Murat KARAKOYUNLU

Murat KARAKOYUNLU

PÜSKÜLLERİ SEVDANIN

Bilgeceyim bu aralar. Sofistike bir hâle sarmış etrafımı. Haybeye sözler söylüyorum. Har vurup harman savuruyorum hayatı. Kime denk gelirse bir parçasını alsın da içinden bitsin der gibiyim. Bilmediğim bir şehirde, otuz yıllık taksi şoförüne yol tarif ederken takındığım küstah tavır olmasa; bozuk para istediğinde benden, belki bozuklarını da verebilirdim hayatımın. Üstü kalsın diyebilirdim hatta, olmadı. Şeytanın kovuluşundan ders almadı ruhum, kibrine düştüğüm hayallerimin böylece kovuldum cennetinden. Şimdi bana, “acınmak” düşüyor.

Hayat bir imtihan dostum. Ve herkese aynı sorular sorulmuyor işte. Çalıştığın yerden mi geliyor dersen sorular, bana sorma, ben hiç çalışmadım bu hayatı. O yüzden kalmaya alıştım her sınavda. Lakin bu sefer değişti bir şey. Dualı şekerler kondu ceplerime sınav vakti yensin diye. Benim için bir değil dörbindörtyüzkırkdört Terficiye okudu bir yürek. Yusuf Tavaslı’nın Yasin’i Şerifi düşmedi elinden, duanın bir an bile eksik olmadığı gibi, dilinden. Sınav komisyonu dışarıdan yiyecek alınmayacak demeseydi eğer, dualı şekerlerimi yiyecektim. Ve sonra göğsümü gere gere kazandım diyecektim. Olmadı.

İyi de, ben çalışmadım diye kaybettiğim bu sınava umut bağlayanların günahı ne? Acımla örselenenlerim var. Ben çalışmadım bu sorulara fakat kaybeden onlar sanki. Ne garip. Buna ne hakkım var?

Mevsimleri şaşırmış bir kiraz ağacının ilk açılan beyaz çiçekleri var ellerimde. Dolu vurduğunda hani, ilk dökülenlerden. Kocaman bir kış geçirmiş de bahara kavuşmuşum gibi hissettiğim bir anda açıp da çiçeklerimi, doluya teslim etmiş gibiyim. Kış bitmemiş ve ben bahar gelmiş gibi bugünden şarkılar söylemişim. Notalardaki ahengi Vivaldi bulmamış üstelik. Şimdi açacak çiçeklerim yok. Bir sonraki bahar, bir sonraki yaz, bir sonraki kış hesabındayım. Söylesene ben neyin rüyasındayım.

Milyonlarca zaman saklamışım yastık altında, tedavülden kalkmış. Bugün hiçbiri geçmiyor artık. Tek tek biriktirmek isterken ben, cebi delikmiş de pantolonlarımın, hepsi dökülmüşler gibi. Alev saçan sevimli ejderha motifli kumbaramın anahtarını almayı unutmuş babam. Ya da büyümüş bir çocuğun kumbarasıymış bana beşinci doğum günümde hediye edilen. Anahtarı ise çoktan kaybolmuş. Üstelik içi de dolu mu değil mi bilmiyorum. Hepsini yutmuş ejderha. Ya da attığım her meteliği bir kurşun vurmuş. Meteliği vuran kurşun zamanı öldürmüş ama ben yanlış kurşundan intikam almışım. Bu kurşun, o kurşun olsaymış keşke, olmamış işte. 

Yüzüm düştü, gücüm tükendi, çarem yok. "Mış gibi" yapmanın bu sefer gerçekten bir anlamı yok. Şekerle kandırılıp parktan kaçırıldı içimdeki çocuk. Yas var içimde. Annemin başına sardığı tülbent kadar alıyor yüreğimdeki ağrıyı öfke. Ellerimde bir umut, yüzümde yarından kalma bir hayalin beni olgunlaştıran çizgileri var. Gencebay şarkıları çalınan yol üstü lokantalarında bıraktığım bahşiş kadar değersiz bir hayatı damla damla tüketiyorum. Her damlada sen. Kirpiklerin kadar ince bir sırattan geçiyor ruhum. Benim sıratım senin gözyaşlarınla ıslanmasın n’olur. Çünkü ben ıslak yol ayrımlarında yürürken hep, düşüyorum.

Bana vicdan deme n’olur, derdim o değil. Hayatımın tiyatro sahnesindeki tek eksik, reveransıydı oyuncuların. Bitmeliydi bu hikaye.  O İkiyüzlü maske değildi ihtiyacım olan. Derdim vicdan değil, anlar ki bu derdi, derdi bu olan.

Çaresiz kaldığım anlardan nefret ediyorum. Ve çaresiz kaldığım anlarda seccademe gidiyormuş görünmekten. Sırf o anlarda geliyor değilim Rabbim, biliyorsun. Sadece bu sefer umrumda değil seccademin doğru serilmemiş püskülleri. Tek fark bu. Oysa en çok taktığım şey sanki bu hayatta püsküller. Seccademin püsküllerini her vaktinde günün düzelttim huzurunda. Olmaz demek Allah’ın kudretine hakarettir diyen hocamın sözü kulağımda.  

Sen, benim seccademde varırsan secdeye, düzelir belki püskülleri sevdamın… İnşirah okursun bu seferde, sevda namesi ya O da Kur’an’ın. Düzeltmez mi söylesene Sahibi, sevdanın.  Bulmak bir umut. Bi can gelse yüreğime, safa bulsam mutlu olurdum sanki, ne bileyim. Arafta kalan kişi sen in biraz ordan nöbet bende, derdindeyim.

Bize Ulaşın: mkarakoyunlu@hotmail.com.tr

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.