Necati Durak ÜNLÜ

Necati Durak ÜNLÜ

İranda Devrimin 30. Yılı

İRAN’DA DEVRİMİN 30. YILI KUTLANDI


İran geçtiğimiz günlerde İslam Devrimi’nin 30. yılını kutladı. Bu kez sizlerle devrimin, sosyal, siyasal ve ekonomik yönlerinin yansımalarını ele alan 4 makaleyi paylaşmak istedim.

Ayrıca, makalelerin anlaşılmasına katkıda bulunur diye de, 20. asrın son çeyreğini dolu dolu yaşamış, ümmetin kurtuluş reçetelerini yazmış Es'ad COŞAN Hocaefendi'nin makalelerinden birer paragrafı da dikkatlerinize sunmak istedim.

Makalelerin tamamına ulaşmak için aşağıdaki adreslerin üzerine tıklamanız yeterli olacaktır.

*****

Es'ad COŞAN Hocaefendi'nin makalelerinden İran’la ilgili dört paragraf,

Doğuda İran'ı çok önemli bir ülke olarak görüyorum. İran'la bizim zıtlaşmamızın tarihte hiç bir faydası olmamıştır. İran'la biz problemlerimizi çözebilirsek, Güneydoğu Asya ve Orta Asya'yla tıkanıklığı açmış olacağız, bütünleşme imkanı bulacağız; bunu mutlaka yapmalıyız!... İran'ın 50-60 milyon nüfusu, bizim 60 m ilyon nüfusumuzla birleştiği zaman, batının istediği herşeyi yapmak zorunda olmayan bir güç oluşturabiliriz. Gerçi bunu politikacılar düşünmüşler ve CENTO vs. gibi kuruluşlar ile, birtakım işbirliği çalışmaları yapmışlardır; ama, verimli bir tarzda işletememişlerdir. (MART'93)

*****

Aslında İran bizim için çok önemli bir ülke: Eski bir komşu, tarih ve kültür beraberliğimiz var, coğrafi konumu cok önemli, bizi Orta Asya ve Uzak Doğu'ya bağlayacak güzergah üzerinde yer alıyor, nüfusunun yarısı ırkdaşımız olan Türklerden müteşekkil, dili dilimize, edebiyatı edebiyatımıza kuvvetli irtibatlara bağlı. Bir samimi dost olabilsek! Bir hakikî kardeşlik ve işbirliğini kurup işletebilsek ne kadar kuvvetleneriz, ne güzel olur! (Biz şahsen ve grup olarak, bu uğurda canla başla çalışıp, arayı islâh etmeye gönüllü talibiz.) (EKIM'92)

*****

Doğumuzda, halkının yarısına yakını Türk olan, nüfusu 60 milyona yakın, Orta Asya ve Uzakdoğu ülkeleri yolu üzerinde kilit mevkiinde bulunan koca bir İRAN var. Niye onunla kuvvetli dostluk ve işbirliği yapmayalım?!. Bendeniz üniversitede profesör iken, devletin resmî bir heyeti ile görevli olarak bir defa İran'a gittim de peşinden binbir baskı, takip, soruşturma geçirdim. Ne oluyor yani?! Bu ne kör politika ve abuk sabuk inat! (OCAK'95)


*****

Meselâ İran ile birçok müşterek yanlarımız, dostluk ve işbirliği kurma imkânlarımız var. İran'ın yarıya yakın ahalisi Türk; tarihte birlikte yaşamış, beraber devlet kurmuş ve yönetmişiz. Türkçemizde pek çok Farsça kelime var, eski edebiyatımız İran dil ve edebiyatıyla çok içli dışlı. Birçok Türk yazar ve şair o dil ile eser yazmış, o dili konuşmuş. Arşiv vesikaları, kütüphanelerimizdeki yazma eserler o dilden... Farsçayı bilmeden eski muhteşem kültürümüzü anlamamız ve kavramamız mümkün değil!


İran bizi Orta Asya'ya, Türk halklarına, Güneydoğu Asya müslüman ülkelerine bağlayan kilit ülke. Kalkınma, ulaşım, ticaret, sanayi, eğitim, kültür, savunma, korunma bakımlarından işbirliği yapmak zorundayız. O bize muhtaç, biz ona!


Batılılar korkuyor, çekiniyor, istemiyor, sevmiyor diye niçin İran'ı dışlayalım, defterden silelim?! Hem Batı niye İran'a düşman? İran'ı yıllarca sömüren o, İran'a en büyük kötülüğü yapan o. Bir de kalkmış düşmanlık ediyor, karalıyor, kötülüyor! Hem suçlu, hem güçlü! Usta hırsız misali ev sahibini bastırmağa çalışıyor. (AGUSTOS'96)

*****


BIR DEVRIM KAC YILDA ANLASILIR?

A. EMRE/12 Subat 2009

İran İslam devrimi gerçekleştiğinde hemen herkes yeni bir devrin başladığından emindi. 1979 Şubatının o heyecanlı ortamında İran'da gerçekleşen yüzyılın son muhteşem devriminin dünyada nasıl bir değişimi başlatacağına dair beklentiler farklıydı.
.....
Beklentilerin hayli yükseklerde olduğu bu ortamda Cemil Meriç'in uyarısını dikkate almayacak kadar sabırsızdı kitleler. Muhteşem bir devrim ama hakkında hüküm vermek için çok erken. Tarihçiler en az on yıl geçmeden böylesi bir olay hakkında değerlendirme yapmaz. Cemil Meriç'in bu mealdeki sözlerini dinleyecek ne vakti vardı kitlelerin ne de sabırları…
Oysa bugün devrim üzerinden tam 30 yıl geçti. Hüküm vermek için 10 yıl beklemeyi göze alamayanlar hâlâ aklı başında bir değerlendirme yapabilmiş değiller.
....


OTUZ YIL SONRA IRAN DEVRIMI: TUKETIMDEN URETIME

C. AKTAS/12 Subat 2009

İran geçtiğimiz günlerde 1979'da gerçekleşen İslam Devrimi'nin 30. yılını kutladı. Bu 30 yıl İran'a neler kazandırdı ya da kaybettirdi, devrim başlangıç amaçlarının ne kadarını gerçekleştirdi, bu amaçlarından hangilerine uzak düştü; bütün bunlar önemli sorular. Ben bu yazımda İran'ın 30 yıl içinde kendisine konulan ambargolara karşılık ekonomik ve kültürel alanda tüketici bir toplumdan üretici bir topluma dönüştüğü şeklindeki tespitimi kısaca da olsa açmaya çalışacağım. Bu 30 yıl içinde İran'da kültür ve sanat alanlarında bir yenilenme ve hareketlilik yaşanmış, sanayi alanında öz kaynaklardan yararlanılması hedefi bağlamında büyük hamleler gerçekleştirilmiş, savaş sırasında tamamen imha edilen alt yapı geliştirilerek yenilenmiş, savaştan önce özellikle kırsal kesimde çok düşük olan okuma-yazma oranı bir hayli yükselmiştir.
......


IRAN: DEVRIMDEN 30 YIL SONRA

Vladimir Anohin / Rus Pravda Gazetesi/13 Subat 2009

İran devrimin otuzuncu yılını kutluyor. Son otuz yıl içerisinde İran milletlerarası yaptırım kararları ve savaş tehlikesi ile beraber yaşadı. Tüm bunlara rağmen ülke inanılmaz başarılar elde etti.
Dünya Bankasının verdiği rakamlara göre İran 180 ülke arasında GSMH sıralamasında 776 milyar dolar ile on yedinci sırada bulunuyor. Şunun da belirtilmesi gerekiyor ki Avustralya ve Hollanda gibi ülkeler bu sıralamada İran'dan sonra gelmektedir.İran ekonomisi diğer bölge ülkeleri ile kıyaslandığı zaman dünya mali krizinden en az zarar gören ekonomi oldu.
.....


IRAN VE OBAMA: ROLLER UZERINDE BUYUK PAZARLIK

Kayhan Barzegar/12 Subat 2009

İran'ın Ortadoğu siyasetinde herhangi bir değişimin söz konusu olması, Obama yönetiminin İran'ın kilit çıkarlarını tanımasına ve Basra Körfezi ve Irak'taki rolünü kabullenmesine bağlı olacaktır. Bush yönetiminin bilhassa da işgal sonrası Irak'ta izlediği karşılaşmacı politikalar, İran-ABD ilişkilerinde yeni bir tür "siyasi-stratejik uyuşmazlık" yarattı. Her iki ülke de yekdiğerinin bölgedeki artan rolünü, kendi ulusal çıkarlarına ve güvenliğine zıt buluyor. Obama, stratejik farklılığın gelip dayandığı bu yeni noktayı değiştirmelidir.
.....
O halde İran ve Obama arasındaki "büyük pazarlık", İran rolünün kabullenilmesi temelinde yapılmalıdır. Amerika'daki mevcut bakışın aksine, İran'ın pazarlıktaki ana noktası ABD'den "güvenlik teminatı" almak değildir; gücüyle muvâfık bölgesel bir rol üstlenmektir. Şayet Obama yönetimi buna rıza gösterirse, İran da Basra Körfezinde ve Irak'taki rol ve kilit çıkarları karşılığında Doğu Akdeniz'deki meselelerin halliyle ilgilenmelidir. İran, bölgedeki rol ve nüfuzunun sınırsız olmayacağını da farketmelidir. Dolayısıyla bölgenin yeni bir siyasi - güvenlik düzenine doğru seyrettiği bir dönüşüm sırasında ABD'yle olan stratejik meselelerini halletmesi için mühim bir fırsattır bu.

 KAYNAK

1)        http://www.iskenderpasa.com/MEC/basyazi.asp?dergi=1&dil=1&yil=1993&ay=3

2)        http://www.iskenderpasa.com/MEC/basyazi.asp?dergi=1&dil=1&yil=1992&ay=10

3)        http://www.iskenderpasa.com/MEC/basyazi.asp?dergi=1&dil=1&yil=1995&ay=1

4)        http://www.iskenderpasa.com/MEC/basyazi.asp?dergi=2&dil=1&yil=1996&ay=8

5)        http://dunyabulteni.net/author_article_detail.php?id=8964

6)        http://dunyabulteni.net/author_article_detail.php?id=8974

7)        http://dunyabulteni.net/author_article_detail.php?id=8990

8)        http://dunyabulteni.net/author_article_detail.php?id=8975

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum