77 milyonun Cumhurbaşkanı

Dünkü gazetelerden bir haber: “Alman Der Spiegel dergisi, Almanya istihbaratının 2009'dan beri Türkiye'yi izlediğini iddia etti. Spiegel'e göre Alman hükümeti, BND olarak bilinen istihbarat teşkilatına Türkiye'yi izlemesi için 2009'da talimat verdi. Hükümet Alman istihbarat teşkilatından Türkiye'yle ilgili elektronik ve alan istihbaratı dâhil her türlü bilgiye ulaşması istendi. Bunun üzerine BND çalışma belgesini yenileyerek Türkiye'yi izlenmesi gereken ülkeler listesine aldı..”

2007 yılında Almanya Deniz Feneri e.V’ye yapılan baskınla başlatılan malum süreçle, yardım konusunda en bilinen marka olan Deniz Feneri üzerinden bir karalama kampanyası yürütülmüştü. Amaç hem Deniz Feneri’ni hem de benzer bütün insani yardım kuruluşlarını itibarsız hale getirmekti. Uzmanlar, işin arkasında Alman derin devletinin ve Alman istihbaratının bulunduğuna dikkat çekmişti.

Almanya’dan düğmeye basılan ve Aydın Doğan medyasının iştiyakla destek verdiği kampanyanın hedefinde Başbakan Erdoğan da vardı. Aydın Doğan sert kayaya çarptığını anlamakta gecikmedi..

Şükür ki Deniz Feneri dimdik ayakta ve Gazze’ye, Nijer’e, Suriye’ye, Iraklı Türkmenlere, Arakanlı kardeşlerimize yardımlarını devam ettiriyor.

Deniz Feneri’nin Kanal 7’de yayınlandığı günlerde bir programda çöpten meyve toplayan bir ailenin hikâyesi ekrana getirilmişti. Reklam arası verildi. Aradan sonra ailenin hikâyesine devam edilecekti. İkinci bölümde, ailenin problemlerine nasıl çözüm üretildiği gösterilecekti. Ailenin yaşadığı ilin belediye başkanı da üretilen çözümlere destek vermişti.

Saatler gece yarısını geçmişti. Program biraz sonra tekrar başlayacaktı. Deniz Feneri Çağrı Merkezi’ni arayan Başbakan Erdoğan telefonu açan görevliye, “Ailenin bilgilerini özel kalem müdürüm Hikmet Bey’e iletin. Biz de elimizden gelen desteği verelim” demişti. Çağrı Merkezi görevlisi şaşırmış ama şaşkınlığı uzun sürmemişti.

Sonradan öğrendik ki, gecenin o saatinde Başbakan Erdoğan söz konusu ailenin yaşadığı ilin valisini ve belediye başkanını da aramış, “Memleketimizde bu durumda aileler hâlâ var mı? Bu aileden siz haberdar mısınız?” gibi sorularıyla muhataplarını terletmişti..

12. Cumhurbaşkanı’nın seçileceği 10 Ağustos tarihine birkaç gün kala Anadolu Ajansı’nın bir haberi;

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık 3 yıldır görüşmeyen baba-kızı barıştırdı.

Zeytinburnu İmam Hatip Lisesi'nde okurken birbirlerine gönül veren Erkan Özcan ile Fevziye Tahiroğlu, mezun olduktan sonra evlenmek istedi. Kızın Özbek asıllı babası Mahmut Tahiroğlu, kızının geleneklerine uygun evlenmesini istediği için bu karara karşı çıktı. Buna rağmen 3 yıl önce evlenen Özcan çifti, Muğla'ya taşındı. Kızının düğüne bile gitmeyen baba Tahiroğlu, kızıyla bir daha görüşmedi.

Sürekli babasıyla barışmanın yollarını arayan Fevziye Özcan, bir program nedeniyle Muğla'da bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu'dan yardım istedi. Özcan, kendisine yardım etmesini istediği Başbakan Erdoğan'a yazdığı mektubu iletmesi için Soylu'ya verdi.

Mektubu alan Erdoğan, Fevziye Özcan vasıtasıyla baba Mahmut Tahiroğlu'nu aradı ancak beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. Karşısındaki kişinin Başbakan Erdoğan olduğuna inanmayan Tahiroğlu, telefonu kapattı. Başbakan Erdoğan da durumu Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın'a aktardı.

Aydın, Mahmut Tahiroğlu'nun evine giderek, durumu anlattı ve kızıyla barışmasını istedi. Tahiroğlu'nu torununun fotoğrafını gösteren Aydın, bir süre babayla muhabbet etti. Aydın'ın "Başbakan Erdoğan arayınca ne hissettin" sorusuna Tahiroğlu, "Tanıyamadım. Arkadaşlarım bana 'Dolandırıcıdır o. Telefonu kapat' dedi. Dünyada en çok isteğim şey Başbakanımızla konuşmak. Başbakanımız bütün Müslümanları, ümmet-i Muhammet'in sesi" cevabını verdi. 

Belediye Başkanı Aydın, daha sonra telefonla Fevziye'yi arayarak, babasının affettiğini söyledi. Kızının telefonda özür dileyip, af dilemesi üzerine gözyaşlarını tutamayan Tahiroğlu, kızı ile bir süre telefonda duygu dolu görüşme yaptı. Görüşmenin ardından tekrar telefonu alan Aydın, Özcan'ı eşi ve çocuğuyla İstanbul'a davet etti.

Atatürk Havalimanı'nda karşılanan Özcan ailesi, ilk önce Başkan Aydın'ın makamında ziyaret etti, sonra baba ocağına götürüldü. Fevziye Özcan, ailesiyle hasret giderdi.

Zeytinburnu Belediye Başkanı Aydın, daha sonra Başbakan Erdoğan'ı aradı, durumu anlattı ve telefonu Tahiroğlu'na verdi.

Telefonda Başbakan Erdoğan ile konuşan Tahiroğlu, "Çok teşekkür ediyorum. Bu kadar zamanınızı bize ayırdınız. Ben sizin yolunuza kurbanım. Sözünüzü asla tutmamazlık yapmam. Müslümanların sesi, gâvurların korkususunuz" diyerek, telefonu kızına verdi.

Kızı Fevziye ise Başbakan Erdoğan'la konuşurken, "Çok teşekkür ederim. Ben hiç ummuyordum ama siz vesile oldunuz" dedi.

Damat Erkan Özcan da "Ellerinizden öpüyoruz" diyerek, Erdoğan'a teşekkür etti.

"Barışmanın gerçekleşmesi beni çok mutlu etti" diyen Erdoğan, Aydın'dan telefonu Tahiroğlu’na vermesini istedi.

Baba "Başbakanım özür diliyorum. Sesinizi çıkaramadım. Sizin bir sözünüz yeter. Ben kızımı affettim" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan bunun üzerine telefonu Fevziye'ye vermesini istedi. Fevziye'yi de tebrik eden Başbakan, bu kez telefona damat Erkan Özcan'ı istedi. Özcan’a "Resmi nikâhınız var mı?" diye soran Erdoğan, "Evet" yanıtını alınca Özcan'dan üç çocuk sözü aldı.

Çöpten meyve toplayan kadından babasıyla barışmak isteyen genç hanıma kadar, 77 milyonun Cumhurbaşkanı böyle olunur. Hayırlı olsun.

 

recep.kocakk@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.