Madımak Kurutmadım, Yâr Seni Unutmadım!

“Oy madımak madımak/ Dön de bir yol beri bak…”

Orta Anadolu’da madımak çok bilinir ve fazlaca sevilir.

Bende onlardanım.

Madımağı bulduğumuz zaman ballı böreğe dönüp bakmayız bile.

Nedendir bilemem?

Belki çok erken yaşlarda tattığımız bir lezzet olmasındandır. Bilmiyorum.

Hepimizin lezzetleri vardır… Damak tatlarımız önemli.. Aynı zaman da zihinsel uğraşlarımızın verdiği soyut lezzetlerde…

Maddi zevklerden giderek soyut hazlara yükselebilmeyi hedeflemediğimizde sadece yiyip içmekle kalırız.

Ama bu lezzetleri de şükre vesile kılmak için tatmak da gerekir elbette…

Bu gün biraz bu çerçevede kalacağız. Arada bir dönüp arkamıza baksak bile böyle yapacağız.

Hâlâ heyecan uyandırır madımak bizde.

Mevsiminde köyden gelenlerin elinde en çok olmasını istediğimiz iki şeyden biridir o.

İlki ‘yufka ekmek’ ise, diğeri de bizim köyde “cacık” tabir edilen madımaktır.

Madımak’ın yapılışı ve yenmesi çocukluğumuzda adeta bir tören niteliği taşırdı.

Madımak yiyebilmek için evde bunu toplayacak insan olması gerekir. Köy yerinde bunu toplayacak insanı olmayanlar tarafından yenilemeyen ama istenen bir üründür.

Eğer akraba ve komşuları biraz insaflı iseler onlarda bundan nasiplenebilirler tabii.

Benim küçüklüğümde gördüğüm madımak pişirildiğinde yapamayacak akrabalara birer tabak gönderildiğidir. Ya da davet edilerek birlikte paylaşıldığıdır…

Harman yerinde toplanır genellikle.

Genç kızlar, gelinler, anneler harmana madımak toplamaya çıkarlar gündelik işlerini bitirdikten sonra.

Benim ilgimi çeken hususlardan birisi madımak toplarken annelerimizin bir nevi rehabilite olmalarıydı.

Hem madımak toplarlar hem de komşularla sohbet edip iki çift lafın belini bükerler, dertleşirlerdi. Rahatlarlardı böylece…

Başka zamanlarda bulamadıkları bu fırsatı biraz da muhabbet ederek değerlendirirlerdi.

Topladığı madımakları koyarlar ya önlerine astıkları önlük olurdu ya da büyükçe bir leğende biriktirirlerdi.

Madımak genellikle aynı gün, ya da olmazsa ertesi gün tüketilir.

Taze yemek esastır ama kurutulduğu da olurdu bazen.

Toplandığı günü geçerse paket içinde yanacağı için yeme imkânı olmazdı. Şimdi bazı pazarlar da veya marketlerde kavanoz içinde bulmak mümkün da olmaktadır.

Toplanan madımak önce güzelce ayıklanır.

Ardından bol su ile yine güzelce yıkanır. Daha sonra da genelde bu iş için kullanılan hamur açılan tahtalardan birinin üstünde ama genellikle iç tarafında büyükçe bir satırla dikkatlice doğranır.

Mutlaka sarımsak konmalıdır içine… Tercihen sucuk veya pastırma da ilave edilebilir. Soğan ve azıcık bulgur ilave edilmesi de unutulmamalıdır tabii.

Yenirken tercihen yufka ekmek önerilir.

Biz fazla derin olmayan geniş ve büyükçe bir tabak içinde yerdik.

Üzerine çok az inceltilmiş yoğurt dökerek karıştırırsanız çok daha ayrı bir lezzet yakalarsınız. Yufkaya dürüm yapmanın da denenmesi gerekir. Çocukken daha çok gün içinde tercihimiz bu olurdu.

Eğer akşam bitmez ve ertesi güne kalırsa sabah çayla beraber sade dürümde kaçılamayacak bir tattır.

Bahar aylarında başka zamanlar görmediğiniz şekillerde eve yakın harmanlarda çömelmiş, bir elinde küçük bir bıçak diğer eliyle madımak (cacık) toplayan/deşiren insanlar görmeye alışık olduğumuz bir görüntüydü.

Sözünü ettiğimiz madımak türkülerimize konu edilecek kadar Anadolu insanının dünyasında yer bulan bir güzelliktir.

İşte size Sivas/Gemerek yöresinden, Hüseyin Aslan ve Muzaffer Sarısözen’in derlediği Madımak bitti mola türküsü. Türküdeki tınıyı yakalamaya çalışın lütfen.

Madımah bitti m'ola
Yolları duttu m'ola
Ela gözlü nazlı yar
Beni unuttu m'ola

 Ah madımah madımah
 Yar madımah madımah
 Dön de bir yol beri bah

Madımahın alları
Duttu m'ola yolları
Hiç aklımdan çıkmıyor
Yarin tatlı dilleri

 Ah madımah madımah
 Yar madımah madımah
 Dön de bir yol beri bah

Madımah kurutmadım
Yar seni unutmadım
Hatırını saydım da
Üstüne yar tutmadım

 Ah madımah madımah
 Yar madımah madımah
 Dön de bir yol beri bah

Yine repertuarımızda bilinen bir madımak türküsü vardır. Bu da çok güzel bir türküdür ve yıllar yılı dilden dile söylenir durur. Sivas yöresinin derlemesi Fahri Karaoğlan ve hemşehrimiz Nida Tüfekçi ustaya ait olan Madımak oylum oylum türküsünü söylenişini hatırımıza getirerek okuyalım.

Madımak oylum oylum
Geliyor civan da boylum
Civan boylum gelirse
Şen olur benim de gönlüm

Oy madımak teke tüke sakalı
Oy madımak evelik yemlik
Oy madımak guşguşu yemlik oy madımak

Madımak bişer oldu
Tencerem taşar oldu
Günde yediğim şamarlar
Bir iken beşer oldu

Oy madımak teke tüke sakalı
Oy madımak evelik yemlik
Oy madımak guşguşu yemlik oy madımak

Madımak biçim biçim
Ölüyom senin de için
Madımak toplar iken
Başımdan düştü çitim

Oy madımak teke tüke sakalı
Oy madımak evelik yemlik
Oy madımak guşguşu yemlik oy madımak

Evet madımak hala sevdiğimiz ve bulduğumuzda kaçırmadığımız, kendisi için birbirimizi davet ettiğimiz lezzet olmaya devam ediyor.

Sene de hiç olmazsa birkaç kez yemezsek kendimizi eksik hissederiz. Bu yazıyı dilerseniz türkümüzün şu dizeleriyle bitirelim. 

Madımah kurutmadım
Yar seni unutmadım
Hatırını saydım da
Üstüne yar tutmadım

HABER NAME/ 08.02.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolat 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum