Müminler Gerçekten Kardeş Mi?

Müminler Gerçekten Kardeş Mi?

 

Bu soruyu kendime sorup duruyorum, fakat bir türlü tatmin edici bir cevap bulmuş değilim. Nerden mi geliyor bu soru aklıma? Hucurat Suresinin 10uncu ayetinde Allahu Teala: “Müminler kardeştir.” diyor ve devam ediyor: “O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’tan korkun, olur ki size merhamet edilir.” Bu ayeti okuduğumda içeriğini düşündüm. Allahu Teala bu ayetle tam olarak neyi kastetmektedir? Neden müminleri bir kardeş taifesine koymaktadır? Ve onları kardeş ilan etmekle onlara ne tür bir sorumluluk yüklemektedir? diye... Tefsir kitaplarını incelemeden önce kendimce bir cevap arayışına giriştim. Önce kardeş kelimesinin tanımlamasını sözlükte aradım ve bir kaç tarif buldum. Bunların her biri benim de tahmin ettiğim tanımlamaların hemen hemen aynısıydı.

 

Din derslerimizde ve dini eğitimimizde üç çeşit kardeşlik olduğunu öğrenmiştik zamanında. Bunun ilki: Aynı ana ve babadan veya yalnız ana yahut babası müşterek çocuklar, yani biolojik bir bağ. İkinci kardeşlik ise ilk insan Hz. Adem ve onun hanımı Hz. Havva’ya dayanan insanlık kardeşliği. Ve nihayet üçüncü kardeşlik Kelime-i Tevhid inancına sahip olan İslam dininin mensupları müslümanların (müminlerin) kardeşliği. Ümmet-i Muhammed’i pekiştiren ve güçlendiren, millet anlayışını vurgulayan kardeşlik.

 

Sonra düşündüm: Kardeş dediğimizde aklımıza ilk gelen şeyler nelerdir aceba? diye. Ve aklıma şunlar geldi: Sevgi ve muhabbet. İyilik ve güzellik. Dürüstlük ve samimiyet. Cömertlik ve saflık. İnsan candan sevdiği kardeşinin her daim ve her hususta iyiliğini ister, onun sevgisini de ve acısını da paylaşır. Onun başına bir iş gelse, acısını ve hüznünü kendi içinde hisseder. Ona gıyabında dua eder. Kesinlikle ona kin beslemez. Onu kıskanmaz, çekememezlik etmez. Öyle bir sevgi, öyle bir muhabbet ki kardeş bağı, insan gerekirse canını bile vermeye hazır olur kardeşine. En azından bu bende böyledir.

 

Demek ki mümin müminin kardeşi olduğuna göre (Çünkü bu Allahu Teala’nın ifadesi ve onun buyruğudur) bütün bu saydığım unsurları, duygu ve hisleri müminler birbirine karşı beslemesi gerek. Dolayısıyla sağlam ve güçlü bir imanın belirtilerindendir bu kardeş bağı. Lakin kardeş tanınmlamasını ve buna atıf saydığım unsurları bugünkü müminlerin hal ve hareketleriyle kıyasladığım zaman, bunların birbiriyle bağdaşmadığını farkediyorum ve arada bir bağ kurmakta oldukça güçlük çekiyorum. Nasıl bir kardeşliktir ki bu, birbirin kötülüğünü isteyen? Nasıl bir kardeşliktir ki bu, fitne ve fesat yaratan? Nasıl bir kardeşliktir ki bu, haset ve kıskançlık besleyen? Birbirinin  sevincine ve acısına ortak olmayan, olamamayan. Hüsnü-zan dururken, sui-zannı tercih eden ve diğer insanları da bu tür kötü ve negatif eylemlere teşvik eden ve onları kışkırtan? Yapıcı olacağına, yakıcı ve kırıcı olan?

 

Bir bakıyorsunuz, komşunuzun oğlu yeni bir araba aldı diye adam kıskançlıktan geberiyor. Ona bir “Hayırlı olsun! Allah kazadan beladan korusun!” diyeceğine, onu çekiştirip duruyor. Bir bakıyorsunuz ki, komşunuzun çocuğu okulda başarı gösteriyor diye ve kendi çocuğu aynı başarıda bulunmuyor diye, adam kendini mahvediyor. Başı ağrıyor, tansiyonu çıkıyor ve benim çocuğumun onunkinden nesi eksik diye bir sürü gereksiz fitne ve fesatlıklara yol açıyor. Yanındakine gülüp, tebessüm ediyor, o aralarından ayrıldıktan sonra, hatta ayrılır ayrılmaz arkasından konuşuyor, dedikodusunu yapıyor ve çekiştiriyor. İnsanları barıştıracağına, birbirine takıyor, müzevirlik yapıyor. Bakıyorsunuz ki, Allah’ın kendisine vermiş olduğu rızıklara şükredeceğine, kanaat göstereceğine, oturmuş elalemin mal varlığını hesaplıyor ve kendisininkisiyle kıyaslıyor. Kardeşim, senin işin gücün yok mu? Demek ki yok?

 

Evet yine günümüzün gerçeklerini görüyorum ve tekrar ayetin içeriğini tefekkür ediyorum... Mümimler kardeştir. Demek ki müminler kardeşmiş, öyle mi? Biz mi mümin değiliz, yoksa kardeş kavramında mı bir yanlışlık var? Bu ne biçim kardeşlik yahu derken, beynimi kemiren sorunun cevabını bulmuş gibiyim sanki. Hem de Kur’an-ı Kerim’de bulmuş gibiyim cevabını. Müminlerin gerçekten kardeş olduğunu anladım, hem de öyle bir kardeş ki... Kuran-ı Kerim’in misal verdiği Hz Yusuf ve Habil geldi aklıma. Kıskançlıklarından dolayı şeytana uyan ve Hz. Yusuf’u acımasızca kuyuya atan ve onu babasından ayıran kardeşler. Sinsi bir planla Hz. Yusuf’un gömleğine kan süren ve ardından onu kurt yedi diye Hz. Yakub’u kandırmaya çalışan kardeşler, abilerdi bunlar. Evet devam ediyorum. Müminler kardeştir. Yeryüzünün ilk cinayetine sebep olan Hz. Adem’in oğulları Kabil ve Habil’in kardeşliği. Kıskançlığına hakim olamayıp kendi kardeşini öldüren, ardından pişmanlık duyan ve bir kargaya imrenen ve onun yerinde olmak isteyen Kabil. Evet, onlar da kardeşti. Fakat bu acımasız ve inanılmaz işleri yapabildiler. Bunları da düşündüğümde bu ayetin belki de diğer bir yönünün de olabileceği geldi aklıma. Elbette Allah’ın buradaki kastı bahsettiğim son iki kardeşlik değildir, asıl kardeşliktir. Lakin günümüzün müminleri Hz. Yusuf’un ve Habil’nin kardeşlerinin kardeşliğini yaşamaktalar, gerçek kardeşliği değil.

 

Asıl kardeşlik, samimilik, sıcaklık ve destek dururken, bırakın Kabil’i ve Yakub’un oğullarının tercih ettikleri kardeşliği.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.