Bir İmam Hayal Ediyorum

 

Yıllar önce İlahiyat Fakültelerinden birisinde bir Hoca, “Bir imam hayal ediyorum, bir müftü hayal ediyorum” diyerek başladığı konuşmalarda ideal din adamı profilleri çizermiş. Mesela imam, köyün sadece dini hayatını güzelleştiren değil, istihdam ve kalkınma problemine de katkıda bulunan kişidir o tanımlamaya göre. Hayal edilen müftü, helikoptere atlayıp en ücra köyümüzdeki bir ihtilafı çözmek üzere yola revan olur, tarafları barıştırıp dönermiş..

Deniz Feneri’nin köy iftarları vesilesiyle gittiğim Bilecik Söğüt’e bağlı Borcak köyünde yıllar önce bir İlahiyat Hocasının hayalini kurduğu o güzel insanlardan birisiyle tanıştım.

Mehmet Besici emekli bir din görevlisi, imam hatip. Eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli merkezlerde görev yapmış. En uzun hizmeti ise kendi köyü olan Borcak’ta yürütmüş. Mehmet Hoca 1885 yılında yapıldığı tahmin edilen ve tabelasına öyle yazılan köyünün camisinde tam 20 yıl görev yapmış.

Bir din görevlisinin kendi köyünde görev yapması esasen çok zordur. Hoca, o zorluğu aşmayı bildiği gibi köyün her türlü meselesinin halledilmesinde de köylüye öncülük etmiş.

İçme suyu şebekesiyle ilgili kalıcı çözüm üretilirken, yılardır hasretle beklenen göletin yapımı konusunda, caminin tamiri hususunda Mehmet Hoca tam da görevine yakışır bir biçimde “öncü” olmuş, liderlik etmiş.

Düğünlerde alkol kullanılmasını, silah patlatılmasını muhtarla da elbirliği yapmak suretiyle kaldırmış. Kahvehanelerde oyun oynanması yasaklanmış.

Bütün bunlar yapılırken Mehmet Hoca köylülerini, cemaatini ikna etmiş, muhtarı da yanına almayı başarmış.

Mehmet Hoca’nın birbirinden güzel icraatları bir yana, bir yuvanın dağılmasını, belki de kan dökülmesini nasıl önlediğini bir anlattı ki, insan bu hikâyeyi dinleyince, “Bu hocadan her köye, her mahalleye lazım” demekten kendini alamıyor.

Yeni evli çiftin bir bebeği dünyaya gelmiş. Genç anne ve baba bebeklerinin sevinci yaşayamadan iki aile arasına ihtilaf girmiş. Kim bilir ne kadar basit bir meseleden üstelik. Ama sebebin bir önemi yok. Problem giderek derinleşmiş ve sonunda genç anne ailesi tarafından alınıp götürülmüş.

Damat tarafı ise bebeği annesinin götürmesine engel olmuş.

Bebek anne kucağından mahrum, genç adam ve yeni gelin ise eşlerinden uzak bir halde iş mahkemeye kadar götürülmüş.

Köyün imamı Mehmet Hoca işin giderek içinden çıkılmaz bir hal almakta olduğunu görmüş. Erkek tarafı bebeği annesine vermemekte ısrar ediyor, kız tarafı ise mahkeme sonucu ne olursa olsun, bebeği alamamaları halinde neler yapacaklarına dair tehditler savuruyor, haberler gönderiyormuş..

Tarafların söylediklerini ne ölçüde yapabileceklerini çok iyi bilen Mehmet Hoca, duruşma günü mahkemenin yapılacağı Söğüt’e giden 20 kilometrelik yolu yürümüş ve taraflardan önce hâkimin karşısında çıkmış.

Hâkime kendisini tanıtmış. Biraz sonra önüne gelecek ailelerle ilgili detaylı bilgiler vermiş. Sözlerinin en önemli kısmı ise verdiği şu bilgiymiş; “Genç çift aslında birbirini seviyor. Damadın ve gelinin aileleri bu ihtilafın asıl müsebbipleri. Genç çift ayrı evde otursalar gül gibi geçinip giderler”.

Hâkim Mehmet Hoca’nın konuşmalarını dikkatle dinlemiş ve inanmış. Görevliyi çağırmış. Biraz sonra duruşması başlayacak davanın taraflarının odasına getirilmesini istemiş.

Aileler getirilmiş. Hâkimin odasında köyün imamını gören taraflar şaşırmışlar. Hâkim, “Ben köyünüzün hocasını dinledim ve ona inandım” diye söze başladıktan sonra gelin ve damada birbirlerini sevip sevmediklerini sormuş. Onlar Mehmet Hocanın söylediklerini doğrulamışlar.

Hâkim, damat ve geline yan yana gelmelerini söylemiş. İstenilen yapılmış. Sonra da damadın babasına dönerek, “Oğlunu ve gelinini ayrı bir eve çıkaracaksın” demiş. O arada taraflardan bazıları konuşup eski defterleri açmaya çalışmış ama hâkim kararlı ve sert bir üslupla “Susun, yoksa içeri atarım sizi” demiş. Susmuşlar.

Böylece bir yuva dağılmaktan kurtarılmış. Belki de iki aile arasında kan dökülmesi, onlardan bazısının toprağın altına, bazısının ise hapse girmesi önlenmiş.

Hâkimin odasından birlikte çıkan çift yıllar geçmesine rağmen Mehmet Hoca’ya dua ediyormuş.

Söğüt’ün kaymakamlarından birisi, “Bir köyde çözümlenemeyen bir problem varsa asıl sorumlu o köyün imamıdır” dermiş.

Kaymakamın sözünü aktaran Mehmet Hoca da aynı görüşte. O, yıllarca köyünün büyük küçük her problemi ile ilgilenmiş ve köylülerini ve muhtarı da yanına almak suretiyle çözümler üretmiş.

Mehmet Hoca emekli olduktan sonra kendi köyünde yaşamaya devam ediyor. Şirin bahçesinde çeşit çeşit meyve sebze yetiştiriyor. Hafta sonu oldu mu gözü evinin penceresinde. Şehirden gelecek çocuklarını, torunlarını bekliyor. Onların, kendi elleriyle yetiştirdiği meyve ve sebzeleri tüketmeleri, şen şakrak güzel vakitler geçirmeleri Mehmet Hoca ve eşinin ömrüne ömür katıyor adeta.

Mehmet Hoca bahçesiyle, ailesiyle, torunlarıyla meşgul olurken sosyal hayattan, köyünden uzaklaşmamış, elini eteğini çekmemiş. Bir ayağı bahçesinde, bir ayağı ise yine camide, yine köyünün merkezinde. Eski adetlere dönüş yönünde küçük bir kıpırdanma görse, o yine elbirliğiyle bir çözüm için kolları sıvıyor.

Deniz Feneri Derneği’nin verdiği iftar sonrası şu güzel tespiti de o yaptı; “Köyde çok basit sebeplerden ötürü insanlar birbirine kırılır. Küserler, birbirlerinin yüzüne bakmazlar. Allah sizlerden razı olsun ki, köylülerimizi aynı masa etrafında buluşturdunuz. Onlar bu vesileyle tekrar birbirlerinin yüzüne baktılar, kırgınlıkları giderildi..”

Allah Mehmet Hoca gibi çalışkan, becerikli, güler yüzlü ve çözüm odaklı yaşayan faydalı insanların sayısını artırsın.

Her mahallede, her köyde, her kurumda onun gibilere o kadar ihtiyaç var ki!

Mehmet Besici Hocama, ailesine ve sevdiklerine hayırlı, huzurlu ve uzun ömürler diliyorum.

Borcak Köyü iftarı için en büyük çabayı sarf eden İlim Yayma Cemiyeti’nin Söğüt Şubesi Başkanı ve Söğüt İmam Hatip Lisesi Okul Aile Birliği Başkanı Mustafa Işık Amcaya ve ekibine, köyün muhtarına teşekkürü borç bilirim.

Bayramınız mübarek olsun. Gelecek Ramazan ayına sağlık ve afiyetle, sevdiklerinizle birlikte ve hayırlı amellerle kavuşmanızı dilerim.

 

recep.kocakk@gmail.com

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.