İşsizlik 1 Halk işsiz ve aç!

İşsizlik aldı başını gidiyor...

İşsizlik sorununun çözümü konusunda AK Parti iktidarı bir arpa boyu yol alamadı...

Özelleştirmelerle seksen yıllık birikimler sekiz yılda tarumar edildi, satılacak bir şey kalmadı; artık yollar, köprüler, barajlar, nehirler, limanlar satılacakmış veya satılıyormuş!!!

Sömürücü yabancı kaynak miktarı Eylül sonunda 117 milyar dolara çıkmış; 75 milyarı borsada, 33 milyarı hazine bonolarında, 10 milyarı mevduatta; yani tamamı FAİZDE!

İşsizlik sorununu çözecek "üretim"de tek kuruş yok; hepsi FAHİŞ FAİZDE!

Cari açık, bütçe açıkları, ithalat patlaması gibi konulara hiç girmiyorum...

Ekonomi genel olarak sade vatandaş için hiç de iç açıcı değil...

İşsizlik başta, ekonomik sorunları çözmek gerekiyor...

İktidardan ümidimi kestim; ümidim halkta...

İşimize bakalım, sorunu kendimiz çözelim.


Ortada temizlenmesi gereken bir pislik varsa, temizlersiniz. Bir evi temizlemeye başladığınız zaman birden temizleyemezsiniz; bir kenardan süpürmeye başlarsınız...

İşsizliği çözerken de, sorunu ülkenin yahut beldenin bütününde çözemezsiniz. İşe bir semtten başlanmalıdır. Kırda, köyde, kentte, taşrada bir sokaktan işe başlamalıyız...

-Semtteki bir müteşebbis "bir bakkal/market" açıyor, parasıyla mal alıyor ve satıyor.

-Başka bir vatandaş da sokakta "bir işyeri" kuruyor ve orada insanları çalıştırıyor.

-Semttekiler/sokaktakiler işyerinde para kazanıyor, bakkaldan alışveriş yapıyor.

-Köylerdekiler, taşralardakiler de çalışıp zirai mahsullerini üretiyorlar.

Bizim sokaktaki bakkalı/ minik marketi işletmeyen başka bir "müteşebbis" vatandaş da onların yani o köylülerin tarım mahsullerini alıyor ve götürüp pazarda ve bizim bakkalda satıyor. Böylece tarım ürünlerini satan köylü, köyünde bu sistemle kurduğumuz bakkaldan sanayi ürünlerini alarak yaşıyor. Kriz olmayan normal zamanlarda bu böyle devam ediyor...


SÖMÜRÜ SERMAYESİ boş durmuyor, "suni krizler" çıkarıyor; veya KAPİTALİZM kendiliğinden zaten hep "krizler" üretiyor... TÜRKİYE de kapitalizmle ve sömürü sermayesinin direktifleriyle güya yönetiliyor; daha doğrusu sömürülüyor... Yani; köyün, semtin, sokağın dışında, ülke içinde veya ülke dışında zaman zaman "KRİZ/LER" oluyor!.. Semtte, sokakta üretilen sanayi mamulleri satılmıyor... Veya köylünün üretiği tarım ürünleri satılmıyor; tarım ve hayvancılık tamamen çökmüş durumda!.. Satılanlar da para etmiyor, üretim maliyetlerini bile karşılamıyor...

Semtteki, sokaktaki imalathane kapanıyor...

Köylerimizdeki tarlalar hacizde!..

Halk işsiz ve çaresiz!..

Üretim stop!

Halk bakkaldan alışveriş yapamıyor; bakkalı işleten de bakkalını kapatıyor.

Sonuç: HALK İŞSİZ VE AÇ!


İşte, bir ülkede "İŞSİZLİK VE KRİZ/LER" böyle başlar...

Bunu gidermek için devlet güya destek/ler veriyor...

Zoraki olarak işler güya ite kaka yürüyor...

DEVLET gittikçe borçlanıp batıyor...

Bunun sonu Osmanlılarda olduğu gibi yıkılmakla sonuçlanır. Türkiye göz göre göre işte böyle yıkıma doğru sürükleniyor. Bir ülke halkıyla birlikte işte böyle batırılıyor.


Merak etmeyin; çare ve çözüm var.

Çare ve çözümler gelecek yazılarda...

Önceki ve Sonraki Yazılar