Vizyon ve Misyon Arasında Ak Parti’nin Yeni İstanbul Teşkilatı?

Sanırım biraz geç kaldık! Geç kaldık çünkü girişini yapmak için iki yazı kaleme aldığımız Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı’ndaki görev değişiminde yeni isim belli oldu: Yerel Yönetimler Birim Başkanı Selim Temurci... Kendisi, teşkilat, parti ve ülkemiz için hayırlı olsun inşallah.

Neyse... Zaten bizim esas meselemiz kimin il başkanı olacağından çok “nasıl bir il başkanı” sorusuna cevap aramaktı.

Eli her hangi bir seçmen eline değmemiş, her hangi bir sandık tozu yutmamış ve de her hangi bir bayrak pankartın kenarından tutmamış köşe yazarlarının bu konu hakkındaki isabet oranı ve samimiyet katsayısı bizimle en dış halkadan birleşik kümeler endeksi kadar ilgilidir! Konumuz ve muhatabımız değildirler. Bizim sözümüz, idealar dünyasındaki mefkuremiz çerçevesinde görevlendirmeleri yapan Ak Parti Genel Merkezi, bayrağı devralan ve o bayrak altında geleceğe yürüyen Ak Partili’leredir.

 

Türkiye’nin adeta kalbi hükmüne haiz ve ülkemizin dört sınır komşusundan daha büyük ve tamamından daha önemli olan ve de Ak Parti iktidarında ve o partinin patronajında apayrı bir aşkın maşuğu olan Aziz İstanbul’un, genel yatırımlardan aldığı onca aslan payına rağmen siyasetin ana akçesi olan rey hesaplarında, Ak Parti cephesinden, ülke ortalamasının hep altında kalmasının temel nedenlerine bilimsel yaklaşımlar ve çözümlemeler getirip amatör bir ruh ile Yunanistan ordusundan daha büyük olan Ak Parti İstanbul İl Teşkilatı’nı, 3 Kasım ruhu ile barıştırıp şaha kaldıracak ve bunu yaparkende müşahitlerden mahallelere, ilçelerden il teşkilatının emektarlarına kadar hepsinin gönlünü almaya gayret gösterecek, sırtını verdiği dağın enginliğinin farkında ve önünde duran ufkun fevkinde bir il teşkilatı ve il başkanı.

 

Dev bir ana kütleye sahip olan Ak Parti İstanbul Teşkilatı’nın yönetiminde ve verimliliğinin tavan yapmasında tıpkı partinin kendisi gibi tavandan tabana doğru bir sinerji oluşturup bunu teşkilat ve taban noktasında iki ayrı nazarla ele alıp harekete geçirebilme kabiliyeti olmazsa olmazdır. Bu liderliğin bir kısmı anadan doğma hasletlerle beslenirken ciddi bir kısmıda eğitim ve siyasal tecrübe ile elde edilebilir. Bu noktada, sergilenmesi gereken liderliğin, yapmacık tiatral kapanca tuzaklanmaması için doğuştan gelen ve sonradan kazanılan hasletler son derece iyi harmanlanmalıdır. Daha doğrusu harmanlanmış olmalıdır.

 

CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na Başbakan Yardımcılığı ve SHP Genel Başkanlığı yapmış profili oldukça yüksek bir ismi, İstanbul’u hiç ama hiç bilmemesine rağmen tercih etmiş olması konunun ve İstanbul’un önemini anlatması açısından ibretamizdir. Ve muhalefetin İstanbul’a kaydırmaya çalıştığı büyük yığınağın habercisidir.

 

Bu noktada Ak Parti’nin İstanbul İl Başkanı bundan sonra ciddi manada muhalif cepheyide sevk ve idare etme yüküyle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Partiler arası dengeleri gözetip yönetmekle sınırlı kalmayan bir sorumluluk alanıda ayrıca yüksek performans gösterilmesi gereken bir alan olarak karşımızda durmaktadır. Bu da parti içi ilişkiler ve parti teşkilatı ile kamu kurumları arasında var olmak zorunda olan ilişkinin düzeyi ve demokratik çerçeve içerisindeki meşruiyetidir.

 

Kıldan ince kılıçtan keskin bu saik içinde, Ak Kadroların devlet yönetimine isale edilmesi ve bu ifa edilirken “17 Aralık Darbe Teşebübüsü’nden” gerekli dersler çıkartılarak bu dersler ışığında suistimallere fırsat verilmeden, taban ve teşkilat içerisinde üst düzey eğitim görmüş samimi Ak Partili gençlerin önünün açılması ve hatta korunması gibi misyonlarda vardır. Bu manada ciddi bir iktidar tuzağı olan çürüme ve tavsamaya karşı diriliği zinde tutacak aksiyonları ateşleyecek makam olan il teşkilatı, “Paralel Cuntalaşmaya” neden olan insan kaynağı ihtiyacının tasfiye, tesfiye ve isalesini yürütüp kendi öz kaynaklarındaki niceliği ve niteliği artıran katalizatör fonksiyonunu yerine getirmelidir. Sadece, Ak Parti teşkilatlarında görev yaptığı halde organizasyon eksikliği ve kronik bazı arızalardan dolayı israf edilen insan kaynağı  bile muazzam boyutlardadır. Zaten bu alandaki sınırsız ve cömert(!) israf 17 Aralık Mollalarının(!) darbeye cesaret edebilme küstahlıklarının ana kaynağıdır.

Bu menba, iyi kullanılmadan bu kalkışmaların önü alınamayacağı için bu noktada daha cesur, karar almaktan korkmayan, riski üstlenen bir il teşkilatı oluşturmak ve de ehliyet ve liyakate dayanan bir taşıyıcı omurga inşa etmek, yeni il başkanının önündeki en büyük ve en zor görevlerden biridir.

 

Eski teşkilat mensupları ve özellikle ilçe yönetimleri bu nazarla iyi değerlendirilmelidir. Geçmişten bildiğimiz iç acıtıcı bazı görevlendirmelere en azından bundan sonra dur demeli ve parti kendi öz kaynaklarından beslendirilmelidir.

 

Teşkilat ve müşahid gibi en temel kelimelerin sözlük manalarını bile bilmeyen birilerinin, sırf gelecek kaz hesabı ile girme hevesine tutulduğu Ak Parti’nin siyasal makamları, her biri maddi manevi yükümlülüğü olan ve asıl sahibinin millet olduğu makamlardır. Kişisel ikbal hesapları ile dönemin şartlarına bukalemunize olarak bu koltuklara oturma hevesine kapılanların ve esasında teşkilatçı bir gelenekten yoksun ve de daha önemlisi, halkın içinden gelmeyen elitist gençlerin avutulacağı,  oyuncakçı dükkanı ya da bir lunapark değildir.

Ak Parti, boydan boya bütün Türk tarihinde, Türkler’in başına geçirilen en iğrenç ve en kripteks mankırt maskesini milletimizin başından söküp atmaya, tarihin bu en karanlık devrini bitirmeye, tarihte sayısız haçlı seferine tek başına göğüs gerdiği için milletimize ödettirilen faturaya bir son verip bunu geçmişe dönük tazmin etmeye, Türk’ü Türk yapan tarihsel değerlerle tekrar barışık hale getirmeye, her türlü ihanetin hesabını görmeye ve bu aziz milleti tekrar dünyaya efendi kılmaya vazifeli bir inşa müessesesidir.

Daha geçen hafta TBMM’de oylanan 4 bakanla ilgili Yüce Divan’a sevk meselesindeki 48 kaçak milletvekili mevzusunu derinlemesine düşünebilenler, halka takla at diyen bakanlardan ve kendisinden yardım isteyen öğrencinin eline para tutuşturan kibirden içi acıyanlar ne demek istediğimizi kolaylıkla anlayacaklardır.,

 

Bu iş, Bakara’ya gelir de makaraya gelmez vesselam..! Akif’le bitirelim de bari birileri öküzün altında buzağı arama öküzlüğüne düşmesinler!

 

Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir?
Emin ol onu en çolpa herifler de becerir.

Sade sen gösteriver “işte budur kubbe” diye,
İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye…

Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhât, o zaman,
Bir Süleyman daha lazım yeniden bir de Sinan…

Mehmed Akif Ersoy

E Mail : akpinartahsin@hotmail.com

Twitter: @akpinartahsin

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum