İYİLİK YAP DENİZE AT BALIK TA BİLİR HALIK TA

Naim ÖZGÜNER    16 10 2014

Almanya Yugoslavya sınırındaki Meinfurg şehrinde o gün olağanüstü birşeyler yaşanıyordu, dışarıda sadece tank ve top sesleri yükseliyordu. Kaçışan ağlaşan insanlar vardı. Hitlerin askerleri evleri tek tek basıyor, içinde yahudilerin yaşadığı evleri ateşe verip, çoluk çocuk herkesi askeri araçlara bindirip toplama kamplarına gönderiyorlardı. O güzelim yemyeşil şehir griye boyanmıştı.

Şehrin kenar mahallerinde yaşayan Abraham Wirtsovzt, 12 yaşındaki oğlu Mişon ile 4 yaşındaki Amy yi giydirdi, yanlarına biraz giyecek ve yiyecek verdi. Çocuklarını yanaklarından öptü ve: -Sürekleri geceleri güney doğuya yürüyün. Kimseye yahudi olduğunuzu söylemeyin ve konuşmayın, hep saklanın. Savaş bitince gelip sizi alacağım’ dedi.

Çocuklar gecenin kör karanlığında yürümeye başladılar. Abraham gözyaşlarını sildi ve “Tanrım onları koru’ dedi.

Bir süre sonra evi askerler bastı ve Abraham la eşi kurşuna dizildi.

Mişon ve Amy üç gün boyunca yürüdüler. Nereye gittiklerini bilmiyorlardı. Amy artık bu yürüyüşten sıkılmıştı, yiyecekleri kalmamıştı ve ayakları yara içindeydi. Mişon da yorulmuştu. İkisi de yorgunluktan baygın düştüler.

Sabah oralardan geçen yaşlı bir köylü üstü başı yırtık, çamur içinde kalmış iki çocuk buldu. Onları alıp evine getirdi. Çocuklar bir süre sonra iyileşti. Fakat ısrarla konuşmuyorlardı. Kimdiler? Nereden geliyorlardı. Yaşlı köylü çocukların küçük çantalarına baktığında çok miktarda para, ailece çekilmiş bir fotoğraf ve babalarının yazdığı bir mektup vardı.

Yaşlı köylü çocuklara korkmamaları gerektiğini söyledi. Burası küçük bir müslüman köyüydü. Savaş sonuna kadar yanında kalabileceklerini ve sonra onları babalarına göndereceğini söyledi.

Almanların avrupayı işgali hızla yayıldığından bir süre sonra bu müslüman köyünde yaşayanlar da köylerini terkettiler. Yaşlı köylü çocukları da yanına alıp doğuya doğru gitti.

Savaş bittiğinde yaşlı köylü çocukların ailelerini aradı, ama oradaki tüm yahudiler toplama kamplarına gönderilmiş ve çoğuda ölmüştü. Abraham ve eşine ait bir belge bulamadılar.

Sonunda yaşlı köylü dünyanın tüm ülkelerinden gelen Yahudilerin kurduğu İsrail devletine başvurdu. Belki de çocukların aileleri oradaydı. İsrailden gelen iki görevliye çocukları, aile resmini ve paraları teslim etti.

Bir ay sonra İsrailden yaşlı adama bir yazı geldi. Yazıda ona teşekkür ediliyor ve israil devletinin dostu olduğu, ihtiyacı olduğunda en yakın konsolosluğa başvurması isteniyordu.

Yaşlı adam bu yazıyla çok övünürdü. ‘Koca devlet bana teşekkür yazısı gönderdi’ deyip dururdu. Öldüğünde bu yazıyı oğlu alıp sakladı.

Aradan 25 yıl geçmişti. Yaşlı köylünün oğlu o gün Belgrad daki hastanede doktoru dinlerken üzgündü. Kızının acilen beyin ameliyatı olması gerekiyordu. Bu ameliyatı başarılı bir şeklide yapan birkaç tane doktor vardı ve onlar da Amerika daydı. Ne parası yeterliydi ne de doktorlara ulaşabilirdi. Çaresizdi. Evini satmaya karar verdi. Evin tapusunu çıkarmak için dolabı açtı. Dolabı karıştırırken babasından kalan belgeyi buldu. Babasının sözlerini hatırladı. ‘İsrail devleti bana teşekkür ediyor’

“Acaba satsam değeri nedir?” diye düşündü. Ertesi gün bir antikacıya gidip belgeyi gösterdi. Antikacı bu teşekkür belgesinin gerçek olup olmadığını öğrenmek için İsrail konsolosluğuna faks çekti.

Bir saat sonra bir görevli telefon ederek belgenin sahibini görmek istediklerini söyledi. Elvir (Vefat eden yaşlı adamın oğlu) ‘eyvah başıma iş mi açtım’ diye düşünerek İsrail konsolosluğunun yolunu tuttu. Ona bu belgeyi nereden bulduğunu  ve neden satmak istediğini sordular. O da her şeyi açıkladı. ‘Gidebilirsin’ dediler, ama belgeyi vermediler. Bir hafta sonra evine gelen bir İsrailli görevli Elviri, eşini ve kızını Amerika ya götürmeye geldiğini söyledi ve devam etti:

-Belgeyi araştırdık, İsrail devleti kurulduğunda Yahudilerin hayatını kurtaran kişilere verilmiş olan az sayıda belgeden birisidir ve halen geçerlidir. İsrail devleti olarak belgede sizin ailenize verilen sözü tutacağız . O belgede sizin babanıza teşekkür ediliyor ve ailenizden birinin başı sıkıştığında İsrail devletinin size yardım edeceği yazılıyor. İsrail devleti kızınızı ameliyat ettirmeye karar verdi. Belgeyi de müzede sergilemek üzere alacağız, dedi.

Elvir ve eşi şaşkın kalakaldılar. Daha sonra hep birlikte Amerika ya gittiler. Küçük kız beyin ameliyatı oldu. İyileştikten sonra New York daki İsrail konsolosluğunda bir kutlama yapıldı. Elvir ve ailesine İsrail pasaportu hediye edildi.

Bu kutlamada yıllar önce yaşlı tarafından kurtarılan ve evlenip Amerika ya yerleşen Amy, eşi ve iki kızı ile Mişon eşi ve iki oğlu da vardı. Amy New York un ünlü avukatlarından biriydi. Mişon ise bir bankanın genel müdürüydü. Her ikisi de geçmişi anlatıp yaşlı adama duydukları minnettarlığı anlattılar. ‘O gün yaşlı köylü iki değil, gördüğünüz gibi birkaç yahudiye hayatlarını armağan etti’ dediler gözyaşları içinde. Amy ve Mişon Elvir ve ailesiyle zaman zaman görüşmek üzere anlaştılar ve küçük kızın tüm eğitim masraflarını üstleneceklerine söz verdiler.

Elvirin küçük kızı şu anda New York ta tıp eğitimi görüyor ve beş yıldır Amy ile birlikte yaşıyor. Annesi ve babası Kosova savaşı sırasında Sırp zulmünden kaçabilmek için ilk defa İsrail pasaportunu kullanıp Amerika ya geldiler ve Amy in yakınında bir eve yerleştirildiler.

İnanılmaz gibi gelen bu ilginç öykü, Kosova Savaşı sırasında Amerika ya gelen bu aile ile New York Today ın yaptığı bir röportajla ortaya çıkmış.

Yaptığınız yardım dünyanın öbür ucunda yıllar sonra hiç ummadığınız bir anda karşınıza çıkabilir. Evet; iyilik yap denize at, balık ta bilir Halık ta!   

facebook:naim özgüner           e-mail:naimozguner81@gmail.com www.naimozguner.com      

     

Önceki ve Sonraki Yazılar