Asilerin hazin sonu

Asilerin hazin sonu

Osmanlılar gerektiğinde eşkıyalara makam, mevki vererek onların etkinliklerini bitirmişti. Ancak ülkeden ayrılmayı düşünen asilere karşı ise tam tersine çok acımasız davranmıştı.


16. yüzyıl sonlarında Avrupa'nın birçok yerinde geleneksel düzenin ve eko­nomik yapının bozulmasıyla eşkıya grupları ortaya çıktı. Dünya ikliminde meydana gelen değişiklikler, uzun süreli kuraklıklar yaşanması bu isyanların çıkmasında önemli rol oyna­mıştır.
Osmanlı eşkıyaları bastırmak için iki yol kullandı. Bunlardan birisi kuvvet kullanarak eşkıyaları ortadan kaldırmaktı. 1608 yazında Kuyucu Murad Paşa liderliğindeki büyük bir or­duyla celali isyanları sona erdirildi. Kuyucu Murad Paşa'nın eşkıya takibi ve sonrasında celali bakiyelerini temizlemek için yaptığı teftişler esnasında binlerce insan celali oldukları gerekçesiyle öldürüldü.


EŞKIYA PAŞA YAPILIYOR

Osmanlı yönetiminin celali, yani eşkıyalar için kullandığı ikinci yol celalilere makam, mevki vererek onların etkinliklerini bitirmekti. Bazı Türk tarih­çileri, Osmanlılar'ın eşkıyaları affedip, devlet kademelerinde görev vermesini acizlik olarak yorumlarken, Karen Barkey isimli bir Amerikalı sosyoloğun Fransa ile Osmanlı İmparatorluğu'nu muka­yese ederek yaptığı incelemede eşkıyaların affının ve bir makam verilmesinin, devletin aczini değil, kuvvetini ve idaresini sürdürme kabiliyetini gösterdiği sonu­cuna varılmaktadır. Fransa'da merkez-kenar dengesindeki ciddi kaymalardan dolayı isyanlar meydana gelmiş ve bu isyanlar zorla bastırılmıştır. Os­manlı İmparatorluğu ise toplumsal sınıfların çoğunu manipüle ederek, çok büyük isyanların çıkmasını en­gelle­miştir. Eşkıyaları affederek, devlet kademelerinde görev­lendir­miş, böylece kenar­daki kuvvetlerin merkez içerisinde erimesini sağlamıştır. Osmanlılar'ın tarzı hem daha insanî hem de daha devlet menfaatinedir.
Suraiya Faroqhi'nin Osmanlılar'ın hac güzergâhında eşkıyalık yapan be­devilerle anlaşmasının izahı da aynı şekildedir. Çölde eşkıyalık yapan bedevilere bazı hediyeler verilmek suretiyle, fazla bir kuvvet bulundurulmadan hac yolu emniyeti ve Osmanlı İmpa­ratorluğu'nun o topraklardaki meşruiyeti sağlanmıştır.

DEVLETİ BÖLMEK İSTEYEN AFFEDİLMİYOR

Osmanlı yönetimi sıradan eşkıyaya müsamaha gösterirken, siyasi maksatlı isyan edenlere aynı müsamahayı göstermemiştir.
17. yüzyılın başlarında isyan edenlerden biri de Lübnan'ın güçlü Dürzi emirlerinden Maanoğulları'ydı. Maanoğlu Fahreddin, 17. yüzyılın başlarında imparatorluğun otorite boşluğuna düşmesi üzerine Lübnan'da bağımsız bir devlet kurmaya kalktı. Osmanlı yönetimi, 1612'de Maanoğlu üzerine bir ordu gönderdi. Maanoğlu Fahreddin, Osmanlı ordusu karşısında dayanamayarak İtalya'ya kaçtı.
Ailenin reisi Maanoğlu Fahreddin, daha sonra geri dönüp, bölgeye hakim oldu. Dördüncü Murad, İstanbul'da devlet otoritesini yeniden sağladıktan sonra imparatorluğun diğer yerlerindeki eşkıyaları ortadan kaldırmaya başlamıştı. Küçük Ahmed Paşa komutasındaki bir ordu, Maanoğulları'nın üzerine gönderildi. Maanoğlu, Osmanlı kuvvetlerine direnemeyeceğini görünce bütün bir kayadan oluşan Suf Dağı'na sığındı. Bunun üzerine Osmanlı ordusunun komutanı Küçük Ahmed Paşa, dağın üzerine çok miktarda odun yığdırıp dağı ateşe verdirdi. Daha sonra da sirkeyle kayayı yumuşattı. Osmanlı askerleri de yumuşayan kayaları keserek, Maanoğlu ailesini yakaladılar. Fahreddin, oğulları Mesud ve Hüseyin ile birlikte İstanbul'a gönderildi. Maanoğlu Fahreddin, İstanbul'da iki ay hapis yattıktan sonra, 13 Nisan 1635'te idam edildi.

DEVLET KURMAYA KALKANLARIN HAZİN SONU

Osmanlı İmparatorluğu'nda, 17. yüzyılın başlarında devlet otoritesi zayıflayınca celali adı verilen eşkıyalar her tarafı sarmış, valiler isyan etmişti. Bunlardan biri de 1606'da, Suriye'de ayrılıkçı bir hareket başlatan Canbolatoğlu Ali'ydi. Canbolatoğlu Ali bölgeye hakim olup, bağımsızlığını ilân etti. Kuyucu Murad Paşa, 1607'de Canbolatoğlu'nun üzerine yürüdü. Asileri mağlup edince, Canbolatoğlu af diledi. Affedilip, Tımışvar'a gönderilen Canbolatoğlu Ali 1611'de burada idam edildi.
Aynı durum 19. yüzyılda isyan eden Arap liderlerinde de yaşanmıştır. 18. yüzyılda Arabistan'da ortaya çıkan Vehhabilik imparatorluğu tehdit etmeye başlayınca devlet olayın üstüne gitti. Vehhabiler'in lideri Abdulaziz, Ekim 1803'de Diriyye'de suikastla ortadan kaldırıldı. Ancak isyan bitirilemedi. Vehhabiler, 1806 yılı Ocak ayında ise Mekke'yi ele geçirdiler. Durum kötüye gidince devlet Kavalalı Mehmet Ali Paşa'yı isyanı bitirmekle görevlendirdi. Kavalalı İbrahim Paşa çok şiddetli savaşlar sonrası Eylül 1818'de Vehhabiler'in merkezi Diriyye'yi girerek isyanın lideri Suud oğlu Abdullah'ı ele geçirdi. İstanbul'a gönderilen Suud oğlu Abdullah, Aralık 1819'da saray meydanında idam edildi.

Etiketler :