1 Kasım öncesini unutmayalım

Pazartesi günleri yazanlar için seçimden hemen sonraki yazı zordur. Seçimler devam ederken, Pazar günü öğle saatlerinde yazımı gazeteme göndermek zorundayım. Seçimlerin nasıl sonuçlanacağına dair tahminlerim, gözlemlerim, temennilerim ve beklentilerim var. Daha çok da hissiyatımı dikkate alarak 1 Kasım kritik ve hayati seçimleri sonrasında düşülmesi gereken notlarımı dikkatinize sunmak istedim.

25 yıldan beri tanıdığım, yakından takip ettiğim ve sevdiğim Dişhekimi Abdülkerim Karaağaç Ağabeyimin seçimden bir gün önce sosyal medyada paylaştığı mesajların kayda geçmesini arzu ettim. Buyurun birlikte okuyalım;

“1 kasım yaklaşırken...!

Bu sabah (Cumartesi) camiden eve yeni gelmiştim. Cep telefonum çaldı. Telefonu açtım.

-“Biz bu numarayı muayenenin önünde asılı tabeladan aldık, doktor bey siz misiniz?”

-Evet benim, buyurun? dedim.  -“Eşimin dişi çok ağrıyor da ne olur, gelebilir misiniz?”

-“Tabii gelirim, siz öyle ağrılar içinde kıvranırken ben hayır mı diyeceğim, geliyorum bekleyin” dedim.

.. Beş dakikada muayenehanede oldum. Muayenehanemin Havalanması için pencereleri açtım, önlüğümü giydim derken o arada zil çaldı ve Kapıyı açtım, karşımda bir beyle bayan vardı.

-“Buyurun arayan siz miydiniz” dedim. -“Evet arayan bizdik.” Bir anda ses tonunu yükseltti ve..

-“Bana bak, biz ölsek de, senin gibi görünümlü, “DİNCİ”lere ihtiyacımız olmaz tamam mı? DUVARLARA TAŞLARA YEMİN OLSUN Kİ, BU MEMLEKETTE AK PARTİLİ KİM VARSA SOYUNU TÜKETECEĞİZ.”

- Ben dişi ağrıyan biri için insan ayrımı yapmam. Bak, ben sizin kimliğinizi sormadan koşarak geldim. Onların dişi ağrıyorken ben keyfime bakamam... dedim. Sizin şu söyledikleriniz insanlara yakışacak şeyler değil. Hiçbir şey söylemeden de ayrılıp gidebilirdiniz...

Ve ayrılırken, merdivenlerden inerken küfürler yağdırarak,

-Sizin gibiler soyguncu, atamızı elimizden alıp çamura attınız, bu memlekette CHP ye, HDP ye oy vermeyenlerin kanlarını seçimden sonra göreceğiz vs.....daha neler neler söyleyerek çekip gittiler. Sebep; benim sakallı görünümüm. Rabbim anlayış nasip eylesin.”

20 yıl önce Gündüz Gazetesi yazarı olarak tanıdığım, bir süre AKRA FM’de mesai arkadaşlığı yaptığımız, bir süreden beri de Milat’ta yazan R. Ercan Bitikçioğlu Ağabeyin sevdiklerini Allah için seven, buğzettiklerine de Allah için buğzeden bir Müslüman olduğuna şahidim. Onun dün oyunu erken saatte verdikten sonra düştüğü notları ve duasını da önemsedim:

“SEÇİM GÜNÜ DUÂM: ALLAH'IM... Sana düşmanlık edenlere ben de düşmanım. Biliyorum amelim az, hamdim az, günahım çok. Lâkin Sana (c.c) düşmanlık edenlere öyle bir düşmanım ki, bu uğurda canımı saniye bekleyip tereddüte düşerek verirsem bütün az amellerimi de yok say... Allah'ım, senin düşmanlarına karşı mücadele etmekle geçti ömrüm. Allah'ım bugün de erken saatte senin düşmanlarını kahretmek için gidip oyumu Ak Parti'ye verdim. Biliyorum onlar senin davânı yüceltmekte ecdadımız kadar gayyur değiller ama onların bu eksik mücadeleleri dahi bugün için yüce İslâm dini ve ümmet için, vatanımız ve mücadelemiz için büyük bir alan açtı. Senin (c.c) düşmanların bu yüzden onların kellelerini istediler. Allah'ım onlara yapılan bu düşmanlık hürmetine onları da affet ve milletimize onları desteklemek yönünde ilham ver, heves ver. Allah'ım yeniden o eski 1930'ların karanlık günlerine döndürme ülkemi. Amin. AMİN DİYENLERİ DE AFFET ALLAH'IM. (amin)”

Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim öncesi yaptığı çok sayıda mühim ve unutulmaz konuşmadan birisinden kısa bir bölümü köşemde misafir etmek istiyorum:

Memur-Sen’in Ankara Arena Spor Salonu'nda gerçekleştirdiği 'Millete Vefa Yolunda 20 Yıl' programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:

“Bölücü terör örgütü güvenlik birimlerimize karşı alçakça, haince saldırılar düzenliyor. Bu ülkenin bir siyasi partisinin hem de cumhuriyetle yaşıt olmakla övünen Atatürk'ün kurmasıyla övünen bir siyasi partinin genel başkanı çıkıp 'PKK niye silah bıraksın?' diyebiliyor. Dikkat edin Pensilvanya medyası ile PKK medyası aynı dili kullanabiliyor. PKK ile DEAŞ aynı istikamet doğrultusunda hareket edebiliyor. Neden? Birbirine benzemez, acaba neden bir araya geldiler bunlar? Çünkü hedefler aynı. Hepsinin hedefi yeni Türkiye; güçlü, büyük, Filistin mücadelesini yüreklice savunan, dünya beşten büyüktür diyebilen bir Türkiye. Dünyada 200'e yakın ülkenin kaderini 5 daimi üyeden bir tanesinin dudaklarının arasından çıkacak sese mahkûm eden bir anlayış. Böyle bir şey olabilir mi? Ama şu anda dünya böyle. Erdoğan bunu söylüyor, diye çok ileri gidiyorsun diyenler çıkabilir. Köşelerinde bunları yazanlar olabilir. Onlar ne derse desin biz hakkı tutar kaldırırız o kadar. Sanmayın ki bunlar bana, benim aileme saldırıyor. Bunların hedefi biz değiliz. Bunların hedefi Türkiye'dir, millettir, milli iradedir."

Türkiye’nin emin adımlarla yoluna devam edebilmesi için 1 Kasım öncesi oluşan havanın unutulmaması gerek. Bu sonuçlar için hamdedelim, şükredelim. Mazlum ve mağdurların yanında yeni ve güçlü bir Türkiye için mücadeleye ve hizmete devam edelim.

 

recep.kocakk@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.