Ramazan KERPETEN

Ramazan KERPETEN

YEMEN YOLLARINDA ‘AVATAR’

Fantastik- Bilimkurgu sinemasını seviyorum. İnsana yepyeni dünyalar kurgulayıp sunuyor, ayrıca günlük hayatımızın gerçeklerini soyutlayarak verirken, zaman/ mekân üstü evrensel mesajlar iletilmesine önayak olabiliyor. Tıpkı bir zamanların ‘fabl’ları gibi…

Binaenaleyh, günlerdir sözü edileduran ‘Avator’ isimli filmi de izlemek istiyordum. İzleyince de, birçok çağrışımlar yapan filmle ilgili bir hasbıhal yapmayı düşünmüştüm. Ne kadar münasip kaçar diye düşünürken, kalp ve kalem ehli Ahmet Taşgetiren Beyefendi’nin filmle ilgili ‘Ebabil kuşu’ noktasında ele aldığı film yorumunu okuduktan sonra bir yazı kaleme almaya cesaret ettim.

Evet, bir kutsalın korunması noktasında kuş misal varlıkların imdada yetişmesi, Taşgetiren Bey’in işaret ettiği gibi- Kuran’daki Ebabil kıssası ile bir benzerlik arz ediyordu. Fakat buradaki kuşlar insanların süvariliğiyle hareket ediyorlardı ve taş misal bir nesne atmıyorlardı. Hollywood’un Ebabil temasını kullandığı asıl film Narnia idi zannımca…

Fakat şu bir hakikat ki; Kuran’da, İslam tarihinde ve de Türk tarihinde o kadar harikulade olaylar var ki, bunların hangisi film diline aktarılsa, ortaya dünya harikası ürünler çıkar… Bu konuda da işin erbaplarına görev düşüyor sanırım. Taşgetiren üstadımızın hatırlatması da bir vesile olur umarım.

Fakat asıl belirtmek istediğim şu ki, bu dev bütçeli ‘Avatar’, çok daha derin bazı politik göndermeler içeriyordu. Gerçi film Pocahontas’ın modern bir yorumu gibiydi. Orada, Amerika’nın Avrupalılarca ilk keşfi, işgali sırasında yaşananların bir askerin yerli kıza aşkı çerçevesinde anlatılırken, buradaki hadise yüzlerce yıl sonra geçiyordu ama konsept yaklaşık olarak aynıydı. Bu bağlamda “Kurtlarla Dans” filmini de anabiliriz…

Yeni bir yorum olan bu film, görsel şöleniyle izlenmeyi sonuna kadar hak ediyor. 500 milyon Dolara mal olan, şimdiden 1 milyar dolar hâsılat elde eden ve yakın bir zamanda 4 milyar doları bulması tahmin edilen (biz böyle konuştukça da hâsılat artmasının devam edeceği) film, birçok yönden övgüleri hak ediyor.

Evet, kanımca filmde; bundan 500 yıl önce Amerika kıtasının istilasından, günümüzde aynı ruhla Irak ve Afganistan gibi ülkelerin işgaline usturuplu bir gönderme vardı.  Şimdilerde aynı Amerika; benzer bahanelerle Yemen yollarında, yeni işgal hesaplarında.

‘Avatar’ı izlediğinizde şu kanaate kati varıyorsunuz ki;

Bundan 500 yıl önce emperyalist, kolonist saiklerle Kızılderilileri, Astekleri kıra kıra yol alan,

500 yıl sonra/ bugün aynı şeyleri başka kıtalarda yapan,

bundan bir 500 yıl sonra da başka gezegenlerde başka varlıklara aynısıyla/ fazlasıyla yapacaktır… Evet, bunu dedirttiriyor insana! Ha bir de, işgal öncesi o yöre insanına benzeyen çaşıtlar, casuslar göndererek önce o insanların iç yapısını çözme, daha sonra asıl birlikleri yollama tiyosu da çok manidardı..! Filmde, yapılan işgal ve haksızlıklara bütün Amerikalılarının onay vermediğine işaret etmesi de hoş bir detay… Fakat gerçek hayatta bu sesler, öğüten büyük makinenin gürültüleri arasında çok cılız kalıyor…

Asteklerde altın vardı, Iraklılarda petrol, uzun gelecekteki bir gezegende de bilmem hangi değerli maden… Ama bunların üzerinde bulunanların akıbetleri hep hüsran.

Neden ve nasıl olduğu üzerinde çok ciddi şüphelerin olduğu 11 Eylül saldırısı bahane edilerek Afganistan’a ve Irak’a girildi. Fakat biz bunu Neo-con’ların ve George W. Bush’un münferit tutumları gibi algıladık. Yönetimler, hükümetler ve de başkanlar değişince bu tavır değişir diye umduk. Başkanın ismi ve rengi değişse de süreç işliyor ve şimdi de bir uçak kaçırma olayı bahane edilerek Yemen’e girmeye hazırlanılıyor. Nobel Barış Ödüllü, Barak (Bereket) Hüseyin Obama isimli Başkan öncülüğünde. Gelişmeler gösteriyor ki bu tür işgal hareketlerinin de devamı gelecek…

Bir kere daha görüldü ki, bir devletin kuruluşunda oluşan genler -yüzyıllar geçse de- mahiyetini koruyor, arada bazı DNA kırılmalarına rağmen…

Bu noktada Türk tarihine baktığımızda;

Binlerce yıllık bir devlet geleneğinin olduğunu ve bunun da adalet üzerine kurulu olduğunu görebiliyoruz. Belki arada bazı sapmalar olmuş olabilir ama hiçbir zaman bu kaide haline gelmemiş, münferit istisnalar olarak kalmıştır. Kadim devletçilik anlayışımızın devamı olan Türkiye Cumhuriyet’inde de bunun temelleri vardır… Fakat 1948 sonrasında Amerika tarafından bünyeye adapte edilen bazı yapılarla bu yerleşik dokuya tahribatlar olmuştur. Sonrasında meydana gelen karışıklar ve de provokasyonlar da bunun biraz yansımasıdır. Şimdilerde bünye, kabullenemediği bu transplantasyonu atmaya çalışıyor.

Avator filminden bahsederken, gündemdeki Yemen işgaline vardık. Yemen deyince, “Yemen yollarında Veysel Karani” mısralarını mırıldanmak varken, şimdi Yemen yollarında Avator göndermeli bir işgali konuşuyoruz.

Osmanlı’nın gözbebeği Yemen! “Adı Yemen’dir/ Gülü çemendir/ Giden gelmiyor/ Acep nedendir?” şeklinde türkülerin yakıldığı, uğruna nice civanların yittiği diyar…

Bu son noktada, yakın bir zamanda bir gazete için kaleme aldığımız “Viking diyarlarında Kızılderili şarkıları” başlıklı yazımızı okumanızı rica ederek bahsi kapatmak istiyorum. Meraklıları için linki;

http://74.125.77.132/search?q=cache:TAVUMsHmRrsJ:turkuaz.zaman.com.tr/%3Fbl%3D1%26hn%3D5837%26sy%3D20060129+Viking+diyarlar%C4%B1nda+K%C4%B1z%C4%B1lderili+%C5%9Fark%C4%B1lar%C4%B1&cd=1&hl=tr&ct=clnk&gl=tr

Hayırlı okumalar, keyifli seyirler…

 

RAMAZAN KERPETEN – Stockholm/İSVEÇ

rkerpeten@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum