Başa Gelmeden Akla Gelen

Okullar açıldı.  ‘Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim.’ diyen Emrullah Efendi’ye inat, okulların açılması bu yıl farklı bir sevinçle karşılandı. Hain Darbe Girişimi nedeniyle, eğitimi sekteye uğratacak aksaklıklar yaşanacağı düşünülüyordu zira. Öyle olmadı. Çok şükür, sağlık ve selametle öğrenciler ve öğretmenler okullarına kavuştu.

İçeriği ve sonuçları itibarıyla harabeye dönen ‘Eğitim Binası’, son üç yılda tadilattan geçirildi. Eğitim Binasının yanına dikilen kaçak gökdelenler (dershaneler) yıkıldı. Hafta sonu kursları, sınavlara hazırlık meselesine bir nebze çözüm oldu. Özel okulların yaygınlaşması için teşvik başta olmak üzere somut adımlar atıldı. Sınav sistemlerinde makul -ancak halen şüpheye mahal bırakan- iyileştirmeler yapıldı. Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile müfredat değişikliği ana gündem maddesi haline geldi fakat müfredatın deve mi kuş mu olduğuna Milli Eğitim Bakanlığı henüz karar veremedi.

Yapısal sorunlara çözme yönünde samimi bir gayretler olduğunun herkes farkında. Ana muhalefet partisi başta olmak üzere, farklı mecralardan yen çözüm öneri, bu sebepten geliyor.

Eğitime bakış açımızın değiştiğini de vurgulamalıyız. Ancak genel yaklaşımlar ve zihniyetin değişmediğini de hepimiz biliyoruz. Kabul, bu kadar büyük bir yapıyı değiştirmek kolay değil. Hele ki mevcut Milli Eğitim bürokrasisiyle…

İyi öğretmen yetiştiremiyoruz ve öğretmenlerimizi hiçbir şekilde geliştiremiyoruz.

Eğitim Sistemimiz ‘umut tacirliği’ yapmaya devam ediyor.

İlkokul öğrencisi için büyüyünce ne olacaksın, sorusunun bir karşılığı var. Doktor olacağım öğretmenim, mühendis olacağım öğretmenim, astronot olacağım öğretmenim, başbakan olacağım öğretmenim!.. Ortaokul, Lise, hatta Üniversite öğrencisi büyüyünce ne olacağının hayalini kuruyorsa, burada sorun var.

Umut Tacirliği yapan Amerikancı Eğitim Anlayışından bir an evvel sıyrılmalıyız.

Çocuklarımıza, gençlerimize ‘yeter ki iste, evrene e-posta gönder, istediğin kapına gelsin, sen istersen her şey olabilirsin, tanrı bile!’ anlayışını terk etmeliyiz.

Çocuklarımızın, gençlerimizin kendilerini keşfetmelerine izin vermeliyiz.

Onları ‘Ne istersen olabilirsin’ , ‘Senden ne köy olur, ne de kasaba’ paradoksundan çıkarmalıyız. ‘ Her şey olabilirsin dedik fakat hiçbir şey olamadın, bari bir baltaya sap ol’ çaresizliğine itmemeliyiz.

Yeteneklerini ortaya çıkarmalıyız, akıllarının neye yetebileceğini aklettirmeliyiz, becerilerinin ne olabileceğinin farkına vardırmalıyız.

Eğitim öğretmende başlar, öğrencide biter, velide şekil bulur.

Yapmamız gerekenler çok basit aslında,

İyi öğretmenler yetiştirmeliyiz ve mevcut öğretmenlerimizi geliştirmeliyiz.

Sadece öğretmenleri değil, velileri de eğitmeliyiz, yetişkinleri eğitmenin bir formülünü bulmalıyız.

Türkiye’de halk eğitim kursları dışında, yetişkin eğitimi için ne yapılıyor? Hangimiz biliyoruz.

Anaokulundan üniversiteye tüm okul basamaklarına sınav geçiş sağlamalıyız. Dershane, özel öğretim kursu, hafta sonu kursu sistemlerini çöpe atmalıyız.

Yetenekleri ortaya çıkarmak ve beceri kazandırmak önceliğimiz olmalı.

Akademik Yönlendirme ve Mesleki Yönlendirme vazgeçilmezimiz.

İdeal ve ahlak sahibi, yüksek karakterli nesiller yetiştirmek esas ilkemiz.

Daha okul öncesinde ve ilkokulda tüm bu meseleleri çözüme kavuşturan bir eğitim sisteme geçmeliyiz.

Meselenin özüne giriş olması bakımından şimdilik bu kadar. Devam edeceğiz.

 

LEVHA

AKLIMIZ BAŞIMIZA GELDİĞİNDE HER ŞEY İÇİN ÇOK GEÇ DEMEYECEK BİR FIRSAT VER RABBİM BİZE!..

Önceki ve Sonraki Yazılar