Çin neymiş?!.

Demek ki neymiş? Çin sadece 'Çin Malları'ndan ibaret değilmiş.

Çin, nüfusu ve üretim kapasitesi ile devasa bir güç...

Ama Çin ülkesi yönetim şekliyle aynı zamanda 'zalim düzen' uygulayan bir zulüm ülkesidir. Biz her meseleye bir de 'Adil Düzen' penceresinden baktığımızdan, 'Çin Meselesi' bizim için bir de bu yönüyle önemlidir.

Dünya ve insanlık, pek çok açıdan bu devasa gücü dikkate almak, izlemek, yaptıklarına bakmak ve onunla olan ilişkilerini ona göre düzenlemek zorunda.

Hele biz Türkler açısından bu durum, yani Çin ve Çinliler ile olan ilişkilerimiz, iki taraf için tarihte önemli olduğu gibi; bugün ve gelecekte de önemlidir.

Uzaydan bakıldığında, insan yapısı tek eser görünür: Çin Seddi.

Çinliler bu devasa Çin Seddi'ni Türklere karşı yapmak zorunda kalmışlardır.

Eskiden biz Türkler (Orta Asya Türkleri) Çinlilere saldırırdık...

Şimdi devran döndü, Çinliler nüfus ve üretim güçlerine, özellikle de 'Çin Malları'na dayanarak adeta bütün dünyaya saldırıyorlar...

***

Zalim Çin yönetimi nedir?

Adını sorarsanız; adı "Çin Halk Cumhuriyeti"dir. Ama dünyanın en kalabalık nüfusunu barındıran bu ülke gerçek anlamda ne kadar "halkçı"dır ve ne kadar "cumhuriyetçi"dir. Teşbihte hata olmazsa; bizdeki "Cumhuriyet Halk Partisi" ne kadar halkçı ve cumhuriyetçi ise, "Çin Halk Cumhuriyeti" de ancak o kadar halkçı ve cumhuriyetçidir!

Demek ki neymiş?

Sadece isimle halkçı ve cumhuriyetçi olunamıyormuş.

Her şeyden önce sözü edilen o halkçılığın ve cumhuriyetçiliğin "anayasa"sını, onun ardından da o anayasanın "mekanizma"sını kurmak gerekir.

Ancak, biz Çin'e ve Çinlilere bu konuda çuvaldızı veya iğneyi batırmadan önce, kendi genel durumumuzu ve de özellikle yönetim biçimimizi hatırlama bâbında hiç olmazsa küçücük birkaç iğneyi öncelikle kendimize  batırsak iyi olur. Anayasamızdan, anayasanın uygulanması ile ilgili mekanizmaya... Yönetim biçimimizden, o yönetimin uygulama mekanizmalarına... Adalet mülkün/yönetimin temeli olduğuna göre; Çin'den önce biz kendi ülkemizi ne kadar "adalet" ile yönetiliyoruz?!.

Neyse, "sorunlar" var oldukça "sorular" bitmez; biz yine Çin'e dönelim...

***

"Komünist" bir parti tarafından yönetilen çağımızdaki Çin, üretim tarzı ve bugünkü sosyal yapısına baktığımızda aslında "kapitalist" bir ülke midir?

"Vahşi kapitalizm" der dururuz. Devasa Çin heyulasının tamamen ve bütünüyle "vahşi kapitalizm"in yani "vahşi küresel sömürü sermayesi"nin emrine girdiğini hiç düşündünüz mü? Düşünmediyseniz, bence şu andan itibaren düşünmeye başlayın...

Sömürü sermayesi ABD'den nereye kayıyor? Çin'e...

Dikkat: Küresel sermaye üretim üslerini Çin'e taşıyor! Çin, göstergelere bakıldığında, önümüzdeki süreçte ekonomik ve askeri açıdan ABD'yi geçecek...

ABD geçen yüzyılda ve günümüzde sömürü sermayesinin paralı askeri değil midir?

Düşünsenize; peki, ya Çin devasa nüfusu ve üretim gücü ile sömürü sermayesinin paralı askerine dönüşürse, dünyamızın ve insanlığın hâli nice olur?!.

Demek ki; 'Çin aslında neymiş?!.' diye pek çok yönden bugünden düşünmenin zamanıdır. Doğu Türkistan'daki "Çin Musibeti"nin bizler ve insanlık açısından "nasihat"e dönüşmesi için meselenin bir de bu yönlerini düşünmemiz gerekiyor. O halde düşünelim...

Kaynak: Milli Gazete

Önceki ve Sonraki Yazılar