Kenya’dan Milletvekili Adaylarına Çağrı

Hamit Kunt’la 2000 yılında Etiyopya’da birlikteydik. O yıl kuraklığa bağlı bir kıtlık sebebiyle açlıktan ölümler başlamıştı eski adı Habeşistan, yeni adı Etiyopya’da. Deniz Feneri yurtdışında gerçekleştirdiği yardım faaliyetlerinin ilk adımlarını Etiyopya’da atmıştı.

Başkent Addis Ababa’da bir ailenin misafiri olmuştuk ekip olarak. Yemeklerin dışında, mısır patlatmışlar ve bir seramoni ile kahve ikram etmişlerdi. Ailenin 13 yaşlarındaki bir erkek çocuğu Hamit Kunt’un özel ilgisine mazhar olmuştu. Kunt’un en çok fotoğrafı onunla çektirdiği dikkatimden kaçmamıştı ama sebebini anlamam için onun bir açıklama yapması gerekecekti.

Kunt ailesi 1999 Marmara depreminde 13 yaşındaki oğullarını kaybetmiş, ailenin diğer fertleri göçen binanın enkazı altından saatler sonra çıkarılabilmişti. Bir ara Kunt, Etiyopyalı erkek çocukla birlikte çektirdiği fotoğrafı gösterip, “Gözleri oğlumun gözlerine çok benziyor” demişti.

Kunt ailesine bir kez daha sabır diliyorum. Önden gönderdikleri canları anne babasına şefaatçi olur inşaallah.

Hamit Kunt ve Deniz Feneri Ankara şubesinden dostlar iyiliksever bir grupla birlikte Kenya’dalar. Sosyal paylaşım hesabından Kunt’un duygu yüklü notlarını ve sarsıcı fotoğrafları takip ederken hafızam beni 2000 yılına götürdü. Kunt’un notlarının acilen kitaplaşmasının hayırlara vesile olacağını düşünüyorum ve sizleri bir demet Kenya notuyla baş başa bırakıyorum:

Nairobi'ye indik elhamdülillah. Kenya / Nairobi / Thika'da kahvaltı. Ve lastik patlar. Sosyoloğumuzun çöl yağmuru keyfi başlar. Deniz Feneri ve Rida ile beraber, 700 bin mültecinin yaşadığı dünyanın en büyük mülteci Kampı Kenya Dadaab Mülteci kampındayız. Adaklarınızı emanetlerinizi getirdik. Yetimhane çalışmamızı da başlatıyorum. Destekleriniz ve dualarınızla. Dadaab Ifo Camp'ta. Dadaab'da sabah. Kamplara gidiyoruz. Yetimhaneleri ziyaret edeceğiz. Emanet aldığımız yetimleri. Deniz Feneri Derneği ve Rida ortak programıyla güne bismillah.

Ekvatorun tam üzerindeyiz an itibariyle. Dadaab Nairobi arası zorlu çöl yolculuğu başladı. 
Yarın Kakuma’da olacağız inşallah. Arabamızın lastiği üçüncü kez patlar. Yedek lastik de yoktur. Hava da çok sıcaktır. Sosyoloğumuz bu sefer yağmur keyfi değil çare düşünmek zorundadır. Ama bu durum çok da sosyolojik görünmemektedir. Kafalar çok karışıktır. Ve Allah'ın yardımı yetişir. Aynı güzergâha giden bir araba durur ve bizi en yakın şehre ulaştırmak için boş koltuklarına alır. 

Yorum: Allah, yolunda olanlarla her zaman beraberdir.

Çocuklarımıza özel odalarını hala beğendiremiyoruz.. Kenya Eldoret hava alanındayız. Ve Lodvar’dayız. Sosyoloğumuz gelen bagaj bandına anlam vermeye çalışıyor.

Deniz Feneri Derneği ve Rida ile beraber çıktığımız Kenya Seferi devam ediyor. Lastiğimiz 4. kez patladı. Esprisi bir yana bu yollar için az bile bu durum. Somali sınırındaki 700 bin Somalili mültecinin açlık ve sefalet içinde yaşadığı Dadaab Mülteci Kampında ve Garissa'da yetimhaneleri ziyaret ettik, yetimlerimizi sevindirdik. Dadaab'da planladığımız yetim okulunu projelendirdik. 
BM burada gıda yardımlarını durdurmuş. Yardımı misyoner kuruluşlar aracılığı ile yapmaya başlamış. Onların da amacı malum. Soru şu: Onların amacı malum da, sizin bir amacınız var mı ey ümmetin bir bir Müslümanları? ????? Ey sen. ...!!! Duydun mu?

Lodwar Dadaab yolu. Misyonerler Nairobi’den Dadaab’a uçakla ulaşırken, bizlere o imkan sunulmuyor. Mecburen arabayla gitmek zorundayız. Ve Lastiğimiz gece yarısı tekrar patlıyor.
Sosyoloğun kafası iyice karıştı. Akşama Mukaddime’ye bir bakacak. Acaba bu coğrafyaların bize bir tepkisi mi bu? Ama hangimize? Aman amannn fitneye dikkat. !!!!!!!

Çok yıldızlı Kakuma otelinden manzaralar. El fenerinden ışıldak icatları. Sosyoloğumuzun sosyal terapi seansları. Müslüman Turkanalılarla geçmişten geleceğe istikbal tasavvurları. Sıcaktan kavrulan biz Türklerin yıldız manzaralı avlu keyifleri..
Deniz Feneri ve Rida Der’in Kakuma’da yapacakları yardımların proje çalışmaları.

Biz sustuk yetimler konuşuyor. Deniz Feneri ve Rida Der ekipleri, Kenya, Kakuma Mülteci Kampındayız. Çok yıldızlı otelimize geldik. Ekibin hazırladığı çaylı yemek, sosyoloğumuzun sosyal içerikli konuşması, sohbetler ve istirahat. Herkes uyuyor. İçerden çekirge ve horlama, dışardan sanıyorum çakal sesleri deliyor gecenin sessizliğini. 
Burası Afrika. Tozun toprağın kir ve necis sayılmadığı, siyahın çirkin olmadığı topraklar.
Gelmeden, görmeden bilinmez, kucaklaşmadan anlaşılmaz. Bu çocuklar bizi, sadece Allah rızası için gelen beyazları çok seviyorlar. Biz de onları elbette.

Bütün aday adayı olan kardeşlerime bir çift sözüm var Dede yadigârı Afrika topraklarından.
Temsiline talip olduğunuz şehriniz için ulusal bir hayaliniz, yönetimi için yola çıktığınız vatan için evrensel bir rüyanız yoksa işgal etmeyin meclisimin bir tek koltuğunu. Lütfen.

Bir Turkana köyü. İbrahim soyundan geldiklerine inanıyorlar. Hâlâ gelenekleri İbrahimî. Ama maalesef hristiyanlaştırılmışlar. Tanışmamızdan, geleneklerimizin ortak oluşundan çok memnun oldular. Kadınlarda belli bir örtünme anlayışı var. Saygıya, emanete, namusa önem veriyorlar. Buraya adı İbrahim olan bir su kuyusu açmalıyız. Bir kaç dokunuş sonra Müslüman olmaları çok zor değil. Var mı bir İbrahim kuyusu açtıracak yiğit?

"Kusura bakmayın, buralarda açlık ve kıtlık var. O yüzden İbrahim'in geleneği olan hiç bir ikram yapamadık size" dediler Kenya'nın Turkanalıları...

Hamit Kunt dostumun ve ekipteki diğer kardeşlerin notlarının daha fazlasını ve fotoğrafları görmek için facebook sayfalarını ziyaret etmelisiniz. Allah, iyilik peşinde koşan güzel insanların yollarını açık etsin.

 

 

recep.kocakk@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum