Miracın Kiminle?

Bir tahterevallideyiz hepimiz…

Kimi zaman yükseliyor kimi zamanlarda da alçalıyoruz.

Gözden kaçırmamamız gereken husus ise sürekli yükselmek üzere gönderildiğimiz bilgisidir… Gerçeğidir.

Bu bilgiyi önemser ve benimsersek eğer paçalarımızdan asılan ve bizi sürekli arza bağlı tutmaya çalışan duygulara karşı özgürleşir ve yükselmeye devam ederiz.

Bizi alçaltan, aşağılara çeken, dibe sürükleyen duygulara neden daha yakınız?

Hangi sebeple insanlık miracımızı kesen, ketleyen ve kopmaz halatlarla süfli duygulara bağlayan kişilerle yakın duruyoruz.

Bu durum bizi mutsuz ediyor.Ruhumuzu örseliyor.

Bunaltıyor.

Yükselmemizi engelliyor.

Mânâya yol almamızda yol kesici görevi üstleniyor!

Tüm derdimiz yükselmek olmalı… Miraç olmalı…

Ağırlıklarımızı bırakmalıyız bunun için. Fazlalıklardan kurtulmalıyız.

Yükselişimizi, miracımızı zorlaştıracak her türlü, duygu, düşünce ve insan sûretinde olan engelleyicilerden uzak durmamız gerekiyor.

Yoksa halimiz perişan olur.

Kuyulara düşeriz.

Susuz kalırız. Mahvoluruz.

Her zaman kuyudan çıkaracak bir kervan da geçmeyebilir.

İşte tam da bugün doğru soruları sorma zamanıdır.

Bu üç ayların aydınlık günleri bunun içindir.

Işıkları kendi karanlıklarımıza çevirme ve doğru soruları sorma zamanıdır.

Cevapların peşine düşme vaktidir. Canımız acısa da…

Miracın kiminle sorusunu sormalıyız!

Miracını nasıl gerçekleştiriyorsun?

Burağın kimdir?

Aklını ve gönlünü kesiştirebiliyor musun?

Beden mahzeninden kurtuluyor ve kendi gönül göğünde yükselebiliyor musun?

Miracımızı dilerseniz ağırlıklarımızdan kurtularak, kendimizi onların iptilası olmaktan azade kılarak gerçekleştirmeye başlayalım.

Yalandan kurtulabilmek önemli bir dünya bağını kesmek değil midir?

Ya hırslarımızı, kıskançlıklarımızı, hasetliklerimizi, çiğliklerimizi…

Bunlar varken mânânın engin göğüne miraç edebilir miyiz?

Sevgisizliğimizi ne yana koyalım dostlar?

Bu sevgisizlikle Fahr-i Kainat Efendimizin sırlı çekim alanına miraç edebilir miyiz? Ne dersiniz?

Şefkat peki? Merhamet?

Kendimizden başkasını gözümüzün görmediği, rekabetin ve bencilliğin hüküm sürdüğü bir dünyada merhamet ne kadar da önemli… Bunları fark edip merhametsizlikten yana ne kadar yanımız varsa tüm bunları tek tek koparmadan Efendimizin ‘Rahmet Peygamberi’ oluşunu kavrayabilir miyiz?

Onun merhametine idrakimiz miraç edebilir mi?

Hiç sanmıyorum.

İşte bu nedenle yüce kitabımız bize hakkı, sabrı ve merhameti tesviye etmekten bahsediyor.

Nefse ait hususiyetlerimizi önce fark etmeliyiz.

Ardından onları muhakeme etmeli, bir ayrıştırmaya tâbi tutmalıyız. Yaptığı kamuflajları fark etmeliyiz. Hangi masum duyguların kılıfına girerek kendisini bize hangi sevimli sûretlerde sunduğunu anlamalıyız.

Ardından ise bir hiyerarşiye tabi tutmalı onları sınıflamalıyız.

Ve bundan sonra tüm bu bağları bir bir kesmeye başlamalıyız.

Bunu yapmaya başladığımızda miracımız da başlayacaktır.

Bu çağda sanırım en önemlisi de kimlerle dost olduğumuz, kimlerle yârenlik ettiğimizdir.

Batışımız da dostlarımızla (Dost sandıklarımız) olur! Miracımız da hakiki dostlarımızla…

Onlarla kendimize bakarız.

Güzel yanlarımızı fark ederiz. Yanlış yönlerimizi onların doğruluk, dürüstlük, şefkat, merhamet ve sevgi aynalarında görürüz.

Düzeltiriz.

Kötü duygularımızdan arınır, iyi duygularımızı güçlendiririz.

Demem o ki, aslında miracımız dostlarımızla olur!

Onlarla beraber soluduğumuz iman atmosferi bizi hafifletir.

Bizi zemine çeken kötücül yanlarımızdan onların katkısıyla kurtuluruz.

Ve dostlarımızla miraç ederiz.

O nedenle iyi dostlar edinmeliyiz.

Onların gönül pencerelerinden hâdiselere bakmalıyız.

Önce onların gönlünde yücelmeli, miraç etmeliyiz bunun için.

Ariflerin, âşıkların, Hakk dostlarının gönlünde miraç etmeyi başarmalıyız en önemlisi…

Bunu başarırsak insanlığımızın kulelerine çıkabiliriz.

Ve elbette burca, insaniyet burcumuza miraç ederek iman bayrağımızı dikeriz.

Dr. Haluk Nurbaki Hocam; “Miracı anlayabilmek, miraç hakkında birazcık olsun sezgi sahibi olabilmek için, GÖNÜL penceresinden bakmak zaruridir. Aklın bazı sevimsiz kalıpları içersinde bir takım matematik çizgilerle bakarsanız, miraç hadisesini anlamaya, kendine has bir yorum getirmeye imkan yoktur.” diyor.

 

Bu konuyu daha ayrıntılı öğrenmeyi isteyen dostlarımıza Üsküdar FM Radyosunda kendisiyle yaptığım programın kaydını buraya alıyorum.

Miracınız kutlu olsun.

Yükselişiniz daim olsun.

Dostlarınız var olsun!

http://www.haluknurbaki.tv/manevi-geceler/mirac-gecesi.html

HABER NAME/ 16.06.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolathttps://www.facebook.com/iyibakkendine 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum