Mevlevî Erkânınca Bir Gün!

Mühürlü zamanları vardır insanın! Sevda mührü ile damgalanan ve gönle ebediyen saklanmak üzere kaldırılan zamanlardır bunlar! Aşkın taştığı anlar ardı ardına gelir ve bir safalar zinciri hâline gelir.

‘An bu an, dem bu dem’olarak vasıflandırdığımız anlardır bu anlar…

Hakikat damıttığınız anlar...

Sevda kuşunun kanat açtığı ve gönül semasında sonsuza doğru yükseldiğimiz anlar…

Târiflemeye yeltensek de aslında târife gelmezler. Târife kalkmak ise, o anları sınırlandırmak, çerçevelemek, dondurmaktır aslında. Ne var ki, insan olarak bundan kendimizi her zaman alıkoyamayız.

Dem ve safa ile labalep dolup taşan bu vakitler zamana mâruz kalmazlar. Eskimezler. Pörsümezler. Eskime damgası yemezler. Zira aşk içre geçmişlerdir.

İrfan sultanlarımızın nutuk ve beyanlarından biliriz ki, her şey fânidir. Yalnız aşk bâkidir.

Aşk müstesnadır!

İşin özü budur. Hayatın hülasası budur.

Fenaya maruz kalmak istemeyenler aşka sığınmalıdırlar. Hakiki aşka!..

Bu nasıl olur derseniz cevabım şudur!

Ehl-i aşk ile dem tutmakla olur. Onların hakikat kaynayan gönüllerine gönül tutmakla olur. Hattı istiva diyebileceğimiz gönlün görünen yüzü olan iki kaş arasındaki enerjiye, yani nazara muhatap olmakla olur!

Salihlerle, sâdıklarla bir olmakla mümkün olur!

Âşıkların gönlünden uzak kalmak kesrete düşmektir. Bin parçaya bölünmek, pare pare olmaktır. Ahu enin içinde çırpınmaktır.

Çare nedir?

Aşkın merkezi olan kâmilin gönlünde yer bulmaktır. Bu kesret dediğimiz çokluk ızdırabından tevhide, birlik sırrına ermektir.

Pazar günü kesretin dağdağasından tevhidin sükûnetine erdik.

Hz.Mevlana’nın eserlerini günümüzün diliyle yüreklerimize intikal ettirin Şefik Can Dede Hazretleri’nin neşesini gönlünden taşıran ve dostlarına cömertçe sunan Hayat Nur Artıran Sultan’ın huzurunda idik. Gönül misafiriydik. Safa vaktindeydik. Aşk demindeydik.

Mevlevi erkânına göre karşılandık, ağırlandık. Uğurlandık.

Bizleri kapıda karşılayan canları ilk gördüğümüz anda bir ‘Gönül cennetine’ geldiğimizi hemen hissettik. Huzur esintisi kapıya adım attığımızda başladı.

Canlar da huzuru, hakikati, aşkı bulmuşların ruh hâli vardı.

Gözler gönlün en parlak temsilcisiydi. Işıl ışıl bakıyorlardı. Dil ise zaten gönül olmuştu, gerçek anlamına kavuşmuştu.  Hakikatin bülbülüydüler.

Zarifler meclisinde olmanın tadına vardık.

Hayat Nur Sultan ile aramıza giren uzun bir zaman olduğunu düşünmüştüm. Ancak yaman yanılmışım. Hiç de öyle değilmiş. Araya giren yılların zaman şeridini hemen birbirine bağlayıverdik ve kaldığımız yerden halvete devam ettik.

Türk Edebiyatı Vakfı’nın 15 sene önce Kadıköy Şubesi olarak hizmet veren ‘Yunusun Evi’nde mürşidim Dr. Haluk Nurbaki Hazretleri’nin ‘Mânâ Sohbetleri’ olurdu. Burada yine ‘Mesnevi Dersleri’ veren Şefik Can Dede Hazretleri’ni tanıma bahtına erişmiş, elini öpmüştüm. Daha sonra Radyo Çağ’da kendisini misafir etmekle şereflendik Şefik Can Dede Hazretleri’ni…  İşte bu dönemlerde tanıdım Hayat Nur Artıran Sultanı… Daha sonraları az karşılaşmış olsak bile irtibatımız, yazışmamız, gönülden gönüle selamlaşmamız hiç sekteye uğramadı. Pazar günü kendisini ziyaret ettiğimiz Şefik Can Uluslararası Mevlana Eğitim ve Kültür Derneği’nde Beykoz’da yaşadığımız o demler tekrar derhatır oldu. Safalı anlarımız yeniden can buldu, tazelendi. Hayat Nur Sultan’ın bize anlattığı her şey de bu dem koyulaştı, pekişti.

Ziyaretimizi güzel dostlarla gerçekleştirdik. İstanbul’un Şeker Babası Ebuzziyafe Şevket Demirci Baba’nın evlatları Nagihan ve Nurcihan Demirci kardeşler, Hilmi Baba’nın evladı, Haluk Nurbaki Hazretleri’nin büyük evladı Ahmet Veysi Nurbaki ve eşleri Arzu Ebru Nurbaki ile yol evlatlarından Cenap Pembegül, ben ve eşim vardı. Ziyaretimizi gerçekleştirmemizi sağlayan ve heyecanıyla bize heyecan aşılayan İstanbul hatta Türkiye’nin irfan meclislerinin sık ziyaretçisi Musa Turan dostumuz vardı.

Sabah güzel bir sohbet eşliğinde birbirinden güzel nimetlerle kahvaltı yapıldı. Ardından kısa bir dernek iç mekânlarını tanıma gezisi gerçekleştirdik.  Üst katta kısa bir sohbetin ardından ‘Mutriban meşke hazır’ mesajı geldi.

Kahvaltı yaptığımız mekân bu defa meşk için düzenlenmişti. Bizler aşağıya inerek yerlerimizi aldık.

Ardından Hayat Nur Sultan ‘Mevlevi Erkânına’ uygun biçimde teşrif ettiler. Destur verildi ve meşk başladı.

Canlar aldıkları desturlarla sema ettiler bizleri evrende mânâ raks yolculuğuna çıkardılar.

Daha sonra Kamelya’da muhabbet kaynadı, çaylar içildi. Sayın Çevre eski bakanlarımızdan Ali Talip Özdemir Beyin mihmandarlığında gerçekleşen bahçe gezisinden sonra niyaza geçildi.

Muhteşem lezzetteki akşam yemeği ve ona eşlik eden sohbetin ardından yapılan ‘Gülbank’ sonrasında ‘Eyvallah’ kelimeleriyle teşekkürler ederek vedalaştık.

Hayat Nur Artıran Sultan ile dem ve safa dolu bir hafta sonunda yaşadığımız gönül göğündeki gezintimizi ancak kelimelere bu kadar hapsedebildik.

Noksanlarımızı tam saymanızı dileriz.

Vakitler aşk olsun efendim.

Eyvallah!..

canbolatugur@gmail.com/
https://twitter.com/ugurcanbolat
https://www.facebook.com/iyibak.kendine7

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum