Özcan GÜNGÖR

Özcan GÜNGÖR

Türkler Niçin Amerikan Politikalarına Güven Duymazlar II ?

         Son iki yazımda Amerikalı PEW araştırma şirketinin yaptığı ve Müslümanların küresel tutumlarını ölçen bilimsel bir araştırmanın sonuçlarından birinin; Müslüman ülkeler arasında ABD'nin politikalarına en düşük desteğin Türkiye'den geldiği ve netice itibariyle ABD'nin de Türkiye'de pek sevilmediği sonucunu irdelemeye çalıştım. O halde Türklerin ABD’ye güvenmeyip sevmemelerinin temelinde ne gibi sosyo-psikolojik ve tarihsel sebepler vardır ? sorusunun cevabı olmak üzere Amerika’da olduğum bir zamanda konuyu bu hafta sonlandırıyorum.

            5-Türkiye’de şiddeti değişik boyutlarda olmak üzere muhafazakarlığın arttığı bir gerçektir. Bunun yanında Amerika Türkiye’yle ilgili bilgileri ve işbirliği yaptığı kişileri genelde “sosyal democrat” bazen “sosyalist” bazen de “aşırı laikler”den sağlamakta ve Türk toplumuyla da bu insanlar üzerinden etkileşime geçmek istemektedir. Ancak Türk toplumu wikileaks belgelerinden Amerikalı diplomatların da tespit ettikleri gibi çok hızlı bir değişim geçirmektedir. Amerika’nın, İsrail’in orantısız güç kullanması ve bölgede kimseyi dikkate almadan yürüttüğü tek taraflı politikalarına rağmen İsrail’e tam destek vermesi, Türkler nezdinde önceden dikkat çekmezken artık Amerika’ya karşı da bu destekten ötürü negatif bir tutum olarak net bir şekilde görülebilmektedir.   6- Amerikanın tarihiyle doğrudan hiç bir ilişkisi olmamasına rağmen başından beri Amerikan’ın Ermenilere doğrudan destek çıkması ve Türkleri peşinen suçlu kabul eden tutumu, Türk toplumunda Amerika’ya ilişkin olumsuz tutumların oluşmasında çok etkilidir. Çünkü tarihte kimseye zulmetmemiş bir toplum olan Türkler, böylesi bir suçlamada açıkça başka amaçların güdüldüğünü düşünmektedir.  

         7-Türklerin temelde Amerikan politikalarına ilişkin tutumlarında birinci derecede rol oynayan etken: “güven” problemidir. Çünkü Türkler Amerika’yı kendilerine gerçek ve güvenilir bir müttefik olarak gör(e)memektedirler. Örneğin  Turan Yavuz’un “Satılık Müttefik” kitabında (Doğan, 1999) anlattığı kadarıyla;

1962 Ekim’inde Sovyetler’in Küba’ya füze yerleştirmesiyle Amerika’yla kriz başladı. Bunun üzerine ABD, Küba’yı ablukaya aldı ve savaş kapıya dayandı.

O kriz sırasındaki Beyaz Saray toplantılarının tutanakları ise son derece şaşırtıcıdır.

Başkan Kennedy danışmanlarına sorar: (S: 79)

“ -Türkiye’ye (Sovyetler saldırsa bile) bu füzeleri ateşlemeyecekleri talimatını geçtiniz mi?”

“ -Evet, Genelkurmay böyle bir talimat gönderdi.”

“ -Bu talimatı yineleyelim. Biz Küba’ya saldırabiliriz. Ruslar karşılık verebilir. Bu füzelerin bizden habersiz ateşlenmesini istemiyoruz. (…) Yoksa ABD toprakları bir nükleer saldırıyla karşı karşıya kalabilir.”

Diğer taraftan Amerikan Genelkurmay’ının bir kriptosunda şu yazılıdır:

“Türkler bir Sovyet nükleer saldırısında füzeleri ateşlemeye kalkışırsa ABD denetçileri başında bulundukları füzeleri imha etsin.” (S: 80)

Tutanaklara göre Kennedy’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı Bundy sonucu şöyle özetler:

“Bu durumda bırakacağız Türkiye’yi vursunlar.”

ABD Savunma Bakanı McNamara’nın cevabı:

“Evet, alternatiflerden biri bu…”

             Buradan da anlaşıldığı gibi Amerika Türkiye’ye karşı gerçekten güvenilir bir müttefik olamamaktadır. Türkler de bölgede olası bir çatışma durumunda Amerikanın yanlarında olup olmayacağı konusunda emin değillerdir. Işin doğrusu, Türkler Amerika’nın himayesine de muhtaç değillerdir. Diğer müslüman ülkeler kendileri için Amerika’yı değişik tehditler karşısında bir güvenilir liman olarak görebilirler, ancak Türkler için tarihte başka bir milletin gölgesinde yaşamak diye bir şey söz konusu değildir. Ancak bunu Amerikalıların anlaması oldukça güçtür.

            8-Başka bir örnekte de olduğu gibi Türkiye’nin son derece haklı gerekçelerle Kıbrıs çıkarmasında Amerika yanımızda yer almadığı gibi bizi ambargolarla zorda bırakmak istemiştir. Türkler zor zamanlarında yanlarında olmayan dostlarına diğer zamanlarda dostça muamele etme ikiyüzlülüğünü göstermezler.

             Özellikle Irak’ta Saddam rejimine yönelik gerçekleşen ABD operasyonunda, Amerika’nın insan haklarını yok sayan tutumu ve Süleymaniye’de askerimizin onurunu zedeleyen oldubittiden sonra Türkiye’de ABD’ye duyulan büyük öfke “güvene” dayalı krizin oluşmasında en etkili olaylardandır.

            Sonuç olarak; tarihi itibariyle diğer Batılı güçlerle olduğu gibi kötü ilişkinin yaşanmadığı Amerikaya karşı desteğin Türklerde az olması, Türklerin daha önce büyük bir medeniyetin kurucusu, temsilcisi ve günümüzde medeniyetin ruhunu taşıyıcı olmaları, Amerikan devletinin Türklere karşı oluşturulan negatif imaj üzerine iç ve dış politikalar üretmesi, Türklerin zor zamanlarında gerçek dostlarını görememeleri ve belki de bölgesel ve küresel güç olma iddiası ve ideali olan bir millet ve toplum olmaları karşısında Amerikayı kendi idealleri için bir tehdit olarak görmeleri onların Amerikaya ilişkin tutumlarına etki etmiştir denebilir.

Suyun öte tarafından selamlarımla.

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum