BENİM ÜSTÜMÜ ÖRTEN OLMADI!

USTAM RÜZGÂRIN MUZİPLİĞİ ÜZERİNDE BUGÜN… Bazen böyle olur, şaşırtır beni.

“Yağmur uyandırmasa üstün açık kalmıştı, rüyan kâbusa dönerdi deyiverdi birden...

Ruh üşümelerinin sebebi bu değil mi zaten.”

Geçenlerde yine ustam rüzgâr bir soru sormuştu... “Merhameti ifade eden bir davranış gösterir misin deseler ilk aklına gelen örnek ne olurdu?” demişti.

Hiç düşünmeden cevaplamıştım: Üst örtmek...

Anlayamamış gibi bakınca izah ettim.

En çok üstü örtülmeyenler üşür dedim.

Sevgiden yana, merhametten yana, muhabbetten yana, ilgiden yana üstü örtülmeyenler üşür en çok...

Anne sevgisinden mahrum olan bir çocuğu hangi güneş ısıtabilir?

Babanın babacanlığından mahrum olan bir evladı kim yüreklendirebilir?

Ailenin kucaklayıcılığının dışına düşeni kim koruyup kollayabilir?

Eşinin ilgi halkasının ötesinde kalana hangi liman sığınak olabilir?

Bunlardan yoksun olanlar üstü örtülmeyenler değil mi?

Bunları sıralarken iç sesim şöyle diyordu: “Biz birbirimizin üstünü hep örtelim ustam. Bugüne kadar yaptığımız gibi... O muhabbet abasının altından hiç çıkmayalım emi?”

Bir dostlar deminde bunu anlattım geçen gün. Oradan duymuş. “Benden bahsetmişsin yine” dedi.

Ben hep senden bahsederim ki diye cevapladım.

Senden başka sözüm var mı benim?

Ve olmasını ister miyim?

Küçüklüğümde “Ahmediye” adında bir yurtta kalmıştım. Küçücük odacıklarımız vardı içine iki veya üç ranzanın sığabildiği...

Biz yaş olarak biraz büyükçe idik. Soba o küçük odalara kurulamadığı için büyük salonda kuruluydu. Bu nedenle bir öneride bulunmuştum.

“Soba ve üst örtme nöbeti tutalım.”

Kabul gördü. İşleme koyduk. Nöbet nispeten daha büyükler arasında dönüyordu. Gece onlar tatlı uykusunda iken bizler sobayı harlar odaları tek tek dolaşır üstü açılanları örterdik.

Bir gece nöbetim sırasında ağlama sesleri duydum.

Korkutmamak için sessizce yaklaştım. Baktım. Üstünü en çok atan çocuk değil miydi bu?

Evet oydu.

İçini çeke çeke ağlıyordu. Hayır, beni içine çeke çeke ağlıyordu.

Ama ben buna dayanamam ki...

Kendisi sulu göz olan bir kişi nasıl başkasının gözyaşlarına bîgane kalabilir?

Yaklaşınca ağlama sesleri kesilmişti. Usulca battaniyesini örttüm ve diğer odalara geçtim.

Bir süre sonra yine iç çekişlerini duydum. Tekrar örttüm üstünü, tekrar, tekrar...

O gece nöbetimin büyük bölümü ona hizmetle sonlandı.

Sabah hızlıca gelip bana sımsıkı sarılmıştı... Ah dedim, içimden bir şeyler koptu. Sormak istedim, yutkundum ama soramadım.

Namazlarını yanımda kılmaya başlamıştı. Safta yanımdan hiç ayrılmak istemiyor nereye geçsem onu biraz sonra yanımda buluyordum. Aynı safta olmak istiyordu...

Zamanla samimiyetimiz ilerledi elbette...

Ağaç altında gölgelendiğimiz bir öğle arasında yine yanıma geldi... Gözlerinde bir başkalık vardı... Yine ağlamak istiyor da ağlayamıyor gibiydi. Yahut tenhada ağlamış da saklayamıyor gibi bir şeydi.

Cân dedim gel hele, otur.

Oturmaya mecali yok gibiydi. Biliyor musun dedi.

Neyi dedim.

Benim üstümü hiç örten olmadı!

Ağlayışım bundan, iç çekişlerim, saklayamadığım hıçkırıklarım bundan...

Üstümü örtmen o kadar mutlu ediyor ki beni duyup gelmen için hep ağlıyorum...

Üstümü hep örter misin dedi.

Örterim dedim düşünmeden, örterim.

Oturmadı yanıma, sevinçle uzaklaştı yaşıtlarına doğru gitti.

O gün bu gündür zihnimde merhametin simgesi üst örtmektir duygu hafızamda...

Aradan yıllar geçti. Onu gördüm. Yanına gitmeye derman sunmadı dizlerim...

Beni fark etmiş olmalı ki koşarak geldi. Koca adam olmuş tabi. Çoluğa çocuğa da karışmış.

Yine, hep olduğu gibi biliyor musun diye başladı söze.

Neyi dedim.

Sen benim üstümü yine örtüyorsun... Hep örtüyorsun. Hiç beni soğukta bırakmadın.

Sımsıkı sarıldı.

Nasıl da ağlaştık!

Uzun bir sessizlik oldu sonra. Yanımdan hızlıca ayrıldı, gözden kayboldu.

Kalakaldım öylece. Bu defa benim üstüm açık kaldı sanırım.

Kim örtecek?

Türküler elbette… Benim üstümü hep türküler örtmüştür.

En iyisi şuracığa çökeyim de yine bir türkü ile örteyim üstümü!

"Bülbül havalanmış yüksekten uçar

Hasbahçe içinde gülüm var deyi

Seni seven âşık serinden geçer

Güzeller içinde yârim var deyi"

 

 

                             

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum