HAC ZİYARET MEKANLARI - MEDİNE 1

 hzosmanrakabriserifieo5[1].jpg

                                                Medine - Cennetü'l Baki - Hz. Osmanın Kabri

 

Naim ÖZGÜNER   01. 12. 2013

1- MEDİNE- Arabistan ın batısında, Kızıldenize 130 km uzaklıkta, deniz seviyesinden yüksekliği 619 m dir. Mekke-i Mükerreme ye uzaklığı hicret yolu üzerinden 418 km dir. Peygamberimizin Kabr-i Şerifi bulunmaktadır. Mekke nin mübarek bir belde olması için Hz. İbrahim dua etmişti. Medine nin de mübarek bir şehir olması için Peygamberimiz dua etmiştir. Mekke gi bi Medine nin de harem sınırları vardır. Kur’an-ı Kerimin yarıdan fazlası bu şehirde nazil olmuştur. Medine haremi, Müslüman olmayanlara şehre girme yasağı uygulanır. Medine harem bölgesi yarı çapı 22 km kadar bir alanı kap lar. Uhud dağının arkasındaki Sevr dağı kuzey sınırdır. Güneyde Air, doğu da Vakım, batıda Vebere hareleri arasında kalan yaklaşık 22 km çapından oluşur. Bu sınırlar işaretlerle belirlenmiştir. Mekke haremi gibi fıkhi sorum lulukları gerektiren hükümleri mevcut değildir. Mekke ve Medine ye ikisine birden Harameyn denir. Uhud Dağı Medineni kuzeyinde yer alır. Tarıma el verişli geniş vadiler, zengin su kaynakları vardır. Hicretten hemen sonra so kak isimleri yazıldı. Bitişik evler yapıldı. Arazi kadastrolandı, çevre düzenle meleri yapıldı, şehrin sınırları çizildi. Belirli bir bölge Medine haremi olarak tayin edildi. Zekat verecek olanlar ve verilecek yerler belirlendi. Hicrette (622) Medine nüfusu yaklaşık 10 bin civarında iken, Peygamberimizin vefa tında 30 bine ulaşmıştı. Bu gün nüfusu bir milyon civarındadır. Eski ismi Yesrib olan bu şehrin ismi Peygamberimiz tarafından değiştirildi. Medine-i Münevvere ismi en çok kullanılan isim olmuştur. At yarışları yapılırdı. Pey gamberimiz de hazır bulunurdu. Bunun hatırasına bugün Mescid-i Sebk ya pılmıştır. Cennetü-l Baki adıyla şehir plan dahilinde mezarlık yapıldı. Suffe mektebi açıldı. (örgün eğitim). Yaygın eğitim olarak ta Sahabe evlerinde ilim odaları ve ilim mahfilleri açıldı. Bunun için fakihler, Medine halkının uygula malarına ayrı önem verdiler. Kriter olarak “Amel-i Ehl-i Medine” yi esas al mışlardır. Medine vesikası (Medine de ki kabilelerle yapılan antlaşmalar) yapıldıktan sonra Ensar Muhacir kardeşliği başlamış oldu. En önemli ziyaret yerleri: Mescid-i Kuba, Mescid-i Kıbleteyn, Mescid-i Fetih, Mescid-i Sel man- Mescid-i Cuma- Mescid-i Amberiye (Hamidiye Mescidi) – Uhud Dağı-Okçular tepesi- Cennetü-l Baki-Hendek karargahları mescididir. Peygam berimiz: “Medine pas atar gibi kötülerini atar, iyilerini tutar” buyurmuştur. Bir başka hadislerde: “Kimin Medine de ölmeye gücü yeterse orada vefat et sin. Muhakkak ben orada vefat edenlere şefaat edeceğim” buyurmuştur.

 2-MESCİD-İ NEBİ-Hicrette (622) Peygamberimiz önce Kuba da konak ladı. Orada 10 gece kaldı. Kuba mescidi yapıldı. Sonra Medine ye girdi ve Eba Eyyub El Ensari nin evinde 7 ay kaldı. Mescid-i Nebinin yapımı için arsa arandı ve şimdiki yer Sehl ve Süheyl adında iki yetim kardeşin yeriydi. Hurma kuruttukları arsaydı. Peygamberimiz arsayı satın aldı. Onlar hediye vermek istediler, Peygamberimiz kabul etmedi ve 10 dinara satın aldı, ücre ti de Hz. Ebu Bekir ödedi. Kıble Beytü-l Makdise müteveccih idi. Tavan yoktu, duvarlar vardı. İlk yapıldığında 31,5m – 27m idi. Bahçesinde hurma lar vardı. Peygamberimiz kestirdi. Cahiliye döneminin mezarlığı vardı. Adı Garkaf idi. Peygamber efendimizin emriyle kaldırıldı, kemikler nakledildi. Annelerimizin odaları Ömer b. Abdulaziz zamanında mescide katıldı. Bab-ı Cibril, Cibril kapısı doğu tarafında, yani selamlama kapısı tarafında kalıyor. Hicretin 6. senesinde mescid, 2025 m2 genişliğe ulaştı. Hicri 1233 yılında (1730-1754) Birinci Sultan Mahmut Kubbe-i Şerifi yaptırdı. 1755 yılında da yeşile boyattı. O günden sonra Kubbe-i Harda ismi ile anılmaya başlandı.       Hadis: “Eğer bu mescid, San’aya uzatılırsa, o benim mescidimdir.” Hadis: “Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hariç diğer mes citlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır.” Mescd-i Nebevinin kıblesi, kıble ayeti nazil oluncaya kadar Mescid-i Aksa idi. Minareler ilk defa H.88 yılında (710) Emevi halifesi Velid b. Abdulmelik tarafından dört köşeye ya pıldı. Toplam alanı (avlu dahil) 235.000 m2 dir. Bir anda 1 milyon kişi na maz kılabilmektedir. Kapalı alanda 400 bin kişi kılabilecektir. 27 adet hare ketli kubbesi vardır. Minare sayısı 10 dur. Uzunlukları 104 m.dir. 334 adet basamaklıdır. Hilal in ağırlığı 4.200 kg. olup 14 ayar altındandır. Türkiye de imal edilmiştir. 91 adet kapısı, 2400 adet penceresi vardır. 140 adeti alt kat tadır. 6 adet yürüyen merdiveni vardır. Mescid-i Nebi soğuk su ile soğutul maktadır. Bu su, uzunluğu 7,5 km. olan bir tünel yoluyla Mescide ulaşmak tadır. Avizelerin her biri 5m çapında, 2.200 kilo ağırlığında, bronz dan olup 68 adettir. Kamera sayısı 627 dir. Garaj alt katta olup 10 bin kapa sitelidir. Mescid-i Nebevi bu güne kadar 10 defa genişletilmiştir. En son ge nişletme işi Suudi hükümeti zamanında (1984-1994 yıllarında) yapıldı. Mina relerin sayısı 10 a çıkıldı.  2013 yılı itibariyle yeni genişletilme çalışmalarına başlana cağı söylenmektedir. 21 nolu kapının yanında Ha kuyusu vardır. Kuyunun bulunduğu bahçe Hz. Ebu Talha ya aitti. Peygamberimiz zaman zaman gelir, bahçede ki hurmalardan yer, suyundan içerdi. Al-i İmran 92. ayet: “Sevdi ğiniz şeyleri Allah uğrunda infak etmezseniz iyiye ermezsiniz” ayeti nazil olunca Ebu Talha Bahçeyi tasadduk etti. Peygamber Efendimize vahyin en çok geldiği yerlerden biri de Mescid-i Nebevidir. 

 3-KABR-İ ŞERİF- Eskiden Medine de doğan bebekler 40. gününde Kabr-i şerife getirilir, örtünün altına bırakılır (görevli bırakır), birkaç dakika son ra alırlar, çocuklar ağızlarını bir şey konulmuş gibi şapırdatırlarmış.      Hadis:“Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip olur” Hadis:“Hac’ dan sonra kim benim kabrimi ziyaret ederse sağlığımda beni ziyaret etmiş gibidir" Hadis: “Allahu Teala, bana verilen selamı almam için ruhumu iade eder.”  (Ebu Hureyre) Hadis:“Peygamberler mezarlarında diri olup namaz kılar lar” Kabr-i Şerifi selamladıktan sonra çıkarken hemen sağ taraftaki bölme oda Arif Hikmet Kütüphanesidir. Eskiden yatsı namazından sonra vazifeliler do laşarak içeride kimsenin kalmamasına dikkat ederlerdi. Kapılar kapanın ca görevliler topluca Kabr-i Şerifin yanına giderler, selamlamadan sonra ay rılıp Selat-ü Selam getirerek şehri çınlatırlardı. Müezzin sabah gelir, içeri den de görevli nöbetçi kapıyı açardı.

 4-HÜCRE-İ SAADET- Mescid-i Nebevi yapılırken Peygamber Efendimiz için doğu duvarına bitişik yerde iki adet hücre-i saadet yapıldı. Peygamber Efendimiz sağlığında vefat edinceye kadar kendisine tahsis edilen hücre-i saadetlerin sayısı dokuza ulaşmıştır. Efendimizin vefatı, Hazret-i Aişe valide mizin hücre-i saadetlerinde olmuştur. Hz. Ebu Bekir (Hz. Aişe Validemizin babası) vefat etmeden önce Peygamberimizin yanına defnedilmesini vasiyet etmiş, vasiyeti yerine getirilmiştir. Hücre-i Saadetin içerisinde kalan bir kişi lik yeri Hz. Aişe validemiz kendisine ayırmıştı. Hz. Ömer sabah namazında mescidde İbn-i Mülcem tarafından hançerlenince bizzat Hz. Aişe validemiz den Resulüllahın yanına kendisinin defnedilmesi için izin istedi. Ve defnedil di. Hücre-i Saadet, Ömer bin Abdülazizin valiliği zamanında Hazret-i Fatıma validemizin evini içerisine alacak şekilde genişletildi. Ama bu genişletilme üç köşe planında yapıldı. Hücre-i Sadet bugün olduğu gibi dikdörtgendir. Geniş letilmeler sağdan, soldan ve arkadan yapılmaktadır.        

 5-RAVZA-İ MUTAHHARA- Peygamberimizin kabr-i şerifleri ile minberi arasında bulunan mübarek yerdir. Bu mekanın cennet bahçelerinden bir bahçe olduğunu Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır. Ravza takriben 15 uzunluğunda, 22m genişliğinde, toplam 330 m2 civarındadır.

6-RAVZANIN SÜTUNLARI- Peygamberimiz zamanında Mescid-i Nebi nin 8 sütunu vardı. a-Mehlike sütunu. Peygamberimizin, yanında devamı namaz kıldığı sütundur. Daha sonra dayanarak hutbe okuduğu hurma ağacıda bu sütuna bitişikti. b-Aişe (ra) sütunu. Peygamberimiz Hz. Aişe validemize ona mahsus olarak bu sütunun yanında namaz kılmasını tavsiye etmiştir. Beyaz mermer li, yerden üç metre yükseklikte, yuvarlak çerçeveli, ismi üzerinde yazılıdır. Kıble değiştirildikten sonra Peygamberi    miz10 gün kadar burada namaz kıl dırıp hutbe okumuştur. Peygamber Efen imiz: “Mescidimde bir yer vardır. İnsanlar bilseler ancak kur’ a atarak orada namaz kılarlar.” buyurmuştur. Hazret-i Aişe validemiz bunun bu direk olduğuna işaret etmiştir. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer, bu sütunun yanında namaz kılmayı alışkanlık yaptılar. Bu sütuna aynı zamanda muhacir sütunu da deniliyor. Hicret eden muhacir ler bu sütunun yanında devamlı oturduklarından ve konuştuklarından bu ismi oradan almıştır. c-Tövbe ya da Ebu Lübabe Sütunu. Cebrail as makamı olarak da isim lendirilir. Önemli bir açıklaması vardır. Ebu Lübabe Ensar dan olup Evs ka bilesin dendir.Beni Kurayza savaşında Yahudilere, teslim oldukları takdirde (kendi boynunu göstererek) öldürüleceklerini işaret etti. Bu, Peygamberi mizden izinsiz olan durumdu. Pişman oldu. Kendini mescitte bu direğin bu lunduğu yerde bağlatıp, tövbesi kabul edilmeden çözülmeyeceğine dair ye min etti. Peygamberimiz bu hali öğrenince: “Eğer bana gemiş olsaydı, kendi si için istiğfar ederdim. Madem ki böyle yapmıştır, Allahın katında tövbesi kabul edilmedikçe serbest bırakmam” buyurdu. Ebu Lübabe hazretleri dire ğe bağlı 15 gün kaldı. İhtiyaçları olduğunda, namaz vakitlerinde çözdürüyor, sonra tekrar bağlatıyordu. Nihayet affına dair müjde geldi, Resulüllah Efen dimiz de mübarek elleriyle iplerini çözdü. Peygamberimiz nafile namazlarını bu sütunun yanında kılardı. Sabah namazından sonra sırtını ona dayayarak ashabı ile konuşur, yeni nazil olan ayetleri onlara açıklardı. Peygamberimiz itikafa girdiği zamanlar da yatağını bu direğinin yanına sererdi. Teheccüt na mazlarını yine bu direğin yanında kılardı. İtikafta da bulundukları olmuştur. Hz. Aişe sütununun doğusuna düşmektedir. d-Serir Sütunu. Mescit geniş etildikten sonra Peygamberimizin hutbe okuduğu hurma kütüğü bu sütuna dayandırılıyordu. Daha önceden tövbe sü tununa dayalı idi. Peygamber Efendimiz itikaf için yatağını bu direğin bulun duğu yere koyardı. e-Muharres stAli sütunu diye de zikredilir. Hz. Ali bunun yanında namaz kılıp oturduğundan dolayı Hz. Ali direği de denilmiştir. Resulüllahı düşmanlardan korumak maksadı ile nöbetçilerin beklediği direktir.                f-Vüfut sütunu. Peygamberimiz arap kabilelerinin elçilerini bu yerde ka bul ettiği için bu isimle zikredilir. Daha sonraları Ashabın büyükleri de bu yerde toplanmayı adet haline getirmeye başladılar. Peygamber Efendimizin Hücre-i saadetlerinden çıktıkları kapının karşısına düşmektedir. g-Murabba-i Kabr sütunu. Hz. Fatımanın odasına yakın idi. Peygamberi miz sabahları buraya gelir, yüksek sesle ayetler okuyarak kızına, hz. Hasan ve hz. Hüseyin i uyandırırdı…Bu sütun şimdi Peygamberimizin kabrinin ol duğu yerin içinde kaldığı için ziyaret etmek mümkün değildir…NOT: 1481 de çıkan yangında eski sütunlar kısmen yandı. Yerine yenileri konmuş, üzer lerine de Sultan 3. Selimin emriyle isimleri yazdırılmıştır. h-Haris sütun direği. Mescidin doğu tarafında, Peygamber Efendimizin girip çıktığı kapının sağında ve solunda bulunmaktadır. Yuvarlak çerçeveli yazı içinde yeri belirtilmiştir. Bu sütunlar aynı zamanda Peygamberimizi bekleyen bekçilerin yeridir. Maide suresi 67. ayet: “Allah seni insanlardan korur” ayeti nazil olunca burada nöbet bekleyen bekçiler bu vazifeyi bırak tılar.

 7-MESCİD-İ NEBİDE Kİ MİHRAPLAR- Günümüzde Mescid-i Nebi de altı mihrap vardır. a-Mihrabü’n Nebi: Peygamber Efendimizin mihrabıdır. Ömer bin Abdül azizin Medine valiliği esnasında Mescid-i Nebiyi imar ederken Peygamberi miz namaza durduğu yere bir mihrap ilave ettirmiş, bu mihrap Peygamberi mizin mihrabı diye meşhur olmuştur. Üstü altın tezyinatlı bir kubbe ile örtü len mihrap 1984 te tamamen yenilenmiştir. b-Hazret-i Osman Mihrabı: Mecidin en önünde bulunan bu mihrap, kıb le duvarına bitişiktir. Ömer bin Abdülaziz, Hazret-i Osmanın mescidi genişle tilmesinden sonra halka namaz kıldırdığı yere bu mihrabı kumuştur. c-Teheccüt Mihrabı: Peygamber Efendimizin gece namazını (teheccüd) kıldığı bu yer Hücre-i Saadetin kuzey duvarına bitişiktir. Sultan Abdülmecit döneminde mihrap yenilenmiştir. Üzerinde altın süslemeler ve teheccüt  ayetleri bulunmakadır. d-Hazret-i Fatımatü’z-Zehra Mihrabı: Kabr-i Şerifi de içine alan evin de içinde bulunan bölmedir. e-Hanefi mihrabı: Batıda ki Minber-i Şerifin hizasında üçüncü sütunun yanında ki bu mihrap, Doğan Şeyh tarafından 1455 yıllarına yaptırıldı, Hane fi bir imam tayin edildi. Daha sonraları Kanuni Sultan Süleyman siyah beyaz çinilerle kaplatıp süsledi. Sonraları da Süleymani Mihrap diye onun ismiyle anıldı. f-Suudi Mihrabı: Bugünkü mihraptır. Mescidi-i Nebinin imamının durdu ğu mihraptır. Hem Kabr-i Şerifin önünde, hem de bütün mihrapların ilerisin dedir. Babü’s-Selam (Selamlama kapısı) dan girildiğinde 35-40m giderseniz sağda İmamın mihrabı, az ileride solda da Kabr-i Şerifi göreceksiniz. Ecdadı mız Peygamber Efendimizin kabr-i şerifine saygısından dolayı mihrabını öne geçirmemiştir. Hz. Osman zamanında yapılan mihraptır. Aynı zamanda şu anda imamın namaz kıldırdığı yerdir. Hutbe verilen minberin sağ tarafın da kalan mihraptır. Bu ise 908 hicri yılında Osmanlı Padişahlarından Yavuz Sultan Selimin oğlu Kanuni Sultan Süleyman ın yaptırdığı mihraptır. 

8-ASHAB-I SUFFE-Kıble henüz Mescid-i Aksa iken Mescid-i Nebevi nin kuzey tarafına, hurma dallarıyla sundurma, gölgelik yapılmış, buraya suffa denilmişti. Burada kalan sahabelere de Ashab-ı Suffe ismi verildi. Ashab-ı Suffe varlıklı değildi. Bekarlardan oluşuyordu. İslamın ilk üniversitesi sayı lırdı. İaşelerini Peygamber Efendimiz karşılıyordu. Kalmaları gereken süre tamamlandıktan sonra Peygamber Efendimiz tarafından dünyanın dört bir yanına İslam Dinini anlatmak için gönderilirlerdi. Sayıları 400-500 arasında değişiyordu. Evlenenler çıkarılıyor, yerlerine bekar olanlar alınıyordu. Arala rında tanınmış en meşhuru Ebu Hureyre’ dir.   

 9-MİNBER-İ ŞERİF- Mescid-i Nebevi ilk yapıldığında Peygamber Efendi miz bir hurma kütüğüne dayanarak ashabına hutbe irad ediyordu. Hicretin 7. Yılında (628) ılgın ağacında üç basamaklı bir minber yapılmıştı. 629 yılın da da ikinci minber yapıldı. Namız kılınan yerin batı tarafına taşındı. Pey gamber Efendimizden sonra Hulafe-i Raşidin (Halifeler) Allahın Resulüne hürmeten minberin son üçüncü basamağına oturmamışlardır. Emeviler devrinde minbere altı basamak ilave etmişlerdir. Memlük sultanı Kayıtba   yın 1483 te gönderdiği mermerden minber, Kuba mescidine nakledilerek yerine 1590 da Osmanlı Sultanı Üçüncü Murad tarafından hediye edilen mermer minber konulmuştur. Üzerinde altın işlemeli kubbenin yer aldığı, yaklaşık 7 m yüksekliğindeki bu minber, halen Peygamber Efendimizin mihrabının sağında ve minberinin yerinde durimomaktadır.   

10- HANNANE DİREĞİ- Peygamber Efendimizin üzerine dayanarak hut be okudukları mübarek hurma kütüğüdür. -Müslümanların sayısı çoğalınca minberin yükseltilmesi gerekiyordu. Yüksek yeni bir minber yapılıp Mescid-i Nebiye konuldu. Peygamberimiz yeni minbere çıktığında eski dayandığı hurma kütüğü deve yavrusunun inlemesi gibi ağladı. Mescid deki sahabe bu sesi duydular ve onlarda ağlamaya başladılar. Peygamber Efendimiz mim berden inip yanına gitti, eliyle sıvazlayınca inlemesi durdu. Hurma kütüğü ne şöyle dedi:“Kesildiğin bahçeye mi tekrar geri gitmek istersin, yoksa Cen nette ki Firdevs bahçesine mi dikilmeyi istersin. Seni geldiğin eski bahçeye dikmemi istersen göndereyim, eskisi gibi dalından meyvenden insanlar isti fade eder. Şayet Cennet bahçesini istersen seni oraya dikeyim, ta ki her an taze meyve verip cennet ehlini nimetlendirirsin” buyurdular. Hurma kütü ğü sevinerek “evet isterim” diye izhar buyurdu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz onu minberin sol tarafına ya da altına gömdüler. Ashab-ı Kiram Peygamber Efendimize hurma kütüğünün“evet isterim” demelerinin yoru munu sorduklarında: “O ağaç Cenneti istedi. Ben de ona isteğini va’d ettim” buyurdular.                                                                                                                    

                 e-mail:naimozguner81@gmail.com www.naimozguner.com

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar