HEPTEN HAYRET ETMEDİM!..

 

Olan Bitenin Özeti:

Günümüz Meselelerine verdiği fetvalarla tanınan İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman, 17 Haziran tarihli Yeni Şafak Gazetesinde ‘Şeyhlerin Siyasi Emirleri’ http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=27846&y=HayrettinKaraman  başlıklı bir yazı kaleme aldı. Biz de bu köşede ‘Hiç Hayret Etmedim’ başlıklı bir yazıyla, Hayrettin Karaman’a birtakım eleştirilerde bulunduk ve sorular sorduk. Genel olarak, yazdığı yazıya çok fazlasıyla tepki ve eleştiri geldiği için Hayrettin Karaman da 23 Haziran tarihinde ‘Müridlerin Öfkesi’ http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=27918&y=HayrettinKaraman başlıklı bir yazı yayınladı aynı gazetede.

 

Biz yazımızda, Hayrettin Karaman’ın Dindar çevrelerde de kabul gören ilmine ve alimliğine saygımızdan dolayı, ilk yazısındaki çarpıklıkları, spot soru ve eleştirilerle göstermeye çalıştık. Üstelik, Hayrettin Karaman’ın mevcut konumu nedeniyle, böyle bir yazı kaleme almasının normal olduğunu, hatta bu ‘görüşlerini’ seçimlerden önce ilan etmesinin daha doğru olacağını vurguladık.

Bu sebeple Hayrettin Karaman Hoca’nın ‘ilmi cevap hakkına’ saygı göstererek, kendisine gelen pek çok eleştirinin ve tepkinin yanı sıra, bizim yazımızda yer alan soru ve eleştirilerden bazılarına yapmış olduğu izahları yayınlıyoruz:

Sorular ve Cevaplar:

 

Soru: Tarikatlar dışında kalan Cumhuriyet Dönemi cemaatlerinin siyasi tercih, emir ve telkinleri konusunda ne düşünüyorsunuz?

 

Hayrettin Hoca’nın Cevabı:

Bu itiraz yerindedir. Cevabım ise şudur:

 1. Tarikat ile cemaat aynı şey değildir.

2. Aslında dine davet cemaatleri de bunu yapmamalıdırlar. Ancak bir cemaate sivil ve askeri bürokrasi, yargı, bir kısım medya... tarafından âdeta savaş ilan edilirse, yok edilmek üzere planlar yapılırsa onlar için meşru savunma hakkı doğar.

Eleştiri: Hayrettin Hoca’nın kendisiyle çelişen en tehlikeli cümlesi: “Bu büyük vazifeyi (irşad ve terbiyeyi) yapabilecek kemale ermiş bir şeyh asla "laik bir ülkede, şuna değil de buna oy verin" diye bir emir çıkarmaz. Çıkarması yakışık almaz." Bu cümlenin açıklığa kavuşturulmasını istiyoruz.

 

Hayrettin Hoca’nın Cevabı:

"Kâmil mürşidler bunu yapmaz..." mealindeki ifademde –bugün kaydını koymuş olsam da– genelleme yapmış olmam hatalıdır, bunu geri alıyorum.

Eleştiri: Hayrettin Hoca’nın gazete köşe yazısı soru cevap şeklinde kurulmuş, bu metin bundan sonraki seçimlerde kullanılmak üzere yazılmış bir fetva metni olarak algılanabilir.

 

Hayrettin Hoca’nın Cevabı:

‘Bu benim düşüncem’, ‘Ben düşüncemi söylüyorum, tavsiyede bulunuyorum’

 

Eleştiri: Hayrettin Hoca, kendisinden beklenmeyecek kadar kesin, kati, tekfir edici ifadeleri neden bu yazısında kullandı?

 

Hayrettin Hoca’nın Cevabı: Yazısının genelinde, ifadelerinin sert olduğunu, biraz daha yumuşak ifadeler kullanması gerektiğini, aslında yazının bazı bölümlerinin birer düşünce ve tavsiyeden ibaret olduğunu belirtse de, ‘Şeyhlerin Siyasi Emirleri’ başlıklı yazısının arkasında durduğunu belirtmek için şöyle bir şerh düşüyor:

“Benim yazımın belli bir bölümünü değil de bütününü göz önünde tutarak değerlendirme yapılırsa bir ifade hariç yazıya katılmamak mümkün değildir; çünkü yazdıklarım Sünni Müslümanlığın tartışılmaz kurallarıdır.”

Bununla birlikte ilk yazısındaki sadece şu ifadenin kendi düşüncesi olduğuna vurgu yapıyor: "Parti tutmak ve laik bir ülkede mensuplarına, belli bir partiye oy vermeleri için emir çıkarmak tarikatların işi değildir, işini bilen ve yapan bir mürşid bunu yapmaz".

Hayrettin Karaman’ın ilk metni (Şeyhlerin Siyasi Emirleri) tam bir garabetti ve gerçekten yazarın izahına muhtaçtı. Biz bu yüzden ilk metni, derinlemesine irdelemedik.  Son metnini (Müridlerin Öfkesi) gördükten sonra ise garabetin felakete dönüştüğüne şahit olduk. Neden mi?

Bundan sonraki yazılarımızda, Hayrettin Karaman metinlerindeki çelişkileri ortaya koymaya çalışacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar