Terörü nasıl bitirelim?

Hüküm şudur: İşsizlik varsa terör de vardır. Ülkemizdeki iki büyük sorunumuzdan, iki büyük problemimizden söz ediyorduk, terör ve işsizlik üzerinde duruyorduk.

Vatanımızı bir gemiye benzetirsek; vatan denen gemimizde delikler var, gemimiz su almaya başlamış ve gemideki bu delikleri kapatmak çok basit. Ama çözümlerdeki bu basitliği görmek için göz, işitmek için kulak gerek.

İlgililer ve yetkililer çare ve çözüm olarak yazılanları görseler, söylenenleri dinleseler, delikleri hemen görecek ve kapatacaklar.

Ama onlar geminin su alan deliklerini bir an önce görüp tıkayacaklarına; gözlerini hakikatlerden kaçırıp kapatıyorlar, kulaklarını çözüm önerilerine tıkıyorlar!!!

H H H

Bugünkü yazımızda, gemideki çok büyük ve çok tehlikeli iki delikten biri olan ve artık vatan gemisini her an batırabilecek mesabedeki "TERÖR" üzerinde duralım... Bu konuda ne gibi çare ve çözümler üretilebileceğini düşünelim... Düşünmekle kalmayıp gereğini yapalım.

Her şeyden önce şunu iyi bilin ki; terörü sizin bugüne kadar uyguladığınız metotlarınızla önleyemezsiniz, ne "açılım" ne "imha sistemleri" ne de bugüne kadar uyguladığınız diğer her türlü metotlar ile terörü ortadan kaldıramazsınız.

Terörün tek çaresi vardır: Terörü ancak "Adil Düzen" ile önleyebilirsiniz.

H H H

Terörü önce önlemek, sonra tamamen sona erdirmek için neler yapmalısınız?

Bir: Her şeyden önce ülkeyi gerçek anlamda nüfusu ve diğer verileriyle yüze yakın vilayete böleceksiniz. Her vilayetin, her ilin meclisleri ve şuraları olacak, bunları doğrudan oranın halkı seçecek. Merkezden atamaları kaldıracaksınız. Halk olarak valilerini (başkanlarını) kendileri seçecekler, valiler merkezden atanmayacak.

İki: Bu yapılanmayı gerçekleştirdikten sonra illere iç işlerinde tamamen bağımsızlık vereceksiniz, iç işlerinde tamamen serbest olacaklar. Kendi kanunlarını kendileri yapacaklar. Hakemlerden oluşan mahkemeleri olacak; Yargıtayları, Danıştayları olmayacak. Lise öğrenimini kendileri yapacaklar. Batı dillerinde kolejler olduğuna göre; Arapça medreseler de açılacak. Hür olacaklar. En önemlisi, kendi iç güvenliklerini sağlamak üzere jandarma teşkilatlarını kendi aralarında kuracaklar ve iç güvenliği kendileri temin edecekler.

Üç: Bölge merkezleri olacak ve bölge merkezlerinin valileri merkezden atanacak. Ankara, İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Konya, Samsun, Erzurum böyle olacak ve bunlar yani bu merkezler on iki kadardır. Buralara oranın halkından olmayan askerlerden oluşmuş ordular yerleştirilecek. Ordu taşra illerinin iç işlerine karışmayacak, izinli olmadan oralara giremeyecek. Eğer iller kendileri iç güvenliği sağlayamazlarsa, sıkıyönetimi kendileri ilan edip bölge merkezinden gelen askeri birliğe yönetimi teslim edecekler; istedikleri zaman da sıkıyönetimi kendileri kaldıracaklar. Devlete isyan eden ayırımcı il olursa, ordu oraya girecek ve o il dağıtılacak. Ordunun asıl görevi ise o bölgenin dış savunmasını yapmaktır.

Dört: Adalet sorununu bir türlü çözüme kavuşturamayan, hattâ sorunun ana sebebi olan "merkezi yargı sistemi" kalkacak, "hakemlik sistemi" gelecek. Mağdur olan kişi bir hakem seçecek, mağdur eden de bir hakem seçecek; baş hakemi de hakemler seçecek. Bunların verdiği kararlar kesin olacak. Kimse bozamayacak. Haksız kararlara karşı hakemler aleyhine mahkemeye (yani yine hakemlere) gidilecek. Bir Kürt vatandaşın bile sorunu varsa, devlet aleyhine hakemlere gidebilecek.

İşte bu dört tedbir terörü bıçakla kesilmiş gibi birkaç ay içinde sona erdirir.

H H H

En baştaki hüküm cümlemizi tekrar hatırlayalım: Bir yerde "işsizlik" varsa orada "terör" de vardır. Özellikle ülkemizin doğu tarafındaki "TERÖR"ün ana sebebi ve kaynağı "İŞSİZLİK"tir. Bu sebeple "terör"den sonraki konumuz "işsizlik" sorunu ile ilgili olacaktır.

Geri izlemetrackback

Önceki ve Sonraki Yazılar