Bağış: Er veya geç AB'ye üye olacağız

Bağış: Er veya geç AB'ye üye olacağız

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, bazı AB üyesi ülkelerin, Türkiye'nin önüne getirdiği siyasi blokajların, kendilerini yollarından geri çevirmemesi gerektiğini belirterek, ''Er veya geç AB'ye üye olacağız. AB'nin yolu herhangi bir ilimizden değ

Bağış, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda AB Genel Sekreterliğinin 2011 yılı bütçesinin sunumunda, Hükümetin 2010'da da AB sürecindeki çalışmalara önem verdiğini, kararlı, ısrarlı ve planlı hamlelerle kayda değer ilerlemeler sağladığını söyledi.

Reformları salt AB üyeliği için değil, vatandaşların hak ettiği yüksek yaşam seviyesine kavuşmaları için yaptıklarını anlatan Bağış, AB üyeliğine yönelik kararlılıklarının devam edeceğini belirtti.

AB Genel Sekreterliğince Türkiye'nin katılım süreci için AB Stratejisinin hazırlandığını ve 4 Ocak 2010'da Bakanlar Kurulunda kabul edildiğini anımsatan Bağış, stratejilerinin birinci platformunu resmi müzakere sürecinin oluşturduğunu belirtti.

Bağış, müzakerelerin açılışından bu yana geçen süre içinde 13 faslın açıldığını, 1 faslın geçi olarak kapatıldığını anımsattı. Bağış, Aralık 2009'da çevre, Haziran 2010'da ise gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı fasıllarının müzakerelere açıldığına işaret ederek, her iki faslın daha önce açılan fasıllardan farklı olarak, müktesebatı son derece geniş alana yayılan, zor fasıllar olduğunu söyledi. Bağış, her faslın açılması için 27 AB üyesi ülkenin her birinin, yaptıkları çalışmalarla ikna edildiğini ifade etti.

Şu an ellerinde, teknik olarak açılış kriterleri yerine getirildiği takdirde açılabilecek 3 faslın bulunduğunu belirten Bağış, bu fasılları, ''rekabet politikası'', ''kamu alımları'', ''sosyal politika ve istihdam'' olarak sıraladı. Bağış, Belçika Dönem Başkanlığında rekabet politikası faslının müzakerelere açılması için çalışmaların son aşamaya geldiğini dile getirdi.

Bağış, açılan fasıllardan kapanış kriterlerini yerine getirmek üzere çalışmaların devam ettiğini kaydederek, Trans Avrupa Ağları ile İşletme ve Sanayi Politikası fasıllarının teknik kapanış kriterlerini, yıl sonu itibariyle yerine getirmiş olacaklarını vurguladı.



-''17 FASLIN AÇILMASI, SİYASİ GEREKÇELERLE ENGELLENİYOR''-



Bağış, ''1. platformda, diğer bir deyişle resmi müzakere sürecinde arzu edilen hızı yakalayamadığımız bir gerçektir. Bunun temel nedeni ise bazı AB üyesi ülkelerin, gerçekte teknik olan bu süreci, siyasi mülahazalarla yavaşlatmış olmalarıdır. Toplamda 33 fasıldan 17'sinin açılması, siyasi gerekçelerle engellenmektedir. Bunlardan 8 fasıl, ek protokolün tam olarak uygulanması şartı nedeniyle Konsey tarafından askıya alınmıştır. Diğerleri hakkında AB kurumları tarafından bu yönde alınmış resmi bir karar olmamakla beraber, ağırlıklı olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ve malum bazı ülkelerin siyasi blokajları nedeniyle süreç arzu edilen şekilde ilerleyememektedir'' diye konuştu.

Bakan Bağış, siyasi blokajları ortadan kaldırmak için Hükümetin yoğun çabasının devam ettiğini, Komisyon ve üyelere fasılların açılması yönünde haklı gerekçeleri anlattıklarını belirtti.



-''ÇALIŞMALARI DURDURMA DÜŞÜNCEMİZ OLAMAZ''-



Egemen Bağış, ''AB sürecinin sadece fasıl açıp kapatmak olmadığının bilincinde olarak, reform sürecinde kendi kaderimizin belirleyici olmamız gerektiği inancıyla AB stratejimizin 2. platformu kapsamındaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz'' dedi.

Bağış, yılda 1-2 fasıl yerine 33 faslı dikkate alarak çalıştıklarını, askıya alınmış veya bloke edilmiş diye, Türkiye için çok büyük öneme sahip tarım, balıkçılık, ulaştırma, hizmetlerin ve malların serbest dolaşımı gibi fasıllarda çalışmalarını durdurmak gibi bir düşüncelerinin olamayacağını bildirdi.

İkinci platformdaki amaçlarını; 2013 yılı sonuna kadar AB müktesebatına en üst seviyede uyum sağlamak olarak açıklayan Bağış, böylece AB'nin 7 yıllık dönemler halinde hazırladığı 2014-2020 bütçesine dahil olmayı hedeflediklerini söyledi.

Bağış, ikinci platform altındaki çalışmaların kendilerine, 17 fasıldaki siyasi blokajın kalkması halinde Türkiye'nin 12 faslı kısa vadede, 5 faslı ise orta vadede açabilecek durumda olduğunu gösterdiğini ifade etti.



-''VİZE UYGULAMASI KABUL EDİLEMEZ''-



Bağış, stratejilerinin üçüncü platformu olan Kopenhang Siyasi Kriterleri ve siyasi kriterlerle yakından ilişkili ''Adalet, Özgürlük ve Güvenlik'' ile ''Yargı ve Temel Haklar'' fasıllarında da önemli çalışmalara imza attıklarını anlattı.

Devlet Bakanı Egemen Bağış, siyasi kriterler alanındaki gelişmelerden örnekler verdi.

24. fasıl kapsamında izledikleri en önemli başlıklardan birinin de vize konusu olduğuna işaret eden Bağış, bugün Türk vatandaşlarına yönelik Schengen Vizesi uygulamasının artık kabul edilemez hale geldiğini vurguladı.

Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:

''AB'nin Türkiye'ye karşı uyguladığı vize rejimi ayrıca, Türk işadamlarının Gümrük Birliği (GB) kapsamında adil ve dengeli ticaret için gerekli seyahat ve temaslarda bulunma imkanlarını da kısıtlamakta ve böylelikle AB işadamları lehine haksız rekabet ortamı yaratmaktadır.

Türkiye ile AB arasında Ankara Anlaşması, Katma Protokol ve GB'den kaynaklanan hukuki taahhütler de göz önüne alınarak, AB'nin vatandaşlarımıza vize muafiyeti sağlamasına giden sürecin başlatılmasına yönelik haklı taleplerimize dayanan girişimlerimiz her seviyede sürdürülmektedir. Vize serbestisi için bir ön koşul niteliğinde olan ve AB ülkeleri açısından büyük önem taşıyan Geri Kabul Anlaşması müzakerelerini de son aşamaya getirmiş bulunmaktayız.''



-''TÜRKİYE'NİN FOTOĞRAFINI ÇEKEN RAPOR''-



Bakan Bağış, 2002-2006 döneminde 166 proje için AB'den 1,3 milyar avroluk Katılım Öncesi Yardım hibesi desteğinin sağlandığını, bu projelerin ulusal katkıyla birlikte toplam büyüklüğünün 1,8 milyar avroya ulaştığını belirtti. Bağış, 2007-2013 döneminde ise Türkiye'ye kullanımı için 4,9 milyar avro hibenin tahsis edildiğini ifade etti.

AB Komisyonunca yayımlanan İlerleme Raporunu da değerlendiren Bağış, bu raporun Türkiye'nin fotoğrafını çektiğini belirtti. Bağış, ''Fotoğraflarda bazı şeyler gözükür bazıları gözükmez. AB, Türkiye'nin bir fotoğrafını çekmeye çalışmış. Bu raporu diğer yıllarda yayımlanan raporlarla kıyasladığımızda ülkemizin daha iyi bir noktada olduğu ancak halen üzerinde birlikte çalışmamız gereken konular var'' diye konuştu.

Bağış, raporda basın özgürlüğü ve yargı sürecinde olan davalara ilişkin Hükümetin çabalarının vurgulandığını ancak bazı eleştirilerin de yöneltildiğini söyledi. Bağış, ''Hükümetin hedef alınması, davalar konusunda yürütme olarak herhangi bir adım atmadığımız yönündeki eleştiriler ise ciddi bir çelişkiyi ortaya koyuyor. Hem yargının bağımsızlığını çok önemseyen bir AB var hem de yürütmenin müdahil olmamasıyla ilgili eleştiriler var'' görüşünü dile getirdi.



-''KAZAN-KAZAN''-



Türkiye'nin AB yolculuğunun, Türkiye'nin ve Türk halkının çağdaş medeniyet seviyesini yakalayıp, geçmek yolundaki hedefini gerçekleştirme azim, iradesinin en önemli tezahürü olduğunu ifade eden Bağış, sözlerini şöyle tamamladı:

''Cumhuriyetimizin en önemli çağdaşlaşma projelerinden biri olan bu projenin, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, daha demokratik ve müreffeh Türkiye'den yana olduğunu, geçtiğimiz referandum örneğinde olduğu gibi her vesileyle göstermiş olan Türk halkının akılcı seçimini yansıttığını ve tam üyelik hedefiyle çıktığımız bu yoldan geri dönüş olmadığını bu vesileyle tekrar ediyorum. Müzakere sürecinin kolay olmadığı, kendine özgü bazı zorlukları bulunduğu hepimizin malumudur. Son genişleme dalgasının getirdiği sorunları daha henüz tam olarak çözememiş olan AB'nin küresel ekonomik krizden de ciddi olarak etkilenmesi ve bu bağlamda işsizlik ve sosyal sorunların artması, aşırı sağ akımların güç kazanması, Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili tartışmaları artırmıştır. Ancak sürece sağduyulu yaklaşılması ve tam üyeliğimizin muhtemel getirilerinin doğru değerlendirilmesi halinde üyeliğimizin her iki taraf için de kazan-kazan bir durum yaratacağının görülebileceğine ve böylece sürecin başarıyla tamamlanacağına inanıyorum.

Artık 10 yıl önceki bir dünyada yaşamıyoruz, çok şey değişti, değişiyor. Türkiye, AB ilişkilerindeki dengeler de değişiyor. Türkiye, büyüdükçe, güçlendikçe, zenginleştikçe Türkiye-AB ilişkileri farklı bir noktaya doğru evriliyor. Artık AB ülkeleri, Türkiyesiz bir AB olamayacağının farkına varıyor. Bunu sadece biz söylemiyoruz, Avrupa'nın akil adamları, vizyon sahibi politikacıları söylüyor. Dolayısıyla bazı üye ülkelerinin önümüze getirdiği siyasi blokajlar, bizi yolumuzdan geri çevirmemeli. Biz er veya geç AB'ye üye olacağız, buna yürekten inanıyor, tüm kalbimle söylüyorum. Bugüne kadar AB sürecine verdiğiniz destek dolayısıyla teşekkür ediyorum. Çünkü AB'nin yolu herhangi bir ilimizden değil, TBMM Genel Kurulundan geçer. Genel Kurulda iktidar, muhalefet milletvekillerimiz el ele verdikçe Türkiye'nin AB yolculuğu çok daha hızlanacaktır.''

 

Etiketler :