Sezer ve Bush Demirel ve Clinton

 

Öncekiler sonrakilerden daha aktif

 

Bir önceki (10.) Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer ve ABD’nin bir önceki Başkanı Bush arasındaki benzerlikleri sayın bakalım desek ilk sıraya neyi koyarız? Sizi bilmem ancak benim için ikisi de izlerini kaybettirdiler.

 

Türkiyede demokratik yollarla süresi dolup emekli olan çok az cumhurbaşkanı olduğu için, bir gelenekten bahsedemeyiz. ABD’de ise senelerdir emekli olan başkanlar, daha sonraki hayatlarında da aktif olarak mücadelelerine devam ediyorlar. Bunun en bariz iki örneği 85 yaşında olan Jimmy Carter ve baba Bush.

 

ABD tarihinde belkide bir ilk gerçekleşiyor. Eski Başkan Bush resmen 6 aydır kayıplara karıştı. Ne gören var ne duyan. Hiçbir faaliyette bulunmuyor. Oysa selefi Bill Clinton genç yaşında emekli olduğunda; kitap yazdı, adına kütüphane açtı, New York’ta merkez açtı, dünyanın her tarafında yüksek ücretle konuşmalar yaptı.... Hala daha da devam ediyor.

 

Jimmy Carter başkanlıktan ayrıldıktan sonra Nobel barış ödülünü aldı. Baba Bush başta Florida’daki Katrina Kasırgasından etkilenenler olmak üzere yüzlerce kişiye bağış kampanyalarında bulundu ve devam ediyor.

 

George W. Bush resmen kayıp. Kendisini ya gizliyor, ya da bir süre piyasaya çıkma denildi de denileni yapıyor.

 

Türkiye’de hayatta olan üç eski cumhurbaşkanı var. Kenan Evren darbe lideri olduğu için ve ölene kadar darbeci lekesini taşıyacağından emekli olduktan sonra kendisini Marmaris’e attı ve resme dayandı netekim. Yani onun mazereti var.

 

Peki ilk hukukçu cumhurbaşkanımız, anayasa mahkemesi eski başkanı sayın Sezer, niçin ortalığa çıkmaz, niçin hiç bir konuda görüş beyan etmez. Bilen varsa beri gelsin. Gerçi görevdeyken hiç halkın arasına girdi mi dediğinizi duyar gibiyim. Siz de haklısınız.

 

Sonuç olarak şunu rahatlıkla söyliyebilirimki aynı dönemde görev yapan Sezer ülkesi için, Bush ise hem ülkesi ve hem de dünya için birer kabustular. Belkide emekliliklerinden sonra gün yüzüne çıkmak istemiyorlar.

 

Eskilere gelince;

 

Bill Clinton’u yukarıda bahsetmiştim. Hala aktif, hala para kazanıyor. Üstelik ağır kalp ameliyatı geçirmesine rağmen. Demirel’de sevin ya da benim gibi sevmeyin, ama hakkını da yemeyin, o da boş durmuyor. Gerek 28 Şubatı savunuyor, gerek hükümete alternatif arıyor, gerekse aile şirketlerini kurtarmanın peşinde. Başörtülü kızları da İran’a gönderiyor. Sonuçta yıkılmadı hala ayakta.

 

Demek ki ülkelerin kaderleri genelde aynı oluyor. Başlarına bir aktif, bir pasif kişiler nöbetleşe geçiyorlar.

 

Yine bir çok okuyucumun Demirel gibi aktif birisi olacağına, Sezer gibi pasif birisi olsun der dediğinizi de işitir gibiyim.

 

Ne Sezer, ne Demirel ne de Bush. Kabul edin ya da etmeyin, artık devir Obama ve Erdoğan gibi hem içeride hem de dışarıda aktif olan ve gönülden iş yapan liderlerin devri.

 

Obama başkan olalı henüz 6 ayını bile doldurmamışken; eşi Michelle’i yanına alıp kaçıncı kez pizza ve hamburger yemeye gitti. Erdoğan’ın ömrü ise maşaallah hep dışarlarda geçiyor.

 

Bill Clinton daha geçenlerde kendisiyle yapılan ropörtajda, keşke halkın arasına daha çok çıksaydım onları daha çok ziyaret etseydim dedi.

 

Türkiye’yi yönetmeye talip olan geleceğin liderlerine Sezer ve Bush’un şu anki hallerini hatırlatmak isterim.

 

Karşı kıyıdan hepinize selamlarımla

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum