DALLARIM!..

DOĞRULTMUŞTUN dallarımı, hatırlar mısın?

 

Nasıl da yağmıştı kar o sene.

Ve ne kadar uzun sürmüştü kış…

Geceleri fırtına olurdu. Herkes evine çekilir sobanın başında ısınırlardı.

Bense bir ağaçtım. Dışarıdaydım.

Deli esen rüzgâra karşı direnirdim. Ama onun getirdiği ve dallarıma bıraktığı ağırlığı taşıyamazdım.

Nasıl da bükülürdü belim, ah. Koptu, kopacak.

Ne çok zahmet çekerdim.

Kimseler bilmezdi halimi. Yanımdan gelip geçerlerdi. Fark etmezlerdi hâlimi.

Duymazlardı sıkıntılarımı.

Dallarımın her birine güç vermeye çalışırdım. Kırılmamaları için emek verirdim.

Çokça yorulurdum tabi.

Güneş bir an evvel çıkıp ilerlese de azcık hafiflesem diye dua ederdim.

İnat ederdi. Yavaş yavaş yükselirdi. Öğle saatlerini bulurdu dallarımdaki karların yumuşaması. Aşağılara damlayıp hafiflemem zaman alırdı.

Bir tek sen görürdün beni.

Beklerdim pencereden bakmanı. Bakmanı, fark etmeni.

Gözlerin dallarıma takıldığında ümitlenirdim. İçimi sevinç kaplardı.

Sevdiğini düşünürdüm.

Merhamet ettiğini, sakındığını da hissederdim.

Bende seni severdim.

Gelmeni isterdim.

Ve gelirdin sen.

Üzerimdeki karları düşürürdün. Sallardın dallarımı. Kurtarırdın yüklerden, ağırlıklardan.

Özenle doğrulturdun dallarımı.

Kendime gelirdim. Hafiflerdim.

Mevsimi geldiğinde işte o sebeple en çok sen otur isterdim gölgemde.

Bana yaslanarak yazdığın şiirler bugün bile aklımda biliyor musun?

Ya okuduğun türküler?

Ne çok severdim seni dinlemeyi. Meyvelerim daha bir olgunlaşırdı seni dinlerken. Lezzetine lezzet eklenirdi. Diğer ağaçların içinde en çok beni sevmeleri biraz da bundandı.

Beni sevmelerinin sebebi sendin.

Onlar beni sevdikçe ben seni daha çok severdim.

Sen bunu bilmezdin elbette. Hissederdin.

Bazen de uyurdun dibimde. Ah ne güzel anlardı onlar. Seni uyandırmamak için çabalardım.

Güneşten ve rüzgârdan sakınır saklardım.

Çünkü sen dallarımı doğrulturdun. Bunu yapmamış olsan kırık olurdu dallarım. Damarlarımdan kan çekilirdi. Cansız kalırdım.

Gölge veremezdin sana o zaman. Meyve de.

Anlat bana ne olur? Neden eskisi kadar dibimde oturup türküler söylemiyorsun artık? Neyin var?

Neden gözünü kısıp uzaklara uzun uzun bakıyorsun?

Gönlün gurbete mi düştü?

Kimi bekliyorsun uzaklarda?

Sevdiklerin sana yaban mı oldular yoksa?

Haydi ne olur? Kırma dallarını?

Anlat bana. Anlat ki; dallarımı doğrultanın bende dallarını doğrultayım.

Bahar gelsin senin de gönlüne.

Ve kuşlar konsun, şakısın.

Türküler yankılansın tekrar.

Durma hadi, anlat!

19.04.2018

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.