Uzağa Gitme Oğlum!

Böyle dedi babam bir muhabbet sırasında... Uzağa gitme.

Önce sıradan bir ikaz cümlesi şeklinde değerlendirdim bunu. Günlük bir sohbette söylenen öylesine sıradan bir söz gibi algıladım. Belki de öyledir de!

Giderek içimin içinde yankılanmaya başladı: Uzağa gitme, uzağa gitme, uzağa gitme…

Birkaç kaç haftadır ne zaman derinleşebilecek bir muhabbetin peçesini çekecek olsam hemen bu cümle aklıma düşüveriyor. Uzağa gitme.

Kızacağım, köpüreceğim, öfkelerden öfke beğeneceğim, kelimelerin ağırlığını tartıp gülle gibi ne vakit karşıya atmaya hazırlanacak olsam yine babamın o uyarıcı cümlesi düşüveriyor zihnime. Uzağa gitme oğlum.

‘Dur, düşün, yap’ilkesi gibi levhalık bir söz oldu benim için bu uyarı. Galiba babamdan bana kalacak cümlelerden birisi olmaya da aday. Uzağa gitme.

Uzağa gitme demek, derinlere dalma anlamına geliyor. Daha fazlasına gerek yok. Yerini bil, yurdunu belle ötesine gitme. Haddi aşma!..

Bir ilmi mesele konuşuluyor diyelim ki... Seni içine çeken, uzak kalamayacağın cazibeli bir konu… Sen de atlamak istiyorsun. Konuşmak hevesindesin. Kendince önemli fikirlerin olduğu vehmini taşıyorsun. Birkaç lakırdı da ben edivereyim diyorsun. Tamam, sen de eksik kalma. Bir cümle de sen kur, düşünceni aktar, bilgini paylaş, ama yol açıcı olsun, uzağa gitme.

Sana ait olmayan cümleler kurma. Hazmını yapmadığın, önünü arkasını bilmediğin, ucunun nerelere kadar varacağını kestiremediğin şeyler söyleme. Eksik kalsın ziyanı yok. Bir tamamlayan bulunur elbet. Ama sen, sana ait olmayan sözlerin ağırlığını yüklenme.

Kullandığın kelimelerin harf sayısı az olabilir, buna aldanma. Belki o kelimeler senin bilip kavrayamadığın mânâlar içeriyor olabilir. Dikkat etmezsen yükün artar. Uykuların kâbusa döner. Çilesi fazla ve yıpratıcı olabilir.

Yani uzağa gitme . İtidalli ol. Bu her zaman senin avantajınadır.

Uzağa gitme:Uzağa gidersen yaban ellere düşersin.

Uzağa gitme:Uzağa gidersen kendinden ırak olursun.

Uzağa gitme:Dönüş yolunu bulamayabilirsin kendine.

Uzağa gitme:Uzaklarda senin bilemediğin, düşünemediğin tehlikeler olabilir.

Uzağa gitme:Uzağa giden yollar uzayıp gider. Ne ucu ne bucağı bulunmayabilir.

Uzağa gitme:Uzaklarda kurtlar bulunur. Kuyulara rastlanır. Düşersin belki, nemelazım. Her zaman bir kervancı da geçmez yakınından, bilesin.

Uzağa gitme:Ne olursun, dönüşün uzamasın. Vuslatın ertelenmesin. Hasrete yanılmasın. Karalar bağlanmasın. Ellerle dizler dövülmesin, yaralanmasın.

Uzağa gitme:Pare pare olur yüreğim ve yüreğin… Gitme…

Uzağa gitme:‘Ağlayayım Yakup gibi…” diyemem ben… Varlığını bilirken yokluğuna nasıl dayanırım? Ah nasıl?

Uzağa gitme…

Babamın bana söylediği o ikaz cümlesi döndü durdu içimde… Bol çağrışımlı düşünceleri sevk etti beni.

İnsan kendine ne kadar uzak bu çağda değil mi?

Yakîn olması gerekenlerden fersah fersah uzak iken, hiç yanına yöresine uğramaması gerekenlere de bir o kadar yakın…

Hayra, güzelliğe, sevgiye, nezakete yakın olması gerekirken bîgane kalmışız.

Şerre, kötülüğe, düşmanlığa, hasetliğe, fesatlığa uzak olmak gerekirken ne kadar da içindeyiz.

İnsanın ‘Heyhat’ diyesi geliyor. Ardından da ‘Bu ne hal?’ diyesi…

Neydi prensibimiz? Uzağa gitme.

Uzağa gitme cümlesi bir bakıma uçlarda olma, sınırda dolaşmak anlamına da geliyor olmalı.

Vasat ol. Vasatta kal. Orta yolu tut. Sevgin de, öfken de kıvamında olsun. Haddi aşmasın. Yaralamasın.

Uzağa gitme cümlesi ne kendine ne de başkasına zarar ziyan verme anlamına da geliyor.

En fazla da ruhuna uzak düşme. Ondan uzağa gitme.

Gayenden uzak gitme.

Yaratılış dediğimiz fıtratına uzak gitme. Kendine yabancılaşma.

Gönül cennetinden uzağa gitme. Gazap çöllerine düşersin yoksa. Yanarsın ki, ne yanma!

İrfan ehlinden, sevgi selinden uzak düşme.

Yürek ocaklarından uzağa minder atma.

İlim meclislerinden uzaklara yol sorma, yordam arama.

Kendine dön.

Yetişir ey can kendine uzak düştüğün. Kendinden uzaklaştığın, yabancılaştığın...

Varlığın hakikatinden ırak düştüğün…

Elesti hatırla. Ahdini hatırla ahdini. Aşkını hatırla… Uzağa gitme artık. Gitme!

Herkese yakın ama kendine uzak olmak gibi bir açıdan gülünesi, bir açıdan da hayıflanılası bir tuzağın içine düştük. Kapana kısıldık.

Toparlanma zamanıdır.

Ey can!

Hadi artık! Daha fazla uzağa gitme. İnat etme.

Dönüş vaktidir, dönüş.

Özüne, benliğine, fıtratına, imanına dönüş…

canbolatugur@gmail.com/ 
https://twitter.com/ugurcanbolat 
https://www.facebook.com/iyibakkendine

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.