Prof. İhsan IŞIK

Prof. İhsan IŞIK

Aleyküm Selam Başkan!

Başkan Obama, 4 Haziran’da Kahire’den müslümanlara seslendi. Bazıları Obama’nın bu ziyaretlerini “özür turları” olarak niteledi. Bazıları ise “müslümanlara terapi” seansları olarak. Ancak, şurası bir gerçek ki, ondan önceki başkanın ziyaret ettiğinde kafasına ayakkabı ile yollandığı bu topraklarda, kısa bir zaman zarfında insanlar “seni seviyoruz Obama” der hale geldi.

Obama kesinlikle bir “kitle büyücüsü”. İnsanlarla ilişki kurmayı çok iyi beceriyor. Belki de herkes onda kendine ait bir şeyler buluyor. Bazıları onu “sütlü kahve” diye seviyor; bazıları ise “karaoğlan”. Ailesinde bulunan kişilerin kökenleri sanki birleşmiş milletler.

Ayrıca, aldığı hukuk eğitimi, toplum hizmetleri tecrübesi ve üniversitede hocalık deneyimi, onun meramını iyi ve etkin anlatmasına yardımcı oluyor. Toplum üzerindeki etkisi kendisine hatırlatılınca, “evet farkındayım, bu bir Tanrı vergisi” diye itiraf ediyor. Yoksa, farklı dinden ve kültürden, ciddi ve somurtkan adamların kol gezdiği Ortadoğu’da pop starı gibi karşılanmasını nasıl açıklarsınız?

Siyaset kesinlikle bir aktörlük işi. Ancak, oynadığın oyuna bir de gönülden inanıyorsan iş rol olmaktan çıkıyor. Mesela, Obama Kahire’ye elinde zeytin dalıyla geldi. Boynu bükük şekildeydi. Kendisinden önce bu coğrafyaya yapılan haksızlıkları üstüne aldı. Yanlışlar yapıldığını dile getirdi. Afganistan’ın bir mecburiyet, Irak’ın ise bir tercih kararı olduğunu itiraf etti. Amerika’nın bu girişimlerinde dünyanın onayını almakta gösterdiği kusura değindi. Irak’ın ne kaynaklarında ne de topraklarında gözleri olduğunu bildirdi. Çok yakın zamanda iki ülkeden de çıkacakları haberini verdi. Ancak, bu yanlışların sadece bir kesime ait olmadığını, karşılıklı hatalar yapıldığını belirtti.

Ayrıca, geçmişe esir olmanın kimseye bir yarar getirmeyeceğini de ekledi. Müslümanların yanlış tanıtıldığını ve doğru imaj için herkese görev düştüğünü söyledi. Müslümanların dünya medeniyetine katkılarını bir bir sıraladı. Bir barış ve müsamaha dini olduğunu ama radikallerin eline düştüğünü söyledi.

ABD’yi ilk tanıyan devletin bir müslüman ülke (Fas) olduğunu bildirdi. ABD’de her eyalette camiler olduğunu ve sayılarının 1,200’e ulaştığını haber verdi. Müslüman Amerikalıların ABD’ye katkılarını övdü.

Filistin’in devlet olmayı hak ettiğini ve bu ideali sabırla kovalayacağını, hatta bu meseleyi şahsi mesele yaptığını dile getirdi. Dünyadaki sorunların tüm dinleri ilgilendirdiğini ve bu yüzden karşılıklı diyaloğun öneminden bahsetti. Türkiye’nin medeniyetler ittifakı çalışmasını takdir etti.

Demokrasinin herkesin hakkı olduğunu, kızlarımızın oğullarımız kadar topluma fayda katacağına inandığını söyledi. Ancak kimsenin de kimseye zorla ideoloji empoze edemiyeceği hatırlattı.

Bir çok kişi Obama’nin mesajlarını güzel hoş ama için boş argümanlar olarak niteledi. Söze değil aksiyona bakmak lazım dedi. Ben bunları ikrar etmekle beraber, “söz ağızdan çıktığında kişinin onun esiri olduğuna” inananlardanım. Artık Obama kendini bağlamıştır ve bu ideallere göre değerlendirilecektir.

Ayrıca, “terörizmle savaş”, “inlerinden dumanla çıkaracağız”, “ya bizlesiniz ya da teröristlerle”, “şeytan ekseni ülkeler”, “haçlı ruhu” gibi terimler yerine, “Amerika, asla ve asla, müslümanlarla savaşta olmayacak”, “bir masumu öldüren tüm insanlığı öldürür”, “farkımız az, ortak paydalarımız çok” gibi söylemler duymak kesinlikle umut verici.

Çehresinde yapılan ayıpların kızarıklığı, elinde zeydin dalı, yüzünde dost tebessümü, orta adında Hüseyin, dilinde “Şükran”, “Amerikalı müslümanlardan selam ve barış mesajı getirdim”, “Assalamu Alaikoum” diyen adama ne dersiniz? Bizim kültürümüzde salamı almak vaciptir: Aleyküm Selam Başkan!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.