YENİ EĞİTİM YILI BAŞLIYOR AMA…

Bu ilk yazımda, mesleğim olan öğretmenlikle alakalı birkaç şey yazmak istiyorum.

 

Malum, öğretmenliğimizde yeni bir yıl daha başlıyor. Seneleri devirdikçe beklentilerimiz, umutlarımız, heyecanlarımız da  giderek azalıyor. Fakat gerçek öğretmen olmak için nitelikli insanlar yetiştirme arzumuzun sönüp gitmesine asla müsaade etmemeliyiz. Çünkü bu güzel ülkemizde herkesin beklediği o müreffeh yarınların gelebilmesi için okullarımızda “insan meselesinin” halledilebilmesi gerekiyor.

 

Peki bugünkü eğitim-öğretim şartlarında bu meselenin halli mümkün müdür?

 

Üniversiteden hocam rahmetli Bekir Sami Özbalcı derslerinde karanlık bazı tablolar çizer içimizi iyice karartır sonra da eklerdi: “Ümit insanın kalbinde bir kuştur ve daima cik cik öter.” Yani işler ne kadar kötü olursa olsun mutlaka bir umut ışığı vardır. İmanlı olan bir insanın ümitsiz olması düşünülemez zaten. Eğitimde en önemli mesele öğretmen meselesidir. Elinde tam donanımlı öğretmenleri olan bir eğitim kurumu kısa zamanda muvaffakiyet gösterir. Çalıştığım kurumlar ve yaşadığım onlarca olay bana bunu öğretti. Bazılarının ahkam keserken ikide bir söylediği öğrenci merkezli bir eğitime değil,  öğretmen merkezli bir eğitim sistemine inanıyorum ben. Fakat maalesef milli eğitimin yıllardır “nitelikli öğretmen” diye bir derdi yok.

 

Eğitim fakültelerinden mezun olan genç öğretmenleri atıyor ve sonra onlara temel ve hazırlayıcı eğitimden sonra öğrencileri teslim ediyor. Peki ya sonrası… Yıllar yılı bu öğretmene kim ne soruyor? Kendini yenileyebiliyor musun? Karşılaştığın sıkıntılar neler? Sınıftaki verimin ne kadar? Öğrencilerin senden memnun mu? Var mı bu işin takibini yapan?

 

Ya bu öğretmen çalışmak yerine yatmayı seven bir adamsa ya bu öğretmen bir şey öğretemiyor ama yıl sonu başarısını yükseltmek için  bol bol  notlar dağıtıyorsa, ya bu öğretmen öğrencilerin pek sevemediği bir kişilik haline gelmişse ve üstelik veliler de bu durumdan illallah demişlerse… Evet ne olacak o zaman eyyy sistem hazretleri, var mı bir çözüm önerin? Karşında mesleki olarak yetersiz, çalışmayı ve kendini yenilemeyi, geliştirmeyi sevmeyen; öğrencilerin, velilerin beğenmediği bir öğretmen duruyor. Ne olacak bu öğretmenin hali?  Ya da daha önemli soru “Ne olacak bu öğrencilerin ve dahi memleketin hali?”  Hadi çöz bakalım meseleyi.

 

Bugünkü şartlarda böyle bir meselenin çözümü yoktur. Çözümden kastım öğretmenin görevine son verilmesi değil. Yıllarca okumuş, çalışmış üniversite bitirmiş bir kişinin istemesi halinde en iyi öğretmen olacağından hiç kuşku yok. Ama bu “iyi öğretmen olma” işi de sadece öğretmenlere bırakılacak kadar basit bir iş değil. Öğretmenin elinden tutmak, onu karşılaştığı sorunlar karşısında yalnız bırakmamak lazım. Eğer cehalete karşı bir savaştan söz edeceksek bu savaşı eğitim ordusunun tüm bireyleri  topyekün vermeli. Masa başına oturup ideal sistemler kurmak eğitim meselemizi çözmüyor. Defalarca yaşadığımız sistem değişiklikleri bu gerçeği apaçık göstermiştir.

 

3 yıl önce ortaöğretimde nerdeyse tüm derslerde müfredat değişikliği yapıldı ve yeni bir öğretim sistemine geçildi. Ders kitapları yenilendi. Ders işleme metotları, ölçme değerlendirme tarzı değişti. Peki masa başında değişmesi gereken şeyler değişti, çok güzel. Ya bu işin uygulayıcıları olan öğretmenlere dönük ne yapıldı?  Yeni sistemi onlar uygulamayacak mı? Onlar eski sistemde kaldı.  Öğretmen kılavuz kitabı bile çıkarılamadı. Basit bir cihaz alıyorsunuz da içinden kullanma kılavuzu çıkıyor. Değiştirilen eğitim sisteminin bir kullanma daha doğrusu uygulama kılavuzu neden yok? Neden değişen bu sistemde öğretmen yalnız başına bırakılıyor. “Uygulaya uygulaya öğrenirler canım.” diye düşünmek öğretmene ve öğrenciye verilen değeri düşürmüyor mu? Kimse kalkıp da biz öğretmenlere güveniyoruz falan demeye kalkmasın. Bu anlayış öğretmeni sınıfta yalnızlaştırır. Öğretmen sınıfta yalnızlaştıkça, zayıfladıkça büyük umutlarla değiştirilen sistem bir muamma haline gelir, sevimsizleşir. Sevimsizleşen bu nurtopu bebek sevgisizlikten sizlere ömür…

Muhabbetle kalın…

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum