Vahdettin 19 Mayıs’ta mı ölmüştü?

Bugün 19 Mayıs...

“Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı”...

19 Mayıs 1919’da, Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkmış ve bugün Kurtuluş Savaşı’nın başladığı gün kabul edilmiştir. 

Ama...

Bu kadar önemli bir gün, 1938 yılına kadar kimsenin umuru olmamıştır...

Ve ilk kez, 20 Haziran 1938 tarihli kanunla bayramlaşmıştır...

“Kurtuluş Savaşı”nın başladığı günü, İlk Meclis’in açılışından 18, Cumhuriyet’in ilanından da 15 yıl sonra kutlamaya başlamışız... 

Ve bu çelişkinin üzerini örtmek için de, “19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı”nın kaç yıldır kutlandığı bilgisini toplumun gözünden çekip alıvermişiz...

Türkiye’nin en büyük sorunu maalesef saydamlık...

***

19 Mayıs gibi Vahdettin konusu da sisli, puslu...

Osmanlı Devleti’nin 36’ncı ve son padişahı ve 115. İslam halifesi, resmi tarih tarafından Cumhuriyet Dönemi boyunca “hain” ilan edilegelmiştir...

Hâlbuki geçenlerde de söz ettiğim gibi, doksan yıldır İngiltere Devlet Arşivi’nde bulunan ve 1921’de İstanbul’da bulunan İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold’un kaleme aldığı raporda, Padişah Vahdettin’in Millî Mücadele’ye açıkça destek verdiği anlatılıyor; İstanbul’daki nazırlardan birinin bu süreçte Millî Mücadele güçlerine silah ve cephane tedarikinde bulunduğu belirtiliyor, Anadolu’ya asker, savaş malzemesi göndermek için İstanbul’da örgütlerin kurulduğuna da dikkat çekilip, resmî tarihi sarsıcı şu tespitlere yer veriliyordu:

“İstanbul hükümeti, Yunanlılarla mücadelede Ankara’dan yana tavır koymuştur... Sadrazam ve Hariciye Nazırı, Ankara hükümeti ile doğrudan ilişkilerinin olmadığını söylese de buna inanmak güçtür... İstanbul hükümeti nazırları Ankara’dan bağımsız görünmekle beraber Ankara’nın görüşlerini göz önünde tutuyorlar...”

***

Mamafih, İngiltere Devlet Arşivi’nin kamuya açılması öncesinde, Cemal Kutay, Nuriye Akman’ın “siz bugün Vahdettin’i vatan haini kategorisine sokmuyorsunuz” tespitine şöyle cevap vermişti: “Elbette hain değildi.”

Ve şöyle devam etmişti:

“Kafanız hiç karışmasın devrimlerin kaderi budur. Evet, Atatürk, Vahdettin’e ‘vatan haini’ dedi ama bence hata etti. Ama o günkü şartlara göre onu demesi aşağı yukarı bir çaresiz savunmaydı. Atatürk, Cevat Üstün isimli bir büyükelçinin İkinci Viyana Muhasarası kitabının yeniden tetkikini Türk Tarih Kurumu ilk başkanı Tevfik Bıyıklıoğlu’ndan istemiş. Çünkü Üstün’ün gördükleri ile herkesin zannettikleri arasında bir aykırılık bulmuş. Bu vesileyle ‘ben de Milli Mücadele’de sarayın hareketini o günün şartlarına göre değerlendirdim ama şimdi elbette başka düşünüyorum’ demiş.”

***

Son Padişah Vahdettin’in Atatürk’ü Samsun’a göndermeden kendisine ne kadar para verdiği de, gene bu röportajda gündeme geliyor...

Kutay’ın cevabı şu:

“25 bin altın. O zaman bu parayla İstanbul’un onda biri satın alınırdı. Ben bunu Demokrat Parti milletvekili olan hukukçu Celal Fuat Türkgeldi’nin babası Mabeyn Başkatibi olan Ali Fuat Türkgeldi’den dinledim.”

***

19 Mayıs’ın ayrılmaz parçası Vahdettin’dir...

Nasıl öldüğünü de gene Cemal Kutay şöyle anlatır:

“Dünyanın en namuslu adamlarından biriydi. Ölürken yastığının altından parasızlıktan alamadığı ilaçlarının reçeteleri çıktı. Bunu Tarık Mümtaz Göztepe anlatıyor. Ve cenazesini rehin ettiler San Remo’da. Akrabaları, arkadaşları cenazeyi kaçırdılar da gömüldü. Bunlar hakkında hüküm verebilmek için önce bilgili olmak lazım. Bakın Hazine-i Hassa Reisi Refik Bey’i çağırıp sayım yaptırdı gitmeden evvel. Nuriye Hanım, oradan kaşıkçı elmasını alıp gidebilirdi. Hakkıydı, ailesinin çünkü. Kesinlikle bunlar namusu müeccem.”

Resmi tarihin “vatan haini” ilan ettiği son padişahın manevi ölümü 19 Mayıs sayılabilir ama fiili ölümü de gene bir Mayıs ayı içinde olmuştur: 15 Mayıs 1926’da...

***

Neyse...

“Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı”nın 73. yıldönümü kutlu olsun...

Mehmet Altan - Star
mehmetaltan@stargazete.com

Önceki ve Sonraki Yazılar