Amansız Bir Savaşta Yerini Tam Al; Cepheni Doğru Seç!

Amansız Bir Savaşta Yerini Tam Al; Cepheni Doğru Seç!

Merhum M. Es'ad Coşan Hocaefendi'den yine ANLAMLI bir YAZI

Amansız Bir Savaşta Yerini Tam Al; Cepheni Doğru Seç!

M. Es'ad Coşan

Dünyada pek çok millet ve devlet var. Bütün insanlar kardeş olduğuna göre, birbirlerini severek, yardımlaşarak yaşamaları gerek. Ama gerçekte işler böyle gitmiyor. Büyük menfaatleri yakalamış, zenginleşmiş ve başkalarını gaddarca sömürerek semirmiş ve güçlenmiş bazı devletler, hatta bunların yönetimini ele geçirmiş bazı küçük zümreler ve gizli teşkilatlar, büyük çoğunlukların aleyhine çalışıyor, zulüm yapıyor, hakları çiğniyor, özgürlükleri engelliyor, masum ve mazlum hakları çok mağdur ediyor, cihanı fesada veriyor; binlerce, milyonlarca insanın canına kıyıyor.

 

Ne yapmak lazım? Düşman zengin, düşman kuvvetli, düşman uyanık, düşman teçhizatlı, düşman gizlenmiş, düşman büyük idarî, askerî imkânlara sahip; düşman usta hırsız misali yaygaracı, velveleci, farfaracı, reklamcı, kandırıcı, aldatıcı, saptırıcı, hilekâr ve madrabaz... Ortada gözükmüyor, ele geçmiyor, kendini belli etmiyor, perde arkasında duruyor, ajan kullanıyor, milletleri içinden idare ediyor, birbirlerine kırdırıyor...

Etrafa bakınız, yurt içi ve yurt dışı olaylarını inceleyiniz, her taşın altından sayılı, birkaç, aynı, sicilli, belli, mahut, mâlum, gizli örgütün çıktığını göreceksiniz. Bunlar hakkında ciddi araştırmalar da yapılmış, değerli kitaplar da neşredilmiş. Belki herkesin kitaplığında bunlardan birkaçı mevcut, sizde de var. Belki siz de biliyorsunuz, isim isim, firma firma, örgüt örgüt... Ama tek başınıza birşey yapamıyor, oturduğunuz yerden kızıyor, köpürüyor, çaresizlik içinde çırpınıyorsunuz. Önce şunu biliniz ki çok ciddi, çok mühim, çok vahim, çok bilgili, çok tehlikeli bir düşmanla, bir ölüm kalım savaşı yapıyorsunuz. Düşman sizi Bosna’da, Çeçenistan’da olduğu gibi mahvetmek, yok etmek istiyor; karınızı, çoluk çocuğunuzu kesecek, evinizi barkınızı yıkacak, ülkenizi istila edecek, parçalayacak, bölüşecek. Siz savaşı mâzide, tarihte, geride, dışta, uzakta, sanıyorsunuz, o öyle düşünmüyor; siz gevşemiş, rehavete düşmüşsünüz, o tüm hızıyla tahribata devam ediyor; insafı, merhameti yok; gayzı, nefreti, kini çok; sabotaj yapıyor, vurup kırıyor, çalıp çırpıyor, orman yakıyor, her fırsatı değerlendiriyor, her türlü zararı yapıyor, hergün yeni bir melânet uyguluyor. Günü gelince, ortam hazırlanınca iç karışıklıklar ve çatışmalarla işi tırmandırıp sonuca ulaşmaya çalışıyor; sen ise işinde, gücünde, tatilinde, yazlığında, gafletinde, zevkinde, keyfinde devam ediyorsun, seferberlik var, haberin yok; top sesleri geliyor, sen uyumaktasın.

Harp var diyorum, anlamıyor musun? Sivil, görünmez bir harp, şiddetli ama gizli bir mücadele, şaşırtmacalı bir ceng ü cidâl. Dost gibi görünen sahte tebessümlere aldanma; sûret-i haktan görünen maskeli batıla kanma; reklama, afişe, boyaya, hayale, hülyaya, palavraya, propagandaya inanma. Onlar bu kandırmacaların savaşın bir parçası olduğunu çok iyi biliyor ve aldatmacaya çok önem veriyorlar; ancak milleti kandırabildikleri ölçüde başarı kazanabileceklerinin çok iyi farkındalar. Bu uğurda milyarlar, trilyonlar harcıyorlar, sonra da bunu bizim kesemizden, bizim bütçemizden, bizim devlet hazinemizden, halkın sırtından çıkartıyorlar. Çok acı, çok feci bir durum. Bu necip millete, bu aziz ümmete çok yazık oluyor, senin gafletin, cehaletin, rehavetin, saflığın, sekametin yüzünden...

Bu topraklarda en az iki asırdan beri süren korkunç ve amansız bir din, iman, medeniyet, irfan, ümran savaşı... Sebep hep aynı: Türk ve İslâm düşmanlığı. Amaç: Senin devletini yıkmak, ülkeni parçalamak, yutmak. Sen onların esiri, işçisi, çöpçüsü olacaksın, onların dinine gireceksin, entegre olacaksın, eriyeceksin, biteceksin. Onlar Bizans’ı ihya edecek, Pontus’u yeniden kuracak, Ermenistan Karadeniz’e, Akdeniz’e kadar genişleyecek, Ege Kıyıları, Antalya Akdeniz sahilleri onların zevk ü sefâ yerleri olacak; petrolü, madenleri, ülkenin maddî yer üstü ve yer altı servetlerini onlar sömürecek; paraya, idareye, zenginliklere onlar sahip olacak, sen kan kusacak, mahrum yaşayacak, hor ve zelil öleceksin. Sana konuşma hakkı yok, sen istekte bulunamazsın, sen gönlünce ibadet edemezsin, sen İslâmca yaşayamazsın, sen dinî kurum kuramazsın, sen büyük ticaret yapamazsın, sen sanayici olamazsın, sen finans kurumu açamazsın. Başörtü yok, sakal yok, çarşaf yok, tesettür yok; imam hatip okulu, Kur’an kursu, din tahsili, tasavvuf, mânevî eğitim, nefis terbiyesi yok; ahlâk, edep, namus yasak, kötü, çağ dışı, çağdaşlığa laikliğe aykırı... filan.

Aklını başına iyi topla, şeytanın ordusuna katılma, Rahman’ın safında yerini al, kime hizmet ettiğini, hangi amaca alet edildiğini iyi anla; bozguncuya, yıkıcıya, fitneciye, kâfire, müşrike, münafıka yâr ve yardakçı, destekçi ve yardımcı olma; ülkeni Cezayir’e, Suriye’ye, Filistin’e, Afganistan’a çevirttirme!

Allah’tan kork. Hesabı, mahkeme-i kübrâyı iyi düşün; dindaş, gönüldaş ve ülküdaşlarınla sıkı bir iş birliğine gir, hak ve hürriyetlerini iyi koru, ülkeni yabancılara kaptırma, müstevlileri kov, eski diyarları kurtar, İslâm’ı cihana yay! Düşmandan korkma. Cenâb-ı Mevlâ’ya tam tevekkül eyle ki O, mü’minlerin dostu ve yardımcısıdır.

 ------------------------------------------------------

*  M. Es'ad Coşan, Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri, 435-437 (1997)

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.