Barışa adanmış filmler gösterime giriyor

Barışa adanmış filmler gösterime giriyor

Türkiye’de “barış” belki de ilk kez bu kadar hararetli biçimde tartışılıyor. Şimdi barışa adanmış filmlerin zamanı...

Türkiye’de “barış” belki de ilk kez bu kadar hararetli biçimde tartışılıyor. Savaşın koyu gölgesinde hep birlikte “barış”ı konuşmayı öğreniyoruz. DOCUMENTARIST – İstanbul Belgesel Günleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla arşivindeki barış temalı filmlerden oluşan bir seçkiyi Hollanda Başkonsolosluğu’nun işbirliği ile yeniden seyirciyle buluşturuyor. “Barışa Adanmış Filmler” başlıklı seçkide, dünyanın dört bir köşesindeki savaş/barış deneyimlerini anlatan, benzer süreçlerden geçmiş toplumların tanıklıklarını yansıtan yedi önemli belgesel yer alıyor. Barışı inşa etmeye başlamak için öncelikle geçmişle yüzleşmek gerektiğini, kalıcı bir barışın geçmişte yaşanan acıların inkarından değil onunla hesaplaşmaktan, unutmaktan değil hatırlamaktan geçtiğini gösteren filmler bunlar.

Hepsi de dünya çapında ses getirmiş ödüllü belgesellerden oluşan yedi filmlik seçki, 1-2-3 Eylül 2009 tarihlerinde Beyoğlu’nda Hollanda Başkonsolosluğu’na bağlı tarihi kilise Union Church’te ücretsiz olarak gösterilecek. Seçkide yer alan filmler şunlar:



BARIŞA ADANMIŞ FİLMLER:

Burma VJ: Kapalı Bir Ülkeden Haberler (Burma VJ-Reporting From A Closed Country)

Anders Ostergaard, 2008, 85’, Danimarka

Uluslararası festivallerde bugüne kadar 25’e yakın ödül toplayan bu olağanüstü film, 2007 yazında Burma’da yalınayak sokakları arşınlayan binlerce Budist rahibin önderliğinde başlayıp rejim tarafından kanlı biçimde bastırılan protesto dalgasının kameralarla kayda geçirilme hikayesini anlatılıyor. Dünya kamuoyu, ülkede neler olup bittiğini, internet üzerinden yurtdışına gönderilen bu görüntüler sayesinde öğrenebiliyor… “Burma VJ” tanklı tüfekli resmi otoriteler karşısında kameranın etkili bir silah gibi kullanılmasına dair çarpıcı bir örnek.

Cenin’in Kalbi (Heart of Jenin)

Marcus Vetter, Leon Geller, 2008, 89’, Almanya

12 yaşındaki Filistinli Ahmet, 2005 Kasım’ında plastik bir silahla oynarken İsrailli bir asker tarafından vurularak öldürülür. Babası, oğlunun organlarını İsrailli çocuklara bağışlamaya karar verir. Film, oğlunun ölümüyle hayata dönen bu çocukları teker teker ziyaret eden babanın bu dokunaklı yolculuğunun hikayesini anlatıyor… Son derece insancıl, savaşın en acımasız ortamında bile barışa şans tanınabileceğini gösteren, geçen sene dünyanın hemen her ülkesini dolaşarak ödül üstüne ödül toplayan bir film.

Grozni Rüyası (Grozny Dreaming)

Fulvio Mariani ve Mario Casella, 2008, 95’, İsviçre

Çeşitli Kafkas cumhuriyetlerinden gelen müzisyenler ve ortak bir düşü paylaşan orkestra şefinden oluşan bir oda orkestrası, bu cehennem bölgesinde turneye çıkmaya ve barışçı bir şekilde bir arada yaşanabileceğini kanıtlamaya çalışır. Plana göre Grozni’deki konser, turnenin son durağı olacaktır. Acaba bunu başarabilecekler midir? Müziğin kimlikler üstü niteliğine ve birleştiriciliğine dair destansı bir öykü…

Kayıp Vatan (His Lost Land)

Koert Davidse, 2008, 53’, Hollanda

1958 yılında 6 yaşındaki Frits Sahertian korkunç bir kıyıma tanık olur; Hollanda’nın güneyindeki bir Molük kampında, polis altı sığınmacıyı katleder. Bu olay hayatının geri kalanında berlirleyici olur… Sömürge döneminde onlarla işbirliği yaptıkları için, Hollanda ordusunun çekilmesi ile birlikte Endonezya’dan kaçarak Hollanda’ya yerleştirilen Molük’lerin bu ülkedeki acılı tarihini mercek altına alan bir belgesel.

Gülüyor muyum Görmek İçin (To See, If I’m Smiling)

Tamar Yalom, 2007, 59’, İsrail

Yine bol ödüllü bir film; bu kez, 18 yaşına gelmiş genç kızların zorunlu askerlik hizmetine alındığı tek ülke olan İsrail’den… Bu genç kızlardan birkaçının orduda iki yıl boyunca yaşadıklarını anlatan belgesel, erkeklerin arasında kadın asker olarak kendi kimliklerini korumanın ne demek olduğuna, Filistinlilere çektirilen acılara tanık olurken içine düştükleri ahlaki ikilemlere ve yaşadıkları travmaya ayna tutuyor.

Eve Dönüş (Finding Home)

Christopher Daley, 2006, 25’, Belçika

ABD ordusundan kıdemli bir denizci, Körfez Savaşı’nda, Balkan’lardaki çatışmalarda ve en son Irak Savaşı’nda hizmet verdiği 19 yıllık aktif görevinin ardından emekliliğe ayrılmak üzeredir. Film, kahramanın doğduğu kasabaya doğru yol alırken geçmişi arkada bırakma çabasını ve yalnızlığını anlatıyor. Ne var ki savaşın etkileri beklenmedik anlarda kendini yeniden gösterecektir.

Bad Blue Boys

Branko Schmidt, 2007, 28’, Hırvatistan

Savaş sonrası Hırvatistan’ında, cephede savaşmış eski askerlerin topluma uyum sağlamasının zorluğunu anlatan bir film. Vahşi kapitalizmin gölgesinde hızlı bir değişim geçiren ülkede, onların yaşadığı travmayı anlayacak, onlara kulak verecek çok az insan vardır. Derdini sadece görüntülerle anlatmayı başaran bu kısa ve etkileyici belgesel, sessiz bir çığlık gibi içimize işliyor…

Geniş bilgi için: www.documentarist.org

Adres: Hollanda Başkonsolosluğu Union Church

(İstiklal Cad. Postacılar Yokuşu, Beyoğlu)


Etiketler :