Türkiye dindarlaşıyor mu?

Kişilerin kendisini nasıl hissettiği ve tanımladığı önemlidir. Bunun kadar, ilim adamlarının bir toplumla ilgili tespitleri, güvenlik birimlerinin verileri de mühimdir.

Ülkemizde hepimizi sevindiren, önceki yıllara göre iyileşme sağlanan alanlar elbette mevcut. O gelişmeler konusunda şükürden geri kalınmamalı. Erişilmiş güzellikleri muhafaza konusunda titizlik gösterilmeli. Bununla birlikte, sahip olduğumuz nimetler ve kazanımlarımız olumsuz gelişmelere karşı körlüğe sebep olmamalı.

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Yılmaz’ın şu araştırmasına bir bakalım: 2006-2012 yılları arasında beş vakit namazı kılanların oranında % 5,3 lük bir düşüş olmuş. Ayrıca Cumaya gidenlerin oranında da önemli düşüşler var. Yine kendisini çok dindar olarak görenlerde de % 7’lik bir azalma var. Bu yıllar arasında oruç tutanların oranında da % 7,3 lük bir düşüş yaşanmış.

Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı’na bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin (TUBİM) 2012 sonunda çok sayıda kurumla işbirliği yaparak hazırladığı “Türkiye Uyuşturucu Raporu”na göre rakamlar vahim. 2011 yılında 67 bin 99 uyuşturucu vakası meydana gelmiş, bu olaylarda 105 bin 665 şüpheli yakalanmış. Ele geçirilen ecstasy tablet oranında bir yıl öncesine göre % 45,7’lik bir artış olmuş. 2009-2012 yılları arasında Türkiye’de yakalanan kokain miktarında % 572 oranında artış görülmüş. Esrar yakalamalarında son 5 yılda % 140 oranında ciddi bir artış var. Metamfetamin adlı bir uyuşturucu türünün kullanımında da durum farklı değil. Metamfetamin uyuşturucusuyla ilgili olarak yakalanan şüphelilerin çoğunluğunu İranlılar oluşturmuş.

İstanbul’daki liseliler arasında yapılan bir ankete göre öğrencilerin % 32’si alkolü, % 9’u da uyuşturucuyu hayatlarında en az bir kere kullandığını ifade etmiş. Psikiyatrist Prof. Dr. Nesrin Dilbaz’ın belirttiği rakamlara göre uyuşturucu tedavisi görenlerin sayısı 10 yılda 17 kat artmış.

Aralarında Türkiye Yeşilay Cemiyeti’nin de bulunduğu 50 üye kurum ve kuruluşun katılımıyla kurulan, Türkiye Alkol Politikaları Platformu (TAPP) ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. Genel Kurul toplantısında platformun temel çalışmaları, politikaları ve vizyonu ile ilgili ayrıntılı bilgiler paylaşıldı. Hedef; tüm sivil toplum kuruluşlarının müdahil olduğu bir sağlık hareketi.

Alkol tüketiminin çağdaş normlarla uyumlu bir şekilde denetlenmesi amacıyla 8 Mart 2013’te kurulan Türkiye Alkol Politikaları Platformu, ilk genel kurul toplantısını gerçekleştirdi. Halk sağlığı üzerine özelleşmiş 50 üye kurum ve kuruluşun katılımıyla gerçekleştirilen Türkiye Alkol Politikaları Platformu (TAPP) Genel Kurulunda yeni Yürütme Kurulu seçildi. 26 Nisan Cumartesi günü Sepetçiler Kasrı’nda gerçekleşen toplantı sonrası Yürütme Kurulu üyeleri bir de basın toplantısı düzenledi.

Genel Kurulda konuşan Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, İngiltere’de 14-16 yaş aralığındaki gençlerde ağır alkol içiciliği oranının yüzde 46’lara ulaştığını ve ülkenin Alkol Politikaları geliştirmekte geç kaldıklarını itiraf ettiklerini belirterek; “Ülkemizde her üç lise öğrencisinden biri alkolle tanışmıştır. Biz de halk sağlıkçıları olarak bu seviye artmadan ortak akılla çözüm arayışına girmeye karar verdik” dedi.

TAPP Yürütme Kurulu üyelerinden İstanbul Trafik Vakfı’ndan Av. İzzet Pulur, Türk Karaciğer Vakfı’ndan Dr. Necmi Sınanmış, Kültür Aile ve Toplum Vakfı’ndan Dr. Gülşen Öztürk, Tüketiciler Birliği Derneği’nden Hatice Saadet Kalyoncu, İstanbul Kadın ve Kadın Kuruluşları Derneği’nden Hanzade Tosun katılımı ile bir basın toplantısı yapıldı. Kurul adına basın açıklamasını Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Op. Dr. Mehmet Akif Seylan gerçekleştirdi.

Op. Dr. Mehmet Akif Seylan, Halk sağlığı konusunda ilgili tüm kurumlar olarak 1 yıl önce TAPP’ın temellerini attıklarını ifade ederek öncelikle geçici bir kurul oluşturduklarını ve bugün de yürütme kurulunu seçerek çalışmalarına başladıklarını kaydetti. Seylan; “Amacımız, bir halk sağlığı problemi olarak alkol tüketimi ve bağımlılığının toplumun tüm kesimlerince farkına varılmasını sağlamaktır. Platformumuz tüm sivil inisiyatiflere açık, hepsinin fikirlerini alarak ortak akıl ile bu sağlık meselesinin üstüne gitmeyi amaçlamaktadır” dedi.

Kuruluş çalışmalarına 2013 yılında başlanılan platform; Türkiye’de alkol üretimi, satışı, tüketimi, reklamı, alkol promosyon ve teşvikinin izleme ve değerlendirilmesi ve alkol bağımlılığı gibi konular üzerine yoğunlaşıyor. TAPP bünyesinde, Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye Yeşilay Cemiyeti, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Kalp Vakfı, Türk Kardiyoloji Derneği, Türk Karaciğer Vakfı, Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı, Milli Pediatri Derneği, Otizmlilere Bakım ve Eğitim Derneği, Türk Böbrek Vakfı gibi sağlık kuruluşlarının yanı sıra İstanbul Trafik Vakfı, Tüketiciler Birliği, Eğitimciler Birliği Sendikası, Esnaf ve Sanatkârlar Derneği gibi muhtelif sektörlerden de kuruluşlar bulunuyor. Platformda sivil kuruluşlar dışında Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu gibi resmi kurumlar da gözlemci olarak bulunuyor..

Rakamların dili acıtıcıdır. Hepimizi, günümüzü ve yarınlarımızı doğrudan ilgilendiren verileri sevimsiz olsalar da dikkate almalı, üzerinde kafa yormalıyız. Bu tablonun değişmesi için acilen harekete geçilmeli. İmam Hatipli Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu rakamlardan fevkalade rahatsız olduğundan ve tablonun değişmesi için ilgili birimlere çoktan talimat verdiğinden zerre kadar şüphem yok.

Ülkenin genelinde oluşan olumlu havayla rehavete kapılmamalıyız. Silkinme ve kendimize gelme vaktidir.

“Toparlanalım, bir yere gitmiyoruz.”

 

recep.kocakk@gmail.com

https://twitter.com/recebkocak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.