Hatırlatıyorum

Dört derdimizi, hem de başa bela dört derdimizi hep hatırlatıyorum...

- İŞSİZLİK...

- İç ve dış BORÇLAR...

- Millî olmayan dışa bağımlı MEDYA...

- Tarafsız, bağımsız, etkin, saygın ve 'adil' olmayan YARGI...

Hep hatırlatmamıza rağmen, bu sorunlar bir türlü çözüme kavuşturulmadıklarından; o anda bu dertlerden biri veya birkaçı birden öne çıkıp devreye girdiyse, onun/onların sebebiyet verdiği 'musibetler' hep başa bela olmaya devam ettiği için hatırlatıyorum...

Başa, aileye, topluma, hükümete ve devlete bela bu dertlerin 'musibet' derecesindeki zararları bir türlü 'nasihat' yerine geçip de yapılması gerekenler yapılmadığı, ülkemizin bu ana sorunları bir an önce 'çözüme' kavuşturulmadığı için hatırlatıyorum...

Bu dertler fertleri, aileleri, esnafı, tüccarı, şirketleri, fabrikaları, irili ufaklı iş yerlerini yıkıyorken; bir gün devletimizi de temelinden yıkmasın diye hatırlatıyorum...

Hatırlatıyorum...


İŞSİZLİK, parasızlık, yokluk, yoksulluk, açlık, hastalık, nakit veya kredi kartı gibi BORÇLAR, toplumun temel direği olan ailelerdeki hiç olmazsa asgari ihtiyaçlarının karşılanamaması sebebiyle insanlar her gün intihar ediyor, İNTİHAR!!!

Çözülemeyen sorunlar sebebiyle, Allah tarafından bahşedilen en önemli değer olan HAYATA, insanın kendi hayatına kendi kendine son vermesi ne demektir?!.

Soruyorum: 'İNTİHAR'dan daha ötesi, bu musibetten daha beteri var mı?!.

Soruyorum: Bu 'ekonomik ve sosyal sorunlar' çözülmeyi beklemiyor mu?!.

Soruyorum: Çözülmedikçe, bu sorunlar 'Sosyal Tufan'a dönüşmüyor mu?!.

Soruyor, soruyor, soruyor ve çözümleriyle beraber hep hatırlatıyorum...


YARGI bugünlerde ne âlemde, 'adil' olması ve 'adalet' dağıtması gereken yargı bugünlerde neler yapıyor?!.  Önce bir mahkeme karar veriyor... Sonra o mahkemenin verdiği kararın başka bir mahkeme tarafından adeta ters yüz edilmesi ve bunun bir istisna olmaktan çıkıp kitlesel hâle dönüşmesi ne demektir biliyor musunuz?!. 'Adalet mülkün/yönetimin/ devletin esası/temelidir' diyor ve bunun böyle olduğuna gerçekten inanıyorsak; adil olmayıp zalim olan adalet ve devlet düzeni ile bir devlet daha ne kadar ayakta kalabilir?!.

Soruyor, hatırlatıyorum: Devletin yıkılmasını önlemek için daha ne bekliyoruz?!.


MEDYA, millî olmayan medya ne âlemde, bugünlerde neler yapıyor?!. Medyanın bir bölümü yargının bir yöndeki kararını doğru buluyor, yargının diğer bölümünün ters yöndeki kararını medyanın diğer bölümü doğru buluyor ve o yönde yayın yapıyor!.. Suçlunun medya tarafından belirlenip ilan edilmesi, ayrıca bu yöndeki yayınların her medya grubu için belli bir yönde olması, diğer medya gurubunun ise farklı yönde olması ne demektir?!. Adalet arayışı haklılık ya da haksızlık kriterine göre değil, taraf olma temeline göre belirleniyor!..

Soruyor ve hatırlatıyorum: Bu yargı hak ve hukuk dağıtan hakem olabilir mi?!.


Hatırlatıyorum: Ekonomik kriz ve adaletsiz gelir dağılımı, düşük gelirli kitlelerde daha büyük zararlar vermiş gibi görünüyor. Hükümet için yanlış olan, hükümetin krizin çözümünü sadece ekonominin genelini ifade eden rakamlardaki düzelmeye bağlamış olmasıdır. İşsizliğin çözümünü sadece yatırımların artmasında ararsak, uzun zaman beklememiz gerekir. Uzun ve kısa vadeli çözümleri farklılaştırmak, alternatif çözümlere kulak vermek ve ekonomik krizin oluşturduğu sosyal problemleri 'sosyal patlamalar' olmadan etkisizleştirmek gerekir. Hatırlatıyorum...

Önceki ve Sonraki Yazılar