HİÇ HAYRET ETMEDİM

 

İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman, seçim bittikten sonra, ‘seçim fetvaları’nı yazmış. Bir dahaki seçimlerde dikkate alınsın, diye.

Keşke bu fetvalarını, seçimlerden önce yazsaydı. O zaman bazıları için muğlak olan fotoğraf daha net görülebilirdi.

 17 Haziran tarihli yazının başlığı ‘Şeyhlerin Siyasi Emirleri’

http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=27846&y=HayrettinKaraman

 Sorular sorulmuş Hayrettin Hoca’ya ‘Tarikat Şeyhleri’ hakkında:

-Şeyhlerin isimlerini kullanarak şayia çıkaran edepsiz ve hırslı "sözde müritler" olabilir mi?

-Şeyhler yanılabilir mi? Yanılabilirlerse onlara itaat etmemek caiz olur mu?

 Lakin, cevaplar bu soruların karşılığı değil.

Asıl Soru Şu: Bir tarikat şeyhi, siyasi emir verebilir mi, falanca partiye oy kullanın, diyebilir mi?

Hayrettin Hoca’nın cevapları ise, herkesin faizli işlerle ilgili esnek fetvalarıyla bildiği, tanıdığı Hayrettin Hoca’dan beklenmeyecek kadar kesin, kati ve tekfir edici…

 Anlaşılan o ki Hayrettin Hoca, bir Tarikat Şeyhinin –ki yazısı boyunca herhangi bir aşiret reisinden bahseder gibi ‘şeyhler, şeyhler, şeyhler’ ibaresini kullanıyor- 12 Haziran’daki siyasi tercihinden ciddi derecede rahatsız olmuş.

Ne var ki bunu seçimlerden önce dile getirememiş, seçim bittikten beş gün sonra, ‘bundan sonraki seçimlerde lazım olur’ diye yazmış.

Hayrettin Hoca’nın öyle bir genelleme cümlesi var ki, kim olursa olsun, hiçbir Tasavvuf Önderi 'bağlayıcı siyasi emir veremez.' diyor ve ispata mecbur bir iddia ortaya atıyor:  

“Bugün mensuplarına bağlayıcı siyasi emirler veren şeyhler, yazının başında açıkladığım irşada ehil olmayan, bu sebeple asıl vazifeyi bırakıp dünyalık peşinde koşan, maddi olanı manevi olana tercih eden şahıslardır.”

Hatta, 'Şeyhi bir yana bırakalım'  'Peygamberimizin de bağlayıcı siyasi emirlerine bazen uyulur, bazen uyulmaz ifadesi yer alıyor.

Hayrettin Hoca'nın kendisiyle çelişen en tehlikeli cümlesi de şu:

"Bu büyük vazifeyi (irşad ve terbiyeyi) yapabilecek kemale ermiş bir şeyh asla "laik bir ülkede, şuna değil de buna oy verin" diye bir emir çıkarmaz. Çıkarması yakışık almaz."

***

Hayrettin Karaman Hoca’yı bilen, tanıyan, güncel meseleler karşısındaki esnek fetvalarına göre amel eden dindar çevrelerin, Hayrettin Karaman’ın bu yazısını hayretle karşıladıklarını biliyorum.

Hayrettin Hoca’nın cemaziyelevvelini bilen birtakım eski dostları da bu yazıyı, memnuniyetle karşılamış olabilirler. Bunca zamandır bizi yalnız bırakmıştı; Hayrettin Hoca,  eski radikal günlerine geri döndü, diye düşünmüş olabilirler.

Merak etmeyin, Hayrettin Hoca, bizim şu an bildiğimiz Hayrettin Hoca!.. Şu an olması gereken noktada… Şimdi yazacaklarım her iki tarafın da hayretini ve şaşkınlığını üzerinden atacaktır, umarım.

Hayrettin Hoca, Türkiye’nin yetiştirdiği ender fıkıh alimlerinden, kendisine ve ilmine saygımız sonsuz…bu bir.

Hayrettin Hoca, 80’li yıllardaki radikal söyleminden çıkıp, modernizm karşısında çaresiz kalan Müslüman halkın güncel meselelerine getirdiği çözümlerle, geniş halk kitlelerinin saygısını ve beğenisini kazandı…bu da iki.

Hayrettin Hoca, yıllar yılı, faizsiz finans kuruluşlarına, bugünkü adıyla katılım bankalarını fıkıh danışmanlığı yaptı, halen de yapıyor ve bu kuruluşların, özellikle T.C. Bankalar Kanununu ve muameleleriyle ilgili tıkandıkları noktalarda verdiği ‘hassas fetvalar’la kasalarına milyon dolarların girmesine vesile oluyor..ee bu da üç.

Hayrettin Hoca, herhangi bir cemaate yakın durmasa da, piyasada geçer akçe olan büyük bir cemaatin yakın iltifatına mazhar oluyor, -bu cemaatle bazı konularda ilkesel ayrılıklar yaşasa da- kurumsal ve kitlesel iltifatın dışında yer almak istemiyor. Bu dört.

Hayrettin Hoca, mevcut iktidarı ve bu iktidarın İmam-Hatip Lisesi mezunu liderini sonuna kadar destekliyor ve bu iktidarın varlığından duyduğu memnuniyeti dost meclislerinde dile getiriyor… Bu da beş.

 

***

Seçimlerden beş gün sonra, ne demiş Hayrettin Hoca, ‘Tarikat Şeyhi siyasi emir veremez, verse bile bu emirde büyük ölçüde yanılmıştır ve bu emri yerine getirmemek, cemaat mensuplarının mevcut manevi durumlarına helal getirmez.’

Bu bağlamda bizim de Müslüman Türk Evladı olarak merakımızı cezbeden birkaç sorumuz olacak Hayrettin Hoca’ya. Bakalım kendisinden ne cevaplar alacağız:

1.Kendisi için bir sakıncası yoksa, bundan sonraki seçimlere ışık tutsun diye, 12 Haziran Genel Seçimlerindeki siyasi tercihiniz ne oldu? Öğrenebilir miyiz?

2.Bahsi geçen yazıda, diğer cemaatlerin siyasi kanaatleri ve tercihleriyle ilgili bir bilgiye rastlayamadık. Tarikatlar dışında kalan Cumhuriyet Dönemi Dini Cemaatlerin siyasi tercih, emir ve telkinleri konusunda ne düşünüyorsunuz?

3..Yazınızda ima ettiğiniz ‘Tarikat Şeyhi’ her genel seçim döneminde, ‘siyasi emirlerini’ kamuoyuyla paylaşıyor. Bugüne kadar ‘Tarikat Şeyhlerinin Siyasi Emirleri’ni irdeleyen bir yazı yazdınız mı?  Yazdı iseniz ne zaman yazdınız, yazmadı iseniz neden yazmadınız? Özellikle, neden bu seçimlerden sonra yazma ihtiyacı duydunuz?

 4.Herkesin siyasi görüşünü ve tercihini rahatlıkla ilan ettiği demokratik-laik bir ülkede, ‘Tarikat Şeyhleri’nin siyasi tercihlerini ilan etmesi, sizi niçin rahatsız etti? Bu durum laikliğe mi aykırıdır, yoksa dine mi aykırıdır? Kendinizi, alimlerin, şeyhlerin, hocaefendilerin siyasi görüşlerini tenkit edecek 'yüksek kadılık' makamında mı görüyorsunuz? 'Sevdiğiniz deriyi yerden yere vurarken' 'laik devlette' olduğunuz için mi siyasetçiler hakkında herhangi bir tenkitte bulunmuyorsunuz?

Hasılı Hayrettin Hoca’yı biraz yakından tanımasak, ya ‘Tarikat Şeyhliğinde heves etti.’ (çünkü, şeyhinin tavsiyesine uymayan seküler müritlerin ruhunu okşayan bir yazı kaleme almış) diyeceğiz ya da Ankara İlahiyat’taki eski dostlarından Hayri Kırbaşoğlu'nun  ‘Hayrettin sen neden burada değilsin?’ çağrısına kulak verdi, diye düşüneceğiz. Üçüncü bir ihtimal var ki onu hiç söylemek istemiyorum: Türkiye'de en üst düzeyde görülen din alimlerinin bile zihinlerinde, din işleri ile devlet işleri birbirinden ayrılmış durumda.

Önceki ve Sonraki Yazılar