler, hukukun üstünlüğünü getirecek.

Bunlar ekonomiden de daha önemli şeyler” demesi buharlaşırken...

“Türkiye’nin AB ile durumuna, konumuna bakalım. Ekonomi açısından zaten her ölçüte göre, çok iyi durumdayız. AB’nin çöktüğü kadar hızla çöken bir kulübe kim üye olmak ister ki” şeklindeki sözleri öne çıkmıştı...

***

Tabii ‘ekonomi’ kısmı da doğrusu su götürür...

Çünkü dün gene Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın söylediklerini Vahap Munyar’da okudum:

“Demir-çelikte üretimin yüzde 22’si cevhere dayalı, entegre tesiste gerçekleşiyor. Kalan yüzde 78’i hurda demir-çelikten üretim yapıyor.

Türkiye, 9 milyar dolarlık ithalatıyla dünya hurda demir-çelik şampiyonu.

Üstelik firmalarımız dışarıda birbiriyle rekabet ettiği için en pahalı fiyattan alıyorlar.

Hurda demir-çelik ithalatına bu yüzden 1 milyar dolar fazla fatura ödüyoruz.

Türk otomotiv sektörü kaportanın bir tek sac parçasını dahi yerli alamıyor.

Çünkü o nitelikte sac üretimi yok...”

***

Tüm bu eksiklikleri nasıl aşacağız?

Aslında Babacan ile aynı toplantıda konuşan ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden mükemmel bir reçete veriyordu:

“Eskiden ülkelerin büyüklüğü doğal kaynaklarıyla, yüz ölçümü, nüfusu ya da ordusunun gücü ile ilişkilendirildi. Şimdi ise ülkelerin gerçek zenginliği yaratıcı beyinlerde bulunuyor. Ayrıca fikirlerin özgürce ifade edilmesi ve yaratıcı fikirlerin hayata geçirilmesi önemli... Girişimciler risk alıp, hiç bilmedikleri bir yeteneklerini ortaya çıkarıyorlar. Eğer devletin baskısı altındalarsa, özgür değillerse, sınırlama ve hantal uygulamalardan kurtulamıyorlarsa, rüşvet, şeffaf olmayan çeşitli engellerden şikâyetçilerse o zaman girişimcilik ruhlarının yeşermesi mümkün değil.”

Ayrıca...

“Yapılan araştırmalar, kadınları yetkilendirmekten kaçınan ülkelerin gelişmediğini gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde kadınların yönetime katılımı yüzde 50 oranlarına yaklaşmış durumda. Kalkınma toplumun yarısını geride bırakmakla mümkün olamaz” demekteydi...

“Bütün ülkeler yeni fikirlere sahip çıkılması için işbirliği yapmalı” diyen Biden dolaylı olarak bizim toplumsal eksikliklerimizin de altını çiziyor...

En büyük ithalat kalemi hurda demir olan ve kadınların toplumsal yaşamdaki yeri açısından zafiyetli bir ülke için, Biden’ın konuşması göz ve kulaklarımızı açarak dinlememiz gereken bir konuşmaydı...

***

Neyse...

Bugünlüğüne bunları siz düşünmeye devam edin...

Çünkü bugün Pazartesi ve

yarına yazım yok...

Üniversitede koşturup duracağım...

Önceki ve Sonraki Yazılar