Safahat`tan Esintiler...

 

Safahat’tan Esintiler...

 

 

Merhum milli şairimiz Mehmed Akif Ersoy’un meşhur Safahat adlı şiir kitabının “Üçüncü Kitabı” malum “Hakkın Sesleri” adını taşımaktadır. Bu ana başlık altında Mehmed Akif on adet şiirini toplamıştır. “Hakkın Sesleri”nde Mehmed Akif Kur’an-ı Kerim’den çeşitli ayetler seçmiş ve bu ayetlerin bir nevi hem tefsirini hem de yorumunu yapmıştır. “Hakkın Sesleri”ndeki dördüncü şiirinde ise şairimiz Yusuf Suresi’nin 87’nci ayetini ele almıştır. Yusuf Sures’i adı üstünde Hz. Yusuf’un kıssasını anlatır ve Hz. Yakub’un oğullarına vermiş olduğu nasihatları konu eder. Surenin bu ayetinde Allah-u Teala şöyle ifade buyurmaktadır: “Oğullarım! Gidiniz ve Yusuf’la kardeşini (Bünyamin’i) araştırınız. Sakın Allah’ın inayetinden (yardımından) ümidinizi kesmeyiniz. Zira, Allah’ın inayetinden ancak kafirler ümidini keser.” Bu ayetin içeriğini tefekkür ederek, Mehmed Akif şiirinde ye’s, yani ümitsizlik konusunu ele alıyor. Akif bu şiirinde Allah’tan hiç bir zaman ümidin kesilmeyeceğini, O’nun bize daima ve tekrar tekrar güç ve kuvvet vereceğini açıklıyor. Bu şiir toplam 42 mısradan ibarettir. Mısraların her birinin farklı bir önemi ve bazılarının hüzünlü bir gerceği vardır. İsterseniz bazı satırları beraberce gözden geçirelim ve Akif’in elemini paylaşarak onun ne demek istediğini anlamaya çalışalım... Böylece ümitsizliğin ne anlama geldiğini, ne kadar büyük bir tehlike olduğunu görelim. Aynı zamanda bu şiiri okurken kendimizi de o mısralarda bulabiliriz belki...

 

Şiir şu satırlarla başlıyor: ”Atiyi (geleceği) karanlık görerek azmi bırakmak... Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.” Burada Mehmed Akif inanan insanlara sesleniyor ve onlara geleceğe yönelik ve her zaman için Allah’tan ümidin kesilmesinin ne kadar yanlış olduğunu ifadelendiriyor. Hatta şiirin devamında Allah’tan ümidini kesen insanların ölme tarzını “gebermek” fiiliyle vasıflandırıyor. Ardından ümitsizlik içinde bulunan insana “dipdiri meyyit” yani yaşayan ölü diyerek sesleniyor ve onu davranmaya teşvik edip zorluyor.“Ey dipdiri meyyit! İki el bir baş içindir”, davransana... Eller de senin, baş da senindir! diyor. Harekete geçirebilecek Allah’ın bize vermiş olduğu iki elimiz ve düşünmeye sahip olan bir başımız varken, bizler neden uyuşmuş ve hareketsiz bir şekilde yaşamımızı sürdürüp gidiyoruz diye bir soru yatıyor bu ifadelerin altında. Yani Mehmed Akif burada adeta bizleri harekete geçmeye ve düşünmeye davet ediyor. Bu satırları takip eden sözler ise az çok duygu ve iman sahibi olan her insanın tüylerini diken diken edecek derecede. Yüce zat şöyle devam ediyor: “His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin? Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.” Ey kalbinde zerre kadar iman taşıyan ve kendisini müslüman olarak vasıflandıran insan... Akif’ in bu hitabı aslında bizleredir efendim! Sen böyle değildin demekle, her birimize ayrı ayrı hitap ediyor ve ‘Ne oldu bizlere?’ ‘Biz böyle değildik.’ demek istiyor. Böylece bulunduğumuz hali bizlerin gözü önüne getiriyor. Evet, Akif halimizi böyle tasvir ediyor. Bizler şu an hissiz, hareketsiz ve duygusuz bir toplumuz. Yaşanan vak’a ve olaylardan ne ibret alıyoruz, ne de duyarlılık gösterebiliyoruz. Öyle bir haldeyiz ki, bu durumumuzu bir leş ile kıyaslıyor merhum. ‘Leş mi kesildik?’ Yani ‘Hayvan ölüsü müyüz ki?’ demek istiyor. Bugünkü halimize bir baktığımızda ise, Akif’in ne kadar da haklı olduğunu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Onun bu sorusu hakikaten düşünmeye değer...

 

Muhatabına soru üstüne soru yönelttikten sonra şiirin ana fikri olan ve halimizin sebebi olan YE’S yani ümitsizlik konusunu işliyor. İnsanın çareler arayacağına, ümitsizliğe kapılmasını anlayamıyor ve ye’se yapışmanın ne kadar anlamsız ve sonuçsuz olduğunu anlatıyor bu mısralarında.

Ümitsizlik demek, karanlık demektir. Karanlık bir ortamda yoluna sağlam bir şekilde devam edebilmek için de bir ışık bulmak hem zaruret hemde mecburiyettir. Bu yüzden de Akif şöyle devam ediyor: “Karşında ziya (ışık, aydınlık) yoksa, sağından, ya solundan  tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.” Alemde ziya kalmasa, halk etmelisin (yaratmalısın), halk! Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!

 

Ümitsizliği ise şöyle anlatıyor: ”Ye’s öyle bataktır ki; düşersen boğulursun. Ümide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun.” İnsan bir defa ümitsizliğe düştüğü zaman, o batağa girdiği zaman, ondan kurtulmanın ne kadar zor olduğunu söylüyor. Insanın ümitsizlik içinde boğulma ihtimalinin, ondan kurtulmaktan çok daha çetin olduğunu tarif ediyor. Ümitsizliği bununla anlatmakla yetinmiyor ve onu şirkle, yani Allah’a eş koşmakla aynı keseye koyuyor.

 

“Hüsrana rıza verme... Çalış... Azmi bırakma; Kendin yanacaksan bile, evladını yakma!”Bu iki satır ne kadar anlam yüklü efendim! Zarara ve ziyana müsaade etmemek, mütemadiyen (sürekli) çalışmak ve  azmi hiç bir zaman için bırakmamak. İşte bu üç konudur bu satırların ana fikri. Ama kanaatimce daha da büyük bir önem taşıyan ‘Kendin yanacaksan bile, evladını yakma’ cümlesidir. Kendimizi düşünmüyorsak bile, bizden sonraki nesilleri düşünüp, onları kurtarmak gerek. Ve şiirin sonuna doğru Akif yine okuruna mes’uliyet (sorumluluk) yüklemeden edemiyor. “Sahipsiz olan memleketin batması haktır; Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır. Feryadı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar... Uğraş ki: Telafi edecek bunca zarar var. Bu heyecanlı satırları okuduktan sonra bazı şeylere ve değerlere daha da sahip çıkmak bizim vazife ve görevimizdir. Bunu böyle bilelim efendim! Bunu mutlaka böyle bilmemiz gerekiyor! Ve son iki mısrasıyla Akif bir tekrarlama ve hatırlatma yapıyor ve: “İş bitti... Sebatın (Kararlılık) sonu yoktur! Deme, yılma. Ey millet-i merhume (acınası millet), sakın ye’se kapılma.” sözleriyle şiirini bitiriyor.

 

Burada Mehmed Akif’in ümitsizlik konusunu ele alan şiirini kısacada olsa tanıtmaya ve tahlil etmeye çalıştık. Tabii ki misal vermiş olduğumuz bu mısralar şiirin bütününü teşkil etmiyor. Safahat’ı ve bilhassa Akif’in bu şiirinin tamamını okumanızı tavsiye ederim. Belki ardından hayata bakış açımız biraz da olsa değişecektir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.